English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / That's good then

That's good then tradutor Turco

549 parallel translation
If it was memories of me toying with her when I wasn't being myself... then it's a good thing... that it's gone.
Umarsızca oynadığım bir oyunsa bitmesi iyi olmuş.
But then, it's a good thing you didn't meet that Young Master last time.
Yine de o genç efendiyle karşılaşmaman iyi oldu.
And then, someday, when he's an old man and his grandchildren ask him about Mata Hari he must tell a great lie, say that she was a wonderfully good woman.
Ve sonra bir gün, yaşlı bir adam olduğunda ve torunları ona Mata Hari'yi sorduğunda... koca bir yalan söylemeli ve O'nun harika bir kadın olduğunu anlatmalı.
You think by then I'd be a good sport and come around, that's what you think, don't you?
O zamana kadar uslanıp... yola geleceğimi düşünüyorsun, değil mi?
Then it's good that we were gone.
O zaman gittiğimiz iyi olmuş.
When you have a heart that loves children... that thinks only of others... that's capable of doing so much good... then you have a heart... that can laugh at the years.
Ama, diğerlerini düşünen ve iyilik yapan bir yüreğiniz olduğunda, dostlarım bu kalp, geçen yıllara gülmektedir.
Then see him you shall, and it is your good fortune that I'm not only irresponsible, but also unreasonable.
O halde onu göreceksiniz. Şanslısınız ki sadece sorumsuz değil aynı zamanda mantıksızım da.
- That's no good, then.
- O zaman boş verin.
Then I submit, Col. Mitchell, that you are guilty of the most flagrant disorder... to the prejudice of good military discipline.
O zaman şunu belirtmeliyim Albay Mitchell, ordu disiplinini saygısızca... ve kesin hükümlerle bozmaktan suçlusunuz.
Good, then that's settled.
İyi. Öyleyse yerleşebiliriz.
Well, if that's what his coming has done to me, killing your love, taking you away, the only good thing I ever had, then I hate him, too, even if I am his mother.
Onun doğmuş olması bana bunları yaptıysa sevgini öldürdüyse, sahip olduğum tek iyi şeyi seni benden aldıysa annesi olmama rağmen ben de ondan nefret ediyorum.
If you show them you have a sense of humour, and can laugh at yourself, then the rest of the laughter is good-natured. That's my opinion.
Bu benim görüşüm.
Then along comes a joke that shouldn't be made because the show he's reviewing is a good show.
Sonra yapılmaması gereken bir şaka yapar çünkü eleştirdiği oyun iyi bir oyundur.
Good, That's settled then,
Güzel. Bu konu halledildi.
Made that myself. Of course, it's not as good as the one i got at home. I had more time then, you understand?
Ruhani bir geçit olabilir.
Well, that's good then.
Peki, o zaman iyi.
Then you plug up the inlet to the test cup with chewing gum, sealing wax, anything just so that it shows a dribble, and then you open the tube and good night.
Sonra supabı test kabına sakız, balmumu ya da başka bir şeyle tutturursunuz ki böylece sadece birkaç damla gözükür, ve torpidonun kapısını açınca da her şeye elveda dersiniz.
I have a good yell but then that's the end of it
İyi bağırırım ama gerisi gelmez.
If that's what he came to do, then he didn't do a very good job.
İyi bilinir ki geldikleri zaman Pek hayra alamet işler yapmazlar.
Good, good, well, that's all sorted out then.
İyi, iyi, yani herşey halloldu.
That's good, then.
Bu güzel.
Then there's a good chance that Tyler may still be alive.
O zaman Tyler'ın hayatta olabilmesi için bir şans var.
That town again. Good, then let's go as far
Mümkün olduğunca... uzağa gidelim.
That's good then
İyi o zaman!
You know, Rose, I've been thinking... But then again... maybe it's not a good idea - that you get a gun...
Rose, düşünüyordum da sana silah vermek iyi bir fikir olmayabilir...
the Horde is evil, cruel and just the people hate us and with good cause some on the spell on her has weakened and I sense that there's something to do with that sword she holds then you must strengthen the speel
Horde şeytani ve acımasızdır. İnsanlar bizden nefret ediyor. ... ve haklılar.
Well that's not very nice is it, so I wasn't any good the other night then
Bu, pek de hoş bir davranış değil. Gerçi ben de geçen gece pek iyi sayılmazdım.
- I said that this a very good substitute. Okay, let's just play with the substitute, then, okay?
Bence uygun.
Hey, logs can't run away. Well, then, there's the dead. I mean, one who's been dead long enough might even think that you're a good catch.
Ben bu akşamdan galip çıkamayacağım, Al, ama en azından sen çıkabilirsin.
That's good, then. Maybe we'd both feel better... if we went out and had fun.
Belki dışarı çıkarsak ikimiz de daha iyi hissederiz.
That's good, Peg. Then it'll be your job to make sure Old Glory is flying high above our heads as we wait in line for free cheese.
Aman ne güzel, Peg, Madem öyle bedava peynir için kuyrukta beklerken bayrağı tepemize dalgalandırmak görevi senindir.
Sure, you have to eat a bowl full of the private parts of horses but then you go to the bathroom on the lawn and somebody says you did good. That's all I wanted :
Tabi bir atın mahrem yerlerini bir kaptan yemek gerekiyor ve tuvaletini bahçeye yapıyorsun sonra biri sana aferin diyor ama yine de tek istediğim bu.
ray, it's good for that but other then that Penn is the place to be.
.. iyidir ama Penn Üniversitesi en iyi yer.
- That's good then.
- Bu iyi. - Şimdi de bu.
That's good - then it will be like it was.
İyi işte aynı önceden olduğu gibi.
A good scientist functions by hypothesizing then proving or disproving that hypothesis. That's what I did.
İyi bir bilim insanı hipotezler kurarak, sonra da o hipotezleri doğrulayarak ya da çürüterek hareket eder.
'Come on then Rise above it - Good. That's it.
Güzel.
That's very good then!
Çok iyi öyleyse!
Well, then, I'd just like to add that the spectrometer readout on the nickel-cadmium alloy mix indicates a good rich strobe and fade.
O zaman... Anlatmak istediğim şu ki, nikel alaşımlı karışım... diskteki basıncı düşürerek... frenin daha yumuşak ve rahat çalışmasını sağlar.
Hey, that was a good game then.
Hey, güzel maçmış o zaman.
That's a good place to start, then people might still respect my name.
Başlamak için güzel bir yer ve insanlar halen benim adıma saygı gösterebiliyor.
And I says, "Well, that don't sound like too good a deal for him, then."
Ben de, o zaman bu onun için pek iyi olmamış dedim. - Doğru demişsin.
It's just that I was taught that if something seems too good to be true, then it probably isn't.
Bir şey gerçek olamayacak kadar güzelse muhtemelen gerçek de değildir.
If that's so, then I want good reasons why.
Öyleyse nedenini belirtmek zorundasın.
Before, I thought it would be a big party. Everybody will dance and have a good time. And then we'd go home, take aspirin, go to bed, and that's that.
Önce büyük bir parti olacak herkes dans edip, iyi vakit geçirecek ve sonra eve gidip, birer aspirin alacak ve her şey bitecek sanmıştım.
Then that's good.
- Güzel. Bu güzel.
Good. That's it then.
Hepsi bu, o halde.
Good-lookin'on top and then that.
Tepesi yakışıklı ve sonra da o şey...
"That's good," she said. "Then I won't have any trouble finding him."
Sonra bana saati sordu.
Your good friend tells you that she's falling in love with a guy she's seeing, and then you begin to date him.
- Evet! İyi arkadaştınız. Size görüştüğü bir adama âşık olduğunu söyledi ve sonra siz onunla çıkmaya başladınız.
I just set it at two and a half... and then I know that's a good listening level for me.
İki buçuğa ayarlıyorum ve bunun... doğru seviye olduğunu biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]