English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / That's true enough

That's true enough tradutor Turco

85 parallel translation
- That's true enough.
- Yeterince doğru.
That's not true, and I've had just about enough of it.
Bu doğru değil ve artık bunun suyu çıktı!
Oh, that's true enough, no one more so.
Bu yeterince doğru, kimse ondan iyi değildi.
No, Mikkel, that's not true, there are parsons enough.
Hayır, Mikkel, bu doğru değil, yeterince rahip var.
That's true enough, but any organism...... dense enough to survive three billion electron volts...
Doğru. Ama üç milyar elektron volttan kurtulacak kadar yoğun olan bir organizmanın kati nükleer maddeden yapılmış olması şart.
Well, I suppose that's true enough.
Şey, sanırım yeterince doğru.
- That's true enough!
- Hakikaten doğru.
That's true enough.
Yeterince doğru.
My papa told me that... and it's sure enough true.
Bunu bana babam söylemişti ve yeterince doğru olduğu kesin.
It is true that there's enough for all of us.
Hepimize yetecek kadar olduğu doğru.
Yes, that's true enough.
Evet, kesinlikle doğru.
- That's true enough.
- Bu doğru.
That's true enough.
Buna inanırım.
That's true enough.
Bu doğru.
Yeah, that's true enough.
Evet, doğru diyorsun.
That's true enough, but you're too late, son, the Carrickdowse boys have beaten you to it.
Çok doğru söylüyorsun, ama çok geciktiniz evlat. Carrickdowse oğlanları sizden önce davrandı.
Me, " which was true enough, because... at that particular moment, Clara's eyes were wild with fear, and fear was contagious.
Gerçekten doğru sayılırdı... çünkü özellikle o anda... Clara'nın gözleri korkuyla dolmuştu... ve korku yayılıyordu.
That's true enough!
Malesef doğru!
Dear Angel, I was at church Easter Sunday... and the minister was talkin about the mystery of faith... how easy it is to doubt what you can't prove... and how even though none of us saw the miracle in the Lord's tomb that day... alls we had to do was believe in it hard enough and it would be true.
Sevgili Melek, Paskalya Pazarı'nda kilisedeydim... ve rahip inancın gizemi hakkında konuşuyordu... kanıtlayamadığın şey konusunda ne kadar kolay şüpheye düşebileceğine... ve o gün hiçbirimiz Tanrı'nın türbesinde mucizeyi görmesek de... tek yapmamız gereken buna sıkı bir şekilde inanmaktı ve böylece o gerçek olacaktı.
Watching a military industrial complex... that operated unbridled and unchecked during the Cold War... create a diversion of attention from itself and its continued misdeeds... by confabulating enough believable evidence... to convince passionate adepts like yourself that it really could be true.
Onlar için Soğuk Savaş sırasında başıboş ve kontrolsüz bırakılan ve dikkatleri kendinden ve işlediği suçlardan başka yöne çekmek için sizin gibi tutkulu insanları bu saçmalıkların gerçekten doğru olabileceğine inandırmak için yeterli ve inanılabilir kanıtlar yaratmak gibi bir amacı olan endüstriyel bir askeri tesisi gözetiyordum.
Even if it was true, that's not good enough!
Doğru bile olsa, yeterli değil!
I don't think she's lying. I think... That if you prepare people enough to believe a lie, they will believe it as if it were true.
Bence eğer insanları bir yalana inandırmak için yeteri kadar hazırlarsan o yalana gerçekmiş gibi inanırlar.
That's enough, you bitch, don't talk nonsense It's true!
yeter artık, şıllık, saçmalamayı bırak doğru ama!
Enough's enough! We work and have nothing, she keeps it all. It's not true that she's helping us.
Medya aracılığıyla, eğitim sisteminin... eleştirel düşünmeyi geliştirdiğini söyleyebilsek güzel olurdu Fakat okullardaki ve fakültelerdeki sinema derslerinin birçoğu eğitimlerini Hollywood'la veya reklam filmi yapımıyla sınırlı tutuyor.
Prue, if someone wants to believe in something that may not be altogether true, but it's true enough for them,
Prue, eğer insanlar tamamen doğru olmasa da onlar için yeterince gerçek olan bir şeye inanmak istiyorsa...
I'm standing here, living proof that if you work hard enough and you want it bad enough, dreams do come true.
Bana bakın. Yeterince çalışırsanız, yeterince çok isterseniz, hayalleriniz gerçekleşecektir.
Says there's not enough at any one single parish, so he's got to send his Deputies out to collect it, and who the hell knows if that's true.
ellerinde tek partiye verebilecek yeterlilikte stok olmadığını, bu nedenle de istenen miktarı toplamak üzere adam görevlendireceğini söylüyor... ve bunun doğruluğunu kim bilebilir.
This perp was told that he was no good enough times to think that it was true.
Bu saldırgana pek çok kez yeterli olmadığı söylenmiş, o da bunun doğru olduğuna inanmış.
That's true, Walt, but remember they only committed 175,000 men to this offensive--holding enough back to strike again.
VİETKONG KAYBINI KUTLAMALILAR, BİZLER KAZANIYORUZ
But you say them anyways because... you want it to be true, you know, maybe... maybe that's good enough.
Ama hiç gerçekleşmezler. Belki böyle olması gerekiyor.
It was bad enough, ten's of thousands of people killed, the country practically devastated, may never recover, but it had an army to defend it. In El Salvador and Guatemala, that wasn't true, the army was the State terrorists.
Şu yeterince kötüydü, onbinlerce insan öldürüldü, ülke tam anlamıyla mahvoldu, belki de asla düzelemeyecek, ama kendini savunmak için bir ordusu vardı.
This is a small sample of illustrations, you can go on easily, but it's enough to show that that can't be true. Well that's the weak thesis.
Bu sadece basit bir örnek, kolayca devam edebilirsiniz, ama bunun doğru olamayacağını göstermek yeterli.
That's true enough.
Tamam.
That's true enough, look closer and we see that everything is really chemistry
Özüne inersen, her şey kimyadan ibarettir.
- That's true enough, but you didn't.
Çok doğru, ama beğendim.
Oh no, that's true enough.
Hayır, yapmaz tabi.
That's true enough.
Evet, doğru söylüyor.
Ok. if that's true, if--if there is a god who loves us enough to send us on a rocket sled to hell just because stupid eve took a bite out of a bad apple, then maybe the curse is this- -
- Eğer bu doğruysa, eğer sırf Havva kötü elmadan bir ısırık aldı diye bizi Cehennem'e roketle postalayacak kadar seven bir Tanrı varsa, belki de lanet budur.
Well, that's true of anything, if you wait long enough.
Yeterince uzun elinizde tutarsanız, elbette isabet eder. Bakabilir miyim?
DI Tyler, you don't seem like the rest of them, and you're clever enough to know that what you're saying can't be true.
Dedektif Tyler olanlardan hoşlanmışa benzemiyorsun. Söylediklerinin gerçek olamayacağını bilecek kadar akıllısın.
We only need to hold him long enough to see if that's true.
Ona sadece bunun doğru olup olmadığını anlayıncaya kadar ihtiyacımız var.
It's unfortunate but true that no makeup can simulate blood and bruises well enough to stand up to close observation.
Şu gerçektir ki, hiç bir makyaj gerçek yaraların ve kanın yerini tutamaz. hele yakın temasda bulunacaksanız.
That's good, but it's not quite punchy enough, and it's probably true now anyway. Hmmm. I'll bet he does own a lot of gates.
Bunlar iyi ama vurucu espriler değiller ayrıca eminim ki gerçekten Bill Gates'in bir sürü köprüsü vardır.
It's true that I'm not generous enough to like someone who dislikes me... no.
Beni sevmeyen birisini sevecek kadar cömert olmadığım doğru. Yok yok.
You know me well enough to know that's true.
Beni, bunun doğru olduğunu bilecek kadar iyi tanıyorsun.
The part about not wanting to die... that's true enough.
Ölmek istemediğini söylediği kısım... yeterince doğru.
And I just have to wonder, what makes anyone an authority figure enough to say that something is true or false?
Ben ise şunu merak ediyorum : Bu insanlar doğruyu ve yanlışı belirleyebilme yetkisini nereden alıyorlar?
Yeah, that's true enough, But if you just go back there,
Evet, ama arkada istediğin her şeyi yapıyorlar.
But you've seen us enough to know that that's not true.
Bizi tanıyacak kadar bizimle beraber oldun ama gerçek hâlimiz böyle değil.
- I'm not good enough for you. - That's not true.
- Senin için yeterince iyi değilim. - Bu doğru değil.
That's true enough, but...
Doğru ama...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]