Enough talking tradutor Turco
300 parallel translation
You've done enough talking already.
Yeterince konuştunuz.
We've done enough talking for today.
Bu günlük bu kadar konuşma yeter.
Enough talking!
Bu kadar konuşma yeter!
That's enough talking.
Yeterince konuştun.
Enough talking... is that clear?
Bu kadar saçmalık yeter! Anlaşıldı mı?
No, enough talking, enough thinking. It's time to do something.
Hayır, bu kadar konuşmak bu kadar düşünmek yeter.
I think that's enough talking.
Bence bu kadar konuşma yeterli.
I think what it means is we done enough talking.
Bence yeterince konuştuk demek istiyor.
Well, I guess that's enough talking.
Peki, sanırım bu konuşma yeterli.
That's enough talking for tonight.
Bu gecelik bu kadar yeter.
I've had enough. - Stop talking, so I can tell you...
- Susun da size anlatayım...
Aren't things bad enough without you talking about dying?
Her şey yeterince kötüyken bir de ölümden bahsediyorsun!
People are already talking about it and that's bad enough
Komşuların bundan bahsetmeye başlaması yeterince fena zaten...
They haven't been talking loud enough for me to hear, Miss Betsy.
Duyabileceğim kadar yüksek sesle konuşmuyorlar.
Well, I get darn sick of trying to pick up after a gang of fast-talking salesmen... dumb enough to sell life insurance to a guy... who sleeps in the same bed with four rattlesnakes.
Dört çıngıraklı yılanla yatan bir adama sigorta yapacak kadar aptal hızlı konuşan satıcı çetesi beni hasta ediyor.
So I keep talking while I put some bromide into a glass of milk. Enough to knock out three horses.
Ben de konuştum onunla ve bu arada da bir bardak süte 3 atı uyutacak kadar uyku ilacı koydum.
I am not talking to those who have everything but to the woman who barely has enough for her own children.
Her şeye sahip olan değil, kendi çocukları için bile zar zor bir şeyler bulan bir kadın için söylüyorum.
What was Pa talking about, "enough glory"?
"Yeterince zafer" demekle babam neyi kastetti "?
- Enough about you talking to the general!
- Yeter bu kadar general muhabbeti!
Look who's talking about hunger. Yesterday, your wife told me you ate up all the kids'dinner. That's enough.
Daha dün karın bana evde Allah'ın nimeti yok diyordu.
As if we haven't got enough to suffer without you two talking half the night.
Sanki hiç derdimiz yokmuş gibi gecenin bir yarısı konuşup duruyorsunuz.
That's enough talking!
Yapmamız gerekse de gerekmese de. Bu kadar konuşma yeter!
Not that you're any tougher than Tuco but you're smart enough to know that talking won't save you.
Tuco'dan daha dayanıklı olduğundan değil de konuşmanın seni kurtarmayacağının farkında olduğunu bildiğimden.
- Is he talking loud enough for y'all?
- Sesi yeterince yüksek mi?
He was talking big long enough.
Bayağı büyük konuşuyordu.
If you get on late enough, they're hanging up coats and talking to the men.
Yeterince geç gidersen onları paltoları asarken ve erkeklerle konuşurken bulabilirsin.
Talking to them isn't enough.
Konuşmak yeterli değil.
See there is nothing here, enough the supposes you were talking about, they were back away.
Yeterli, burada bir şey yok. Senin ilgilendiğin belgeler, artık burda değil.
If you're reasonable enough and finally start talking you can go wherever you like.
Bu sana yeterince makul geldiyse, konuşabilir ve sonrasında istediğin yere gidebilirsin.
The two of us, Captain Terrific and the Mad Doctor talking about reaching the stars and the bartender telling us maybe we'd had enough. Sixteen years.
İkimiz, Kaptan Mükemmel ve Çılgın Doktor yıldızlara gitmekten bahsediyorduk barmen bize bakıp "daha fazla içmeseniz iyi olur" demişti 16 yıl.
We aren't talking about things that are large enough for us to see.
Görebileceğimiz kadar büyük şeylerden bahsetmiyoruz.
He's been talking about it long enough.
Sürekli bundan bahsedip duruyor.
I'll never forget those long afternoons in the quad, drinking champagne, eating brioche with strawberry preserves. Reading and talking Schopenhauer. Well, enough Schope-talk.
- Kampüste şampanya, çilek reçeli ve Brioche eşliğinde Schopenhauer okuyup tartıştığımız o uzun öğleden sonralarını asla unutamam.
I'm talking about enough hydroelectric power for the county.
Ben bütün ilçeye yetecek hidroelektrik enerjiden bahsediyorum.
Enough of this talking.
Bu kadar konuşma yeter.
We don't spend enough time talking.
Yeterince konuşma fırsatımız olmadı.
I know talking to mom is enough.
tabii.
Yes, I know that talking to the one from Naples is enough for you. The Neapolitan is always home, you're not.
Napoli'li ile konuşmak sana yetiyor ama sen yoksun.
You're talking crazy enough, that's for sure.
- Deli saçması bunlar.
Enough! We're talking about your career.
Kabul ettim ve onu bıraktım.
- I'm not talking to you! - Enough!
- Seninle konuşmuyorum!
If you twist my arm hard enough, we're talking turkey Marbella next year.
Beni ikna edebilirseniz seneye yine erikli hindi dolması yiyebiliriz.
Talking like you'll be running the country soon enough... No more excuses!
Yakında ülkeyi yönetecek gibi konuşuyorsun.
We've been talking and reading and writing pamphlets... for 50 years... and I say, enough.
Konuşuyoruz, okuyoruz, kitaplar yazıyoruz tam elli yıIdır... Ve ben artık "yeter" diyorum.
I've had enough. What are you saying? What are you talking about?
Yeteri kadar yaşadım... ne diyordsun sen?
I didn't know you and Kerry were close enough to be talking about Little Susie.
Kerry ile Susie'yi konuşacak kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum.
Correct me if I'm wrong, Doctor, but we're talking about a cloud sample large enough to contain a few subatomic particles.
Hatalıysam, lütfen düzeltin, Doktor, ama bir kaç alta atomu toplayabilmek için yeterli miktarda bir konteynırdan bahsetmiştik.
It occurred to her that like talking dragons and princesses with hair long enough to climb, such people might exist only in storybooks.
Ama konuşan ejderhalar ve tırmanmak için uzun saçları olan prensesler yalnızca masal kitaplarında olurdu.
Even talking to you is hard enough.
Sizin önünüzde konuşmak bile zor.
With enough zoos up and running, we are talking billions.
Etkin şekilde çalışan hayvanat bahçeleri ile milyarları konuşabiliriz.
You were laughing, talking and having more sex once he started this affair? - Strangely enough. JOHN :
Kocanızın bir sevgilisi olduktan sonra, onunla gülüp, konuşup daha fazla sevişmeye başladığınızı mı söylüyorsunuz?
talking 358
talking to yourself 25
talking about me 21
talking about 61
talking about it 21
talking to you 40
talking to me 44
talking to him 21
talking of which 33
enough 5528
talking to yourself 25
talking about me 21
talking about 61
talking about it 21
talking to you 40
talking to me 44
talking to him 21
talking of which 33
enough 5528