True enough tradutor Turco
361 parallel translation
True enough. I see your point.
Haklısın, katılıyorum.
True enough, Your Highness.
Doğru, Sayın Majeste.
- True enough to result in your dismissal.
- İşten çıkarıImanız yerinde olmuş.
True enough, you've established a great motive for the lady but we've got one equally good against Stephens, Macy Rainbow Benny and...
Kabul, kadının gerekçesi olduğunu kanıtladın ama başkalarının da gerekçesi var. Stephens'in Macy'nin, Rainbow Benny'nin ve...
- That's true enough.
- Yeterince doğru.
True enough.
Bu doğru.
There are few of you. True enough.
Eğer daha iyi bir teklif alırsan...
True enough.
Doğru ama.
Heavens, it'll be true enough.
Zaten yalan sayılmaz.
Oh, that's true enough, no one more so.
Bu yeterince doğru, kimse ondan iyi değildi.
- True enough.
- Fazlasıyla doğru.
That's true enough, but any organism...... dense enough to survive three billion electron volts...
Doğru. Ama üç milyar elektron volttan kurtulacak kadar yoğun olan bir organizmanın kati nükleer maddeden yapılmış olması şart.
True enough, but...
Yeterince doğru, fakat...
Well, I suppose that's true enough.
Şey, sanırım yeterince doğru.
True enough!
Çok doğru!
True enough.
Yeterince doğru.
True enough.
Anlıyorum.
True enough.
Haklısın.
- That's true enough!
- Hakikaten doğru.
That's true enough.
Yeterince doğru.
True enough, I suppose.
Sanırım bu doğru.
True enough.
Doğru.
Yes, that's true enough.
Evet, kesinlikle doğru.
Trust men of their word and liars if I am true enough. "
"Ben yeterince doğruysam, sözünün eri olanlara da, yalancılara da güvenirim."
- That's true enough.
- Bu doğru.
But what she says sounds true enough.
Ama söylediği şeyler kulağa yeterince doğru geliyor.
That's true enough.
Buna inanırım.
True enough.
Gayet doğru.
Admitting this extraordinary story to be true would you be good enough to explain what you hope to accomplish even if you should find your cousin?
Bu inanılmaz hikaye gerçek olsa bile kuzeninizi bularak neyi başarmayı amaçladığınızı anlatabilir misiniz?
That's not true, and I've had just about enough of it.
Bu doğru değil ve artık bunun suyu çıktı!
It is true that God has called us to the work we are to do, but it is not enough that God is on our side, we must be on his side.
Tanrı'nın bizi bunun için çağırdığı doğru fakat Tanrı'nın bizim tarafımızda olması yetmez biz de onun tarafında olmalıyız.
I have yet to have a dream that did not come true, provided I waited long enough.
Yeterince beklememe rağmen gerçekleşmeyen bir hayalim olmadı.
- But it's strange enough to be true.
- Ama gerçek olacak kadar garip.
Strangely enough, our story is like that fable, come true through science. DR. HABER :
# Güzellik için #
ls that true, sir? After the master has looked after him for so long, that wretch pays him back with such treachery. Enough, enough!
Efendimizin onca iyiliğinin karşılığını böyle asılsız dedikodular yaparak ödüyor hain!
NO, I DON'T THINK, EVEN IF WHAT YOU SAY IS TRUE, I STILL DON'T THINK IT CAN BE SAID... TO BE ENOUGH JUSTIFICATION -
Hayır, söyledikleriniz doğru olsa bile..... bunun geçerli bir mazeret olduğunu düşünmüyorum.
No, Mikkel, that's not true, there are parsons enough.
Hayır, Mikkel, bu doğru değil, yeterince rahip var.
Yes it's true enough I'm afraid.
- Evet, doğru.
- They are all suspect, true. But a motive isn't enough. Facts are what we want.
Her birinden kuşkulanabiliriz ama dürtüyü bilmek yetmez, delil aramamız lazım yoksa akıntıya kürek çekeriz.
My papa told me that... and it's sure enough true.
Bunu bana babam söylemişti ve yeterince doğru olduğu kesin.
True enough.
Peki.
- True, right enough.
- Evet, hakikatin kendisi hatta.
You see, if you make believe hard enough that something is true then it is true for you.
Hayır. Bir şeyin doğru olduğuna gerçekten inanırsan.. ... o gerçektir.
It is true that there's enough for all of us.
Hepimize yetecek kadar olduğu doğru.
It's true, we're poor, but we shall have enough to live on as long as I have ideas for stories.
Doğru, biz fakiriz fakat ben hikâye yazdığım sürece geçinecek kadar para kazanırız.
True, you're not too tall and kinda ugly but I'm short enough and ugly enough to succeed on my own.
Doğru, çok uzun değilsin ve biraz çirkinsin ama tek başına başaracak kadar kısa ve çirkinim.
If that is true, and it sounds conceivable enough to me, but I don't see how that changes anything.
Eğer bu doğruysa, ve bana yeterince anlaşılır görünüyor, fakat bunun nasıl bir şey değiştireceğini görmüyorum.
There hasn't been enough time for me to get a true picture of the circumstances.
Şartların meydana getirdiği resmi doğru okuyacak kadar vaktim olmamıştı.
From nothing, he built what he believed was enough to make true Englishmen of his sons.
O, oğullarını gerçek birer İngiliz gibi yetiştirmek için gereken her şeyi yaptı.
My one true love had fought bravely, but it wasn't enough.
Tek gerçek aşkım cesurca dövüştü ama bu yeterli değildi.
Your honor, it may be true that money alone was not enough of a motive for killing Colonel Morrison.
Sayın Yargıç... Bu doğru olabilir. Para, Albay Morrison'ı öldürmek için yeterli sebep olabilir.
enough 5528
enough for today 16
enough is enough 234
enough said 73
enough about me 63
enough chitchat 25
enough now 40
enough of this 129
enough of this shit 25
enough talking 31
enough for today 16
enough is enough 234
enough said 73
enough about me 63
enough chitchat 25
enough now 40
enough of this 129
enough of this shit 25
enough talking 31