That means you tradutor Turco
10,029 parallel translation
That means you, Jews.
- Bu siz oluyorsunuz Yahudiler.
If Salinger gives you his pen, that means you're worth something.
Salinger'dan o kalemi almak değerini gösterir.
That means you respect me.
Bu bana saygı duyduğunu gösterir.
That means you.
Sizi kast ediyorum.
That means you knew someone was gonna kill him.
Birinin onu öldüreceğini bildiğini gösterir bu.
- Harvey, if you're coming to me in here, that means you don't want Louis to know.
- Harvey, eğer burada, benim yanıma geliyorsan, bu, demektir ki Louis'in bilmesini istemiyorsun.
That means more to me than you know.
Bu bana bildiğinden daha fazla şey ifade ediyor.
It means you guys were never that close.
- Siz hiç yakın olmadınız ki.
The most dangerous weapon of all, which means the pain you should worry about isn't the kind inflicted by a broken sword, but the kind that comes... from a broken heart.
Yani asıl endişelenmen gereken acı, kırık bir kılıcın verdiği acı değildir kırık bir kalbin verdiği acıdır.
Which means if you ever want to see him again... you're gonna hand over that dagger.
Yani onu tekrar görmek istiyorsan o hançeri bana vereceksin.
I know how much getting that dagger means to you, so you can prove yourself to Merlin.
O hançeri almanın senin için ne ifade ettiğini biliyorum. - Kendini Merlin'e kanıtlayabilirsin.
If I die, it means that you lost your battle and the darkness stained your soul.
Ölürsem sen savaşı kaybetmiş ve karanlık ruhunu lekelemiş demektir.
You're wrong. I know how good you are, but this is personal for me, which means it will be personal for you, and I can't have that.
Ne kadar iyi olduğunu biliyorum, ama bu benim için kişisel yani senin için de kişisel olacak ve bunu istemiyorum.
Especially if that thing means what you think it does.
Hele ki düşündüğün şey gerçekse olay daha da ilginç.
Which means you know I'm hitting that tonight.
Ve tahmin ettiğin gibi bu akşam onunla olacağım.
If it's her, that means that not only does she know who you are, but somehow has access to your earliest memories.
Eğer bunu yapan Pandora ise, sadece seni tanımakla kalmıyor hatırlarına da erişebiliyor.
And you know exactly what that means.
Ve bunun tam olarak ne anlama geldiğini biliyorsun.
And you know what that means. [growls]
Ve bunun ne anlama geldiğini biliyorsun.
Do you even know what that means?
Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun ki?
I can only surmise that you are hiding, which means you're afraid.
Sadece saklandığınızdan şüphe ediyorum ki, bu da korktuğunuz anlamına geliyor.
Do you know what that means?
Bu ne demek biliyor musun?
You know what that means?
- Ne demek biliyor musun?
Uh, the fact that I wrote this number down means that there's four parasites. You sure about that, Rick?
- Emin misin Rick?
If you could all just stop screaming and chanting and making whatever that gesture means... excuse me.
Eğer herkes bağırmayı ve çırpınmayı ya da o hareket her neyse onu yapmayı bırakırsa... Pardon.
[muffled] / f you're from Earth, that means we're getting married!
Eğer dünyalıysanız, bu evlendiğimiz anlamına geliyor!
As you can see from the handouts, it's a way of finding graphical means to communicate complex multivariable data in a format that requires the end user to have very little technical training.
Broşürlerden de görebileceğiniz üzere,... nihai kullanıcının çok az teknik bilgisiyle bile karmaşık çok değişkenli verilerle iletişim kurarak grafiği yorumlama yöntemidir.
Do you know what that means?
Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?
Which means that offer about not killing you is off the table.
Bu da demek oluyor ki sizi öldürmeme teklifim artık geçerli değil.
That means both of us know you love it.
Bunu sevdiğini ikimiz de biliyoruz.
You know better than anybody what that means.
Bunun ne anlama geldiğini herkesten daha iyi biliyorsun.
Only problem is that the building's interior is protected by pressure sensitive flooring, which means Chatty Kathy, you're up.
Tek problem içerde yerler basınç sensörü ile korunuyor bu da demek oluyor ki, Muhabbet Kuşu sıra sende.
Which means... That he can't know that you're his father.
Bu da onun babası olduğunu öğrenemeyeceği anlamına geliyor.
I think you're resisting what Carter's trying to teach you because it means remembering who you were, and that is somebody else.
Carter'ın sana anlatmaya çalıştığı şeyi anlamamazlıktan geliyorsun çünkü anlarsan kim olduğunu hatırlayacak ve başka biri olacaksın.
It means a lot to me that you like her.
Senin de onu beğenmenin anlamı büyük benim için.
The fact that you're here means somebody died.
Sen buradaysan biri öldü demektir.
You convince yourself that you're keeping her safe by any means necessary.
Onu korumak için her şeyi yapabileceğine kendini ikna ediyorsun.
I was born to love you, Hayley, and if that means I have to deal with the Mikaelsons, then ok.
Seni sevmek için doğdum, Hayley ve eğer bu Mikaelsonlarla iyi anlaşmam anlamına geliyorsa tamam.
That means I won't sit back and watch while you walk half-cocked into a trap.
Bu da sen düşüncesizce bir tuzağa doğru yürürken arkama yaslanıp izlemeyeceğim anlamına gelir.
No more office that thinks being eco-friendly means having only one toilet, and a break room you can't even take a break in.
Artık sadece bir tuvalet ve giremediğin bir dinlenme odası olmasının çevre dostluğu olduğunu düşünen bir ofis yok.
That means it's just you and me.
- Bu da yalnızca sen ve ben demek oluyor.
You know what that means. - It's bounding.
Bu ne anlama geliyor biliyor musun?
If you hear that voice, it means you're in the right place, you're in the right job.
Eğer o sesi duyuyorsanız demek ki doğru yerde ve doğru iştesiniz.
You know what that means.
Duydunuz zilin sesini.
I mean, they know they're different, and that I'm different and you're different, but... they have no idea what our reality means.
Yani farklı olduklarının farkındalar, ve benim senin farklı olduğumuzu biliyorlar ancak... gerçekte ne olduğumuzu hiç bilmiyorlar.
What it means is, she asked me about you, and I had to lie to keep her from thinking that you're the same Mike Ross that she knew before.
Ne demek istiyorsun? Demek istediğim, bana seni sordu ve senin, onun bildiği Mike Ross olduğunu anlamaması için yalan söylemek zorunda kaldım.
And if you can hear it, that means Excalibur is quite close.
Bu sesi duyduğunda Excalibur'a yaklaşmışsın demektir.
Well, it means that you pay part of my salary, if you're the tax-paying sort, which I have my doubts about.
Bu, vergini ödüyorsan ki bunda şüphelerim var benim maaşımın bir kısmını ödediğin anlamına geliyor.
And what that means is after you finish Serving out your remaining 20 years here, You'll be transferred to new mexico.
Bu da demek ki buradaki 20 yıllık cezan bittiğinde New Mexico'ya nakledileceksin.
It means a lot to me that you want me there, but I'm sorry.
Beni orda istemenden mutlu oldum ama üzgünüm.
You know, ever since you told me I'm Taylor, I've... been focusing on what that means for me, but... you've been living with this for 25 years.
Bana Taylor olduğumu söylediğinden beri bunun benim için ne anlama geldiğine yoğunlaştım ama sen bununla 25 yıldır yaşıyordun.
Oh, you don't know what that means.
Bunun ne olduğunu bilmiyorsun.
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that means a lot 142
that means 406
that means nothing to me 16
that means nothing 33
that means something 38
that means no 21
that means that 18
you know 156049
that means a lot to me 54
that means a lot 142
that means 406
that means nothing to me 16
that means nothing 33
that means something 38
that means no 21
that means that 18
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24