That worked tradutor Turco
5,455 parallel translation
The woman that worked for him.
Yanında çalışan kadın. Asistanı.
Well, that worked out exactly as I expected.
Tam da beklediğim gibi oldu.
Piss in you boy pants again, that worked out nice the first time.
Yine pantolonuna işe, ilk seferinde işe yaramıştı.
That worked out well for ya.
Bu egsersiz sana iyi geldi.
I didn't even think that worked.
İşe yaradığını düşünmemiştim bile.
That worked.
İşe yaradı.
And that worked for a couple of years.
Birkaç yıl işe yaradı da.
I have a daughter who has worked her ass off to help her team get to finals and a trip to D.C. that's gonna cost me $ 1,500.
Takımına finallerde yardım etmek için deli gibi çalışan ve seyahati de bana.. ... 1500 dolara patlayacak bir kızım var.
And he had it all worked up and I told everybody that he was recording'it and they'd invited me down to the studio.
Üzerinde çok çalıştı. Ben de herkese Elvis'in şarkıyı kaydettiğini anlattım. Hatta beni stüdyoya bile davet etmişti.
Most of the time TV sound hadn't got that good yet, but Austin City Limits and Terry and those guys worked on it and they came up with a pretty reasonable sound for a studio in television, and that's why a lot of the bands wanted to go there.
Televizyondaki ses çoğu zaman o kadar iyi olmazdı. Ama Terry ve arkadaşları Austin City Limits için çok uğraştı. Sonunda bir televizyon stüdyosu için gayet iyi bir ses yakaladılar.
We know that Elise Massey worked for you and that she was just the tip of the iceberg.
Elise Massey'in senin için çalıştığını ve onun sadece buz dağının görünen kıısmı olduğunu biliyoruz.
That's how you worked her into such a state in Savannah.
Onu Savannah gibi bir yere getiren sebep bu.
You've cracked a few skulls... a painful method of instilling order, but one that has worked.
Düzeni sağlamak için, bir kaç kişi öldürdün ama sonuç olarak işe yaradı.
Why did you lie to your workmate and say that you never worked for Bishop?
Neden iş arkadaşınıza yalan söylediniz ve Bishop için çalışmadığınızı söylediniz?
Oh, well, I have a-a statement here, uh, in the discovery from ASA Pine that when you took on the Bishop cases, you said that you never worked on a Bishop defense.
Burada bir ifade var, Savcı Yardımcısı Pine'in kanıtları arasında,... Bishop davasını aldığınızda, demişsiniz ki Bishop savunmasında hiç çalışmamışsınız.
All I know is that back in London, we worked a case that involved Fibonacci spirals...
Tum bildigim Londra'dan dondukten sonra, Fibonacci sarmali ile ilgili bir davada calistigimiz...
That never worked on you.
Bu, sende hiç işe yaramazdı.
I've worked really hard to even have half a percent chance of playing on that stage, and I did it, even if it was just for one second.
.. neredeyse hiç olmasa bile.. .. onun için çok çalıştım, ve bir anlığına da olsa başardım.
Uh, yeah, yeah, that's right, but he was a laborer, just like hundreds of other men who worked there over the years.
Evet, evet doğru dediniz, ama orada işçiydi kendisi, tıpkı orada yıllarca çalışan diğerleri gibi.
That I worked for you when you were single. And now you're married.
Sen bekarken senin için çalıştım ve şimdi evlisin.
You're that hot girl who worked at the DMV.
Sen DMV'de çalışan seksi kızsın.
I was in your kitchen, then I rode Beatrice, then I had a crazy lunch with Teddy Roosevelt in Paris, then I worked out, and all that took two seconds.
Önce mutfağındaydım, sonra Beatrice'a bindim sonra Teddy Roosevelt ile Paris'te manyak bir kahvaltı yaptım sonra spor yaptım. Ve hepsi iki saniyemi aldı.
'Out on the highway, 'I discovered that not all of my mods had worked very well.'
Otoyola çıkınca yaptığım değişikliklerden bazılarının işe yaramadığını fark ettim.
And when I worked in that minimum security prison for two years, I was very vocal about possible improvements to the program.
Düşük güvenlikli hapishanede çalıştığım yıllarda programın geliştirilmesine birçok katkıda bulundum.
During the 21 years and two months that my father worked as a public fireman he has put out 730 fires, and he saved the lives and homes of over 1,400 people.
İtfaiyeci memuru olarak çalıştığı 21 yıl 2 ay boyunca 730 yangında bulunup 1400 kişiden fazla insanın hayatını kurtardı.
I, Lee Gun, working at a company that my grandmother worked to raise in her youth, I made our Jang In Chemical the number one company in the daily supply field.
Ben Lee Gun, ninemin gençliğinde emek verip büyüttüğü firmayı günlük arz alanında bir numaralı şirket olan Jang In Kimya haline getirdim.
What everyone is curious about is my relationship with that woman. You guys are curious if we got married because of the baby, and whether or not she really worked in general affairs as a contract worker for a law firm, right?
Hepiniz merak içindesiniz oradaki kadın ile bebek yüzünden mi evlendim ayrıca hukuk firmasında sözleşmeli eleman mı, değil mi?
So that's how you got it all worked out JJ?
Görünüşe göre çaresini bulmuşsun JJ.
It's tearing me up how much I love you and what I gotta do but I worked too hard and Lori will get eveything and I can't let that happen.
Seni ne kadar sevdiğim ve yapmak zorunda olduğum şey beni mahvediyor .. fakat çok çalıştım ve Lori her şeyi alacak ve bunu olmasına izin veremem.
And that heart Molly worked so hard to fix will just pop like a grape.
Ve Lolly'nin iyileştirmek için uğraştığı kalp üzüm gibi patlayacak.
Well, that may have just worked.
Sanırım bu işe yarayabilirdi.
If Lord Portley-Rind finds out that that boy is alive, it will ruin everything I've worked for!
Mozza-Rella o çocuğun sağ olduğunu öğrenirse, bütün emeklerim boşa gider!
You have worked out that you can exert a force across space-time.
Bir gücün uzay-zamanı aşabileceğini fark ettin.
Where did you say that you worked, Mr. Bowen?
Nerede çalışıyordunuz Bay Bowen?
I don't know why I told you that I worked in the mattress business.
Sana niye döşek işinde olduğumu söylediğimi hiç bilmiyorum.
Now you need to get back in there and work on that slow jam that we worked on.
Üzerinde çalıştığımız aşk şarkısına odaklanın.
You do that and you're gonna ruin everything we've worked for.
Bunu yaparsan uğruna emek verdiğimiz her şeyi mahvedersin.
And we have worked up a trust after years of hard work, and that trust is our foundation, Eric.
Senelerce birlikte çalıştıktan sonra aramızda güven inşâ ettik. Bu güven bizim temelimiz Eric.
It's that for 15,000 years fraud and short-sighted thinking have never, ever worked.
15.000 yıldır dolandırıcılığın ve kısa vadeli düşünmenin hiç ama hiç işe yaramadığı.
That means he worked alone.
- Yani yalnız başına yapmış.
So I swim back down to her one more time, and I put my hand gently right on the front of her head, and I put my hand on the hook, and I slowly worked that hook right out of its top jaw.
Ben de tekrar aşağı yüzdüm başımı kibarca onun başının önüne getirdim elimi kancanın üstüne koydum ve üst çenesine girmiş kancayı yavaşça çıkardım.
Or maybe she Google'd him... and he found out about his generous contributions that then... worked her way in there and she can get her hooks into him.
Ya da belki internetten Ellis'i araştırdı ve yaptığı cömert bağışları gördü sonra orada çalışmaya başladı ki böylece ona kancasını takabilsin.
We've worked together for many, many years now and I can tell you from firsthand experience that she is about as fine an officer as Ocean County could hope to have.
Onunla çok uzun süre çalıştım ve onu çok iyi tanıyan biri olarak söyleyebilirim ki, Ocean İlçesinin sahip olduğu en iyi polislerden biriydi.
I should think you'd have worked that one out.
Bunu kendin çözersin sanmıştım.
Of course, I'd already worked that out, but coming from Sweet, it sounded better.
Tabii ki bende çözmüştüm ama Bay Sweet söyleyince daha doğru geldi.
I think that's why she worked at that adoption agency for so long.
Evlat edinme kurumunda bu yüzden o kadar uzun çalıştı.
I said there's only two director-actors that I've ever worked with...
Şimdiye kadar çalıştığım iki tane yönetmen-oyuncu var.
I can prove to you that it worked.
İşe yaradığını size kanıtlayabilirim.
But what no one knew was that only moments before I met him, it had actually worked.
Ancak kimse onunla tanışmamdan önce çalıştığını bilmiyordu.
It worked the night before that.
Ondan önce de çalışmıştı.
Jules tried everything on that she sold, described the fit herself, and apparently it worked.
Jules sattığı herşeyi denedi kendisi üzerinde tarif etti ve görünüşe göre işe yaradı.
worked 56
worked like a charm 21
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
worked like a charm 21
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is not fair 93
that sounds great 436
that is so sweet 227
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434
that is good 189
that is so cool 125
that is right 117
that was quick 252
that is not the point 62
that is a lie 69
that is enough 189
that is weird 91
that is not true 434
that is good 189
that is so cool 125
that is right 117
that was quick 252
that is not the point 62
that is a lie 69
that is enough 189