English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The animals

The animals tradutor Turco

5,710 parallel translation
I think, if you actually saw the animals and the way they're housed, you'd soon see the potential.
Bence, hayvanları yerlerinde görseniz... -... potansiyeli gözlerinizle görmüş olursunuz.
Now, you see, the animals will be right there, in plain view, in touching distance, and the visitors will be completely and utterly safe.
Şimdi, gördüğünüz gibi hayvanlar tam şurada olacaklar. Önü açık, dokunma mesafesinde ve ziyaretçiler tamamen ve kesinlikle güvende olacaklar.
" The animals will mingle dangerously with their visitors.
Hayvanlar ziyaretçilerle tehlikeli bir şekilde karışacaklar.
) - For the animals, I mean!
- Hayvanlar için demek istedim.
- You saw all the animals and that?
Tüm hayvanları gördünüz değil mi?
Building work continues every day and all the animals are in fine health, but we are being prevented from welcoming our first visitors by what Mum calls "forces beyond our control."
İnşaat her gün devam ediyor ve tüm hayvanların sağlığı yerinde. Ama annemin dediği şekilde, "kontrolümüz dışındaki güçler" tarafından ilk ziyaretçilerimizi ağırlamamız engelleniyor.
Listen, we need to survive, we need to keep the animals fed, I need to work out what we do now.
Dinleyin, ayakta kalmalıyız, hayvanları beslemeye devam etmeliyim, şimdi ne yapacağımıza karar vermeliyim.
Now, we sell the house, but we lease the stables off the new owners to keep the animals.
Şimdi, evi satıyoruz ama hayvanları tutmak için ahırları yeni sahiplerden kiralıyoruz.
None of the animals are dangerous if you treat them right.
Eğer ona doğru şekilde yaklaşırsanız hiçbir hayvan tehlikeli değildir.
Now, people assume that no bars means the animals will be running free, but, see, we use natural barriers in our zoo.
Parmaklıklar olmazsa insanlar hayvanların serbestçe dolaşacaklarını sanıyorlar ama gördüğünüz gibi biz hayvanat bahçemizde doğal bariyerler kullanıyoruz.
The animals are the first to escape before a catastrophe, if they are free to escape.
Eğer kaçmaya özgürlerse bir felaketten önce ilk hayvanlar kaçar.
We've got all the animals.
Burada her türlü hayvanımız var.
The animals... I would really do.
Gerçekten çok.
It's hard for the animals to extract much from the mosses and lichens that grow on the tundra today.
Bugün, hayvanlar için tundradaki yosun ve likenleri ayıklamak çok zordur.
But these people were skilled hunters, new to the animals that lived here, which had no defence against them.
Ama bu insanlar yetenekli avcılardı burada yaşayan hayvanların yeni gelenlere karşı hiçbir savunması yoktu.
Like the Inuit, the animals that live year round in the Arctic also know how to exploit local conditions to find hidden food.
Tıpkı Eskimolar gibi yıl boyunca Kuzey Kutbu'nda yaşayan hayvanlar da gizli yiyecekleri bulmak için yerel koşulları nasıl kullanacaklarını bilirler.
"As one highly respected resident put it... " For the sake of the local community, " and in the interest of animals everywhere,
Böylesi bir ikâmethanenin saygınlığı yerel halkın iyiliği ve her yerdeki hayvanların yararına olması için Oakfield Hayvanat Bahçesi kesinlikle şu an olduğu gibi kapalı kalmalıdır.
The Mottersheads are buying animals from the farthest corners of the globe.
- Mottershead'ler dünyanın bir ucundan hayvanlar satın alıyor. - Aynen.
'With our bears Adam and Eve back to full strength,'we are closer than ever to opening the gates to the public. 'And when we do,'we're confident our animals will make quite an impression.'
Ayılarımız Adam ve Eve güçlerini geri kazandıklarında kapılarımızı halka açmaya çok yaklaşmış olacağız ve bunu yaptığımızda, hayvanlarımızın büyük bir etki bırakacağına güvenimiz tam.
- I'm sorry about the disturbance, I am, but these animals don't give a damn about bureaucracy.
- Gürültü için özür dilerim, evet ama bürokrasi bu hayvanların umurlarında değil.
'We don't have as many exotic species as Dad promised...' ROARING FROM OUTSIDE '.. but he told the minister no more dangerous animals'and he could hardly break his word just for me.'
Babamın söz verdiği kadar çok egzotik türümüz yok ama babam bakanlığa daha fazla tehlikeli hayvan olmayacağını söyledi ve sadece benim için sözünden dönmez.
" The first thing you need to know about animals is that they're
Hayvanlar hakkında ilk bilmeniz gereken şey onlar da tıpkı insanlar gibidirler.
We're animals in the end, nothing more, nothing less.
Sonuçta hepimiz hayvanız. Eksiği veya fazlası yok.
Animals police themselves in the jungle.
Hayvanlar ormanda kendilerine polislik yapıyor zaten.
Kuwaitis left to reach the disaster leaving the confined animals, together with the Bedouins, who are not considered human beings.
Kuveyt'liler bağlı hayvanları ve insan sayılmayan bedevileri bırakıp felaketten kaçmışlardı.
It was my first story of nature, the first time photographing animals.
O benim ilk doğa öykümdü ve ilk kez hayvanları fotoğraflayışımdı.
'Like me, you'll see the ghosts of animals past -
Benim gibi siz de geçmiş hayvanların hayaletlerini göreceksiniz.
To see what I mean, imagine the complete history of life on a giant family tree, from the first microscopic organisms billions of years ago to all animals alive today.
Demek istediğimi anlamak için yaşamın tüm tarihinin, koca bir aile ağacında yer aldığını düşünün. Milyarlarca yıl önce yaşamış ilk mikroskopik organizmadan bugün yaşayan tüm hayvanlara kadar.
More than 150 years ago, scientists were finding connections between the hands and limbs of four-legged animals.
150 yıldan da fazla bir zaman önce bilim insanları, dört bacaklı hayvanların el ve uzuvları arasında bir bağ olduğunu keşfetmişti.
It really took a new insight, an insight from Charles Darwin, which basically said the reason why animals have this common pattern is because at some time in the distant past, they shared a common ancestor that had a version of this pattern too.
Gizemin çözülmesi için yeni bir bakış açısı yani Charles Darwin'in bakış açısı gerekiyordu : Hayvanların bu ortak şablona sahip olmasının sebebi uzak geçmişte yaşamış olan ve bu şablonun bir versiyonuna sahip olan bir ortak atalarının bulunmasıdır.
These animals, the earliest tetrapods, were among the first to have Owen's "one bone, two bones, lots of bones" pattern.
Bu hayvanlar, yani ilkin tetrapodlar Owen'ın "1-kemik, 2-kemik, çok kemik" ten oluşan şablonuna ilk sahip olan canlılardır.
But when we enter the underwater world around 400 million years ago, instead of animals with limbs, we find prehistoric fish with fins.
Ama yaklaşık 400 milyon yıl önceki sualtı dünyasına daldığımızda uzuvlara sahip hayvanların yerine, yüzgeçlere sahip balıklara rastlarız.
And of course, it does compare to other animals that are similar from other parts of the world and we can use those to learn other aspects of Hynerpeton.
Ve elbette dünyanın başka yerlerinde bulunan benzer hayvanlarla karşılaştırılabilir ve onları kullanarak da Hynerpeton'un başka özelliklerini öğrenebiliriz.
'These early four-legged animals'belong to a group I like to call the "Stegas".'
Bu ilkin dört ayaklı hayvanlar, benim "Stegalar" dediğim bir gruba aittir.
The idea of transition between animals with fins and animals with limbs has been thought about for a long time.
Yüzgeçli hayvanlar ile uzuvlu hayvanlar arasında geçiş olduğu uzun süredir düşünülüyordu.
Basically, what we wanted to see was how much movement was possible at each of the limb joints and how this compared to modern animals.
PIERCE : Temelde görmek istediğimiz şey her uzuv ekleminde tam olarak ne kadar hareketin mümkün olduğunu anlamak ve bunu modern hayvanlarla karşılaştırmaktı.
Using pressure pads and high-speed cameras, they could measure how the limbs of modern animals work and compare this to the bones of Ichthyostega.
Basınç pedleri ve yüksek hızlı kameralar kullanarak modern hayvanların uzuvlarının nasıl çalıştığını incelediler. Sonra da bu verileri, Ichtyostega'nın kemikleriyle karşılaştırdılar.
In the early stages of development, all animals start as a single cell.
Gelişimin erken evrelerinde bütün hayvanlar tek bir hücre olarak hayata başlar.
It turns out Sonic Hedgehog shapes not just the wings of chickens, but the paws of mice and other animals and even our own hands.
Anlaşıldı ki, sonic hedgehog sadece tavukların kanatlarını değil fare ve diğer hayvanların patilerini de şekillendiriyordu. Hatta bizim ellerimizi de!
We now knew that Sonic Hedgehog played a powerful role in shaping the limbs of all sorts of four-legged animals.
Sonic hedgehog'ın, bütün dört bacaklı hayvanların uzuvlarının şekillenmesinde çok önemli bir rolü olduğunu artık biliyorduk.
I found those poor animals you killed behind the house.
Öldürdüğün zavallı hayvanları evin arka bahçesinde buldum.
They forced me to rob chemical depots to create more of my serum, Substituting bat dna for the dna of other animals.
Serumumdan daha fazla üretmek için beni kimyasal depolara girmeye zorladılar yarasa DNA'sı yerine diğer hayvan DNA'larını yapmamı istediler.
For the smallest animals it's time to take cover.
En küçük hayvanlar için, kendilerini koruma için zamanı geldi.
And that's the problem for small animals, they just can't store enough fat.
Ve bu küçük hayvanlar için bir sorundur : yeterince yağ saklayamazlar.
Wolverines are one of the most elusive animals in the world.
Porsuklar dünyadaki en zorlu hayvanlardan biridir.
But the forest provides a refuge for many different animals during the winter, even for one of the planet's most famous cold-adapted creatures.
Ancak orman kış boyunca birçok farklı hayvana sığınak sağlar. Hatta gezegendeki soğuğa uyum sağlayan en ünlü yaratıklardan birine bile...
The region is home to the greatest variety of animals in all of Canada.
Bölge, Kanada'da en fazla hayvan türüne ev sahipliği yapan yerdir.
The West Coast rises abruptly from the deep ocean, and its nutrient-rich waters attract animals of all kinds.
Batı sahili derin okyanustan aniden yükselir ve besin açısından zengin suları birçok faklı hayvanı kendine çeker.
So the wolves let other animals prepare it for them.
Bu yüzden kurtlar diğer hayvanların yemesi için onları hazırlarlar.
It is this co-existence and interdependence of animals, people, and the landscape that makes this place the true wild west.
Hayvanlar, insanlar ve toprağın ortak varlığı ve bağımlılıkları bu yeri "Gerçek Vahşi Batı" yapan şeylerdir.
Normally, driving by all this art... The sculptures, the stuffed animals, the neon... Lifts my spirits, but not today.
Normalde bu sanat eserlerinin heykellerin, doldurulmuş hayvanların, neon ışıklarının arasından geçmek beni neşelendirirdi, ama bugün öyle olmuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]