The greater good tradutor Turco
654 parallel translation
Still, we're a family, and we all work together for the greater good of Rome.
Yine de, biz bir aileyiz Roma'nın yüce çıkarları için hep birlikte çalışırız.
"They agree with Machiavelli that the greater good excuses minor evils... "... that liberty, like a child, needs tears and pain to reach maturity
Komite büyük sebeplerin küçük kötülükleri... unutturacağı konusunda ve özgürlüğün de... bir çocuk gibi olgunlaşmak için acı ve göz yaşına ihtiyacı olduğu hususunda Machiavel'yle hem fikirdir.
That wouldn't serve the greater good!
Bu, çoğunluğun çıkarlarına hizmet etmez!
No one was pleased with the solution but we had to act for the greater good.
Çözümden kimse mutlu değildi, ama daha iyi bir amaç uğruna bunu yapmalıydık.
Each man responsible for his own actions, each action contributing to the greater good.
Herkes kendi hareketlerinden sorumludur. Ve her hareketin toplum yararına katkısı vardır.
Bob thought you might be willing to cross the line for the greater good.
Bob düşündü ki, çok daha fazla para için çizgini aşmak isteyebilirsin.
His mother acted for the greater good of the country.
Annesi ülkesinin iyiliğine göre hareket etti.
Who does anything these days for the greater good?
Bugünlerde kim herkesin iyiliği için bir şey yapıyor ki?
It is regrettable, but the greater good must be served.
Bu üzücü, fakat daha büyük amaçlara hizmet edilmelidir.
It is for the greater good.
Çünkü bu daha iyi bir amaca hizmet ediyor.
- We act for the greater good!
- Bizler soylu bir amaca hizmet ederiz.
For the greater good.
En iyisi bu anne.
- For the greater good.
- En iyisi bu.
I don't envy you this task, but it is for the greater good.
Görevinize gıpta etmiyorum ama bu daha büyük bir iyilik için.
But there are times when the greater good demands that certain sacrifices are made.
Yine de zamanlar vardır ki, daha büyük bir iyilik fedakarlıklar ister.
... and force commerce to give a little back for the greater good.
... ve daha da iyisi için, toplumsal ilişkileri güçlendirmek.
Its purpose is to invest in projects for the greater good of the community.
Amacı halkın iyiliği için yapılan projelere yatırım yapmak.
The greater good of the community, OK.
Halkın iyiliği için, tamam.
Some are always sacrificed for the greater good.
Yüce amaçlar için bazılarının feda edilmesi gerekebilir.
It's the greater good... Remember that.
Bu mutlak iyilik... bunu hatırla.
Why Xena was here. We are staying and fighting for the greater good.
Kalıyoruz ve mutlak iyilik için savaşıyoruz...
But others will know that you acted for the greater good.
Ama diğerleri herkesin iyiliğini düşündüğünü bilir.
It's not a lie ifit's for the greater good.
Eğer daha hayırlı birşey için ise bu yalan değildir.
But we're putting our differences aside... For the greater good...
Nicole Brown Simpson ve Ronald Goldman'ı öldürdünüz mü?
If Mr. Hand wishes to make this sacrifice for the greater good so be it.
Eğer Bay El daha iyi bir seçenek olması adına bu fedakarlığı yapmaya gönüllüyse bırakın yapsın.
Moses, sometimes, for the greater good, sacrifices must be made.
Musa... bazen herkesin iyiliği için..... bazılarını kurban etmek gerekir.
In any war there are secrets, truths that must be kept from the public in order to serve the greater good.
Her savaşta, herkesin iyiliği için, halktan gizlenmesi gereken sırlar ve gerçekler vardır.
I should tell him that what he did was for the greater good, and there is a reason for it.
Ona demeliyim ki... yaptığı şey mutlak iyilik içindi ve bunun için bir sebebi - var-.
Xena, you could have argued the greater good.
Zeyna, mutlak iyilik için tartışabilirdin.
The first thing is the greater good.
- Öncelikli şey en doğrusunu yapmak.
Yes, I know Dahok has a plan. And yes, I know people must die. But it's for the greater good.
Evet, Dahak'ın bir planı olduğunu biliyorum... ve evet, insanların ölmesi gerektiğini de biliyorum... ama bu herkesin iyiliği için.
Don't tell me about the greater good, because you have no idea what it means.
Bana herkesin iyiliğinden bahsetme çünkü ne demek olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
And look toward the greater good...
Dizginleri bırakıp, daha büyük bir amaca bakmanın da zamanı vardır.
Ready to sacrifice himself for the greater good.
İnsanlığın iyiliği için kendini feda etmeye hazır.
He only kissed her for the greater good.
Onu iyi bir amaç için öptü ama.
For the greater good.
Herkesin iyiliği için.
It would not be the first time that a Klingon chancellor put his own interests ahead of the greater good.
Bu bir Klingon Şansölyesi'nin ilk defa kendi menfaatlerini topluluğun menfaatlerinin önüne koyuşu olmaz.
Eli taught me that the greater good is to use no violence at all.
Eli bana mutlak iyiliğin hiç şiddet kullanmamak olduğunu öğretti.
Listen, I know the things I've done. They may not have been nice or considered politically savvy... but they have served the greater good and they have been honest.
Dinle.... yaptığım bazı şeylerin hoş olmayabileceğini biliyorum siyaseten uygunsuz olabileceğini de ama daha büyük bir amaca ve de dürüst olarak hizmet ettiler.
It's for the greater good.
Bu herkesin iyiliği için.
One week you're soul mates. The next you're giving each other up for the greater good.
Bir hafta ruh eşi oluyorsunuz ertesi hafta iyiliğiniz için birbirinizden vazgeçiyorsunuz.
I'm afraid we must do whatever is necessary to serve the greater good.
Korkarım en büyük iyiliğe hizmet için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
I must exceed the stature of man in both good and evil. Greater than man.
Arayış içindeyim, çünkü insanoğlunun iyilik ve kötülüklerini aşmam lazım.
She was so good, the director kept saying "She's greater than Eleonora Duse!"
O kadar iyiydi ki yönetmen ona "Mükemmel Ötesi" adını takmıştı.
( Priestley ) There was a greater demand, I think, for good books, good plays, music, the sight of some good pictures, than I'd ever known before in this country.
İyi kitaplar için hiç olmadığı kadar büyük talpe vardı. İyi müzik, iyi oyunlar ve iyi resimler için. Böylesine başka bir ülkede rastlamamıştım.
Enterprise and Hornet will act on the principle of calculated risk, which means avoiding exposure to attack by superior enemy forces without good prospect of inflicting greater damage to the enemy.
Enterprise ve Hornet hesaplı bir rizikoya gireceklerdir. Kendinden daha üstün düşmana karşı çarpışmak için, bu mücadele sonunda, düşmana mümkün olduğu kadar fazla hasar verme şansı bulunmalıdır.
We are about to begin our invasion, you'll maintain good order with strict... discipline for the greater glory of Rome We are going to bombard their positions.
İşgalimize başlamak üzereyiz, Roma'nın zaferi için iyi düzen ve... sıkı bir disiplin içinde olacaksınız, Onları bombalayacağız.
A developing society places greater imponance... on the collective good, orfuture happiness... than on personal satisfaction.
Gelişmekte olan toplumlar kişisel tatminiyetten ziyade gelecek mutluluğuna ya da müşterek iyiliğe daha fazla önem verirler.
A nose is a small price to pay in the service of a greater good.
Hakkıyla hizmet etmenin karşılığı olarak ödenmiş küçük bir bedel sadece.
I understand now what you said, that we are all part of something greater and the fact that together we belong on the side of good renders everything else insignificant.
O anda büyük ve iyi bir şeyin parçası olduğumuz ve diğer şeylerin önemsiz olduğuyla ilgili söylediklerini hatırladım.
If Sokar ascends to ultimate power,..... the consequences will be far greater than losing a few good people.
Eğer Sokar en büyük güce ulaşırsa,..... sonuçları bir kaç iyi insanı kaybetmekten daha büyük olur.
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50