The mall tradutor Turco
3,165 parallel translation
I really don't want to work at the mall.
Gerçekten alışveriş merkezinde çalışmak istemiyorum.
The mall locked us out.
Mağaza bizi işten çıkarttı.
When I fell in the fountain at the mall and hit my head.
AVM'deki havuza düşünce kafamı çarptım.
I'd lie to my parents and tell them I was studying when... really, I'd sneak to the mall to hang out with my friends.
Anne babama yalan söylerdim. Çalışıyorum der alışveriş merkezine kaçıp arkadaşlarımla takılırdım.
Like at the mall?
Hani alışveriş merkezindekiler gibi mi?
Like at the mall?
Alışveriş merkezindeki gibi mi?
Come on, Katie. You think I forgot that certain night in 1997 when a certain 17-year-old told her Dad that she was going to the mall with Marsha Ford?
Hadi ama Katie. 1997'nin o malum gecesinde, malum bir 17 yaşındaki kızın babasına Marsha Ford ile alışveris merkezine gideceğini söylediğini unuttum mu sanıyorsun?
I finally got something better to do with my Saturdays than sit at the mall and watch Japanese girls laugh at normal conversation.
Sonunda cumartesileri alışveriş merkezinde oturup Japon kızların normal şeylere gülmesini izlemekten daha iyi bir şey yapabileceğim.
Get a nappy pack from the mall close-by.
Sen en yakın marketten bana bebek bezi al.
That's when Jagdish saw you in the mall. And we were compelled to play this charade.
Sonra Jagdish seni mağazada görünce bu oyunu oynamaya karar verdik.
I'll see you at the mall.
Markette görüşürüz.
I was shopping at the mall, and I started to have chest pains.
Markette alışveriş yapıyordum, Göğüs ağrılarım başladı.
That's what kids do, right, hang out at the mall together?
Benim gibi çocuklar, alışveriş merkezlerinde vakit geçirir değil mi?
I can't even find my car in the parking lot at the mall.
Alışveriş merkezinin önünde arabam daha fazla duramaz.
We're going to the mall
Biz alışverişe gidiyoruz.
- Can you drive this afternoon, to the mall?
- Beni bugün öğleden sonra alışveriş merkezine götürebilir misin?
My husband told me that I was at the mall.
Kocam alışveriş merkezinde olduğumu söyledi.
Yeah, since Anette became manager of the mall I've taken extended paternal leave.
Evet, Anette alışveriş merkezine müdür olduğundan beri doğum iznindeyim.
I saw you at the mall.
Seni alışveriş merkezinde gördüm.
- Well, hey, Kyle. We were gonna head over to the mall.
Kyle, alışveriş merkezine gidiyorduk, bizimle gelmek ister misin?
And I'm sure she's just at the mall or the movies.
Ve eminim ki ya bir alışveriş merkezinde ya da sinemadadır.
If we do this, even just for one week, dad and I... Will take everyone to king Henry's all-you-can-eat smorgasbord at the mall.
Bunu yapabilirsek, bir hafta için bile olsa, babanız ve ben... herkesi alışveriş merkezindeki Kral Henry'e sınırsız yemeğe götüreceğiz.
Whenever we'd pass by Mrs. gooch's in the mall, I'd ask for a giant cookie, and you'd always say, "if you get an'a'on a report card, we'll get you a cookie."
Ne zaman Bayan Gooch'un dükkanının önünden geçsek, dev bir kurabiye istiyorum, ve siz de her zaman, "eğer karnende bir A olursa, kurabiyeni alırız" diyorsunuz.
I was able to hit the entire left side of the mall.
Alışveriş merkezinin sol tarafını tamamen gezebildim.
Our hair freak took a souvenir at the mall.
Saç sapığımız alışveriş merkezinde onlardan hatıralık almış.
So he snipped Eva's hair at the mall.
O hâlde alışveriş merkezinde Eva'nın saçını o kesti.
When we reported what happened at the mall, the officer said it was just some weirdo, and now my sister...
Alışveriş merkezinde olanları söylediğimizde oradaki polisler bunun çok tuhaf olduğunu söylediler ama şimdi kardeşim...
Now, after the mall incident, did your sister receive any strange phone calls?
Şimdi, alışveriş merkezindeki o olaydan sonra kardeşiniz hiç tuhaf telefonlar almış mıydı?
Footage from 11 security cameras from around the mall.
Alışveriş merkezinin çevresindeki 11 güvenlik kamerasının kayıtları.
Not from the fashion store camera, but from the other side of the mall...
Moda dükkanının kamerasından görünmüyor. Ama alışveriş merkezinin diğer tarafında...
- Go to the mall and look.
- Alışveriş merkezine gider bakınırım.
Should we go to the mall?
Alışveriş merkezine gitmeli miyiz?
But I was walking through the mall this morning, I see these two huge green orbs bobbing through the mall.
Ama bu sabah alışveriş merkezinde dolaşıyordum bu kocaman yeşil gözleri gördüm.
So I went to the mall and had pizza.
O yüzden alışveriş merkezine gidip pizza yedim.
Brad and I are doing our team sober non-texting-and-driving performance at the mall, and I'm playing a high-powered businesswoman who thinks the rules don't apply to her.
Brad'le alışveri merkezinde ayık, mesajlaşmayan sürücü performansımızı sergileyecektik, ve ben de kuralların kendine işlemediğini zanneden güçlü iş kadını rolünü oynayacaktım.
Brad and I really need a ride to the mall tomorrow for our anti-texting-and-driving performance.
Mesajlaşmadan sürüş parodimiz için Brad ve benim yarın alışveriş merkezine götürülmemiz lazım.
So we need to be at the mall by 3 : 45.
3 : 45 de AVM'de olmamız lazım.
I'm neck deep in some serious crap, and if this wasn't an emergency, I would drop your ass off at the nearest mall.
Şu an boğazıma kadar boka batmış durumdayım ve eğer bu acil bir durum olmasaydı seni en yakın merkezde atmıştım.
And get this.. Just last night, he swiped his credit card at a mall just two miles from the club where the girl was nabbed.
Bir de şunu dinleyin, kızın kaçırıldığı gece kulüpten iki mil uzaktaki bir alışveriş merkezinde kredi kartını kullanmış.
Well, I'm the casting director for NCIS, and we need an actor for a mall role that shoots tomorrow.
Ben NCIS'in kast yönetmeniyim ve yarın için kısa bir rol oynayacak birine gerekiyor.
- down at the old doubletree by the black mall.
-... dinlemeye davet etti beni de. - Evet.
- The what mall? - I am throat-deep in some fried mac-and-cheese balls when I hear the sexiest version of the "Neutron Dance" I have ever heard.
- Neutron Dance'nin hayatımda duyduğum en seksi versiyonu kulağıma çalındığında tıka basa hamburgere gömülmüştüm.
They found a shortcut to the new mall.
Yeni alışveriş merkezine bir kısayol bulmuşlar.
We are against the new mall, even though they have an awesome men's store called "Short And Wide".
Yeni AVM'ye karşıyız içinde "Kısa ve Geniş" isimli harika bir erkek mağazası olmasına rağmen.
One at the town center mall.
Alışveriş merkezinde de var bir tane.
You'll miss the turnoff to the fancy new mall.
Yeni açılan mağaza dönüşü kaçıracaksın.
Which you were stupid enough to leave on the L.
- Mallık edip bırakmasaydın ortada.
I went to the shopping mall.
Alışveriş merkezine gittim.
You petitioned against the new mall.
Yeni alışveriş merkezine karşı çıkmak için dilekçe düzenledin.
- ♪ You gotta, gotta - ♪ Gotta be fresh Gentledudes, before you lies a fierce beast known to suck the brains out of humans and goats, driven from their habitat during the construction of the Rancho Garden Mall in'98.
Sayın moruklar, yalanlara rağmen insanların ve keçilerin beyinlerini emdiği bilinen, Rancho AVM'nin
Right across from the whole foods, there's that strip mall, and then there's a nail salon next door.
Tam karşısında bir alışveriş merkezi var, yan tarafta da manikür salonu.
mall 28
mallard 93
mallory 132
malloy 63
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
mallard 93
mallory 132
malloy 63
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the music 166
the money 459
the moment of truth 36
the money's gone 37
the mask 38
the more i think about it 71
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the music 166
the money 459
the moment of truth 36
the money's gone 37
the mask 38
the more i think about it 71
the money's good 16
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the music box 16
the master 100
the mirror 38
the murder weapon 51
the mother 105
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the music box 16
the master 100
the mirror 38
the murder weapon 51