English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The ocean

The ocean tradutor Turco

7,215 parallel translation
Growing up near the ocean.
Okyanus yanında büyüdüğüne göre.
Look at the ocean.
Okyanusa bakıyorum.
Look at the ocean.
- Okyanusa bak.
We have fiber optic cables throughout that part of the ocean floor that carry our entire intelligence apparatus.
Okyanusun o derinliğinde tüm istihbarat bilgilerimizi taşıyan cihazlar var.
Anyway, the watch was lost at the bottom of the ocean.
Her neyse, saat okyanusun dibinde kaybolmuş.
Lucky for me, I work in a court, and I live pretty close to the ocean, so the more "locutory," the better.
Adliyede çalıştığım için çok şanslıyım ve okyanusa da gayet yakın yaşıyorum bu yüzden ne kadar ara o kadar iyi. Yargıya göre hareket ediyorum.
You don't even like the ocean.
- Sen okyanusu sevmezsin bile.
I have to swim in the ocean to raise money for breast cancer, because I hope one day if I have breast cancer, somebody swims for me.
Meme kanserine para toplamak için okyanusta yüzeceğim..... çünkü eğer bir gün bende meme kanseri olursam, birileri de benim için yüzer.
I'll see to it her body is transported to the ocean.
Cesenin okyanusa atılmasını istiyorum.
Or more accurately, a needle in the ocean.
- Tam olarak, okyanusta iğne aramak.
Tracking the planes via radar. Circling over the ocean... fighter jets...
Okyanusun üzerinde daireler çizerek uçakları radarla takip ettiklerini.
Some days I can, uh, can see the ocean from my terrace.
- Bazen balkonumdan okyanusu izliyorum.
Yeah, I'm teaching Val how to scuba dive. I can't believe she's never gone down and explored all the life just teeming in the ocean.
Daha önce hiç dalmadığına ve okyanusun altındaki yaşamla iç içe olmadığına inanamıyorum.
What we did is different from reclaiming land in the ocean.
Yaptığımız iş okyanustan toprak kazanmaya benzemiyor.
Let's go to see the ocean
Okyanusu görmeye gidelim
They took it all for granted, the sky, the ocean.
Her şey ellerinin altındaymış. Gökyüzü, okyanus.
When I thought that sara died on "the gambit," The only thing that I could do Was scream at the ocean.
Sara'nın The Gambit'te öldüğünü sandığım zaman sadece okyanusa bağırabilmiştim.
He's rotting at the bottom of the ocean.
Okyanusun dibinde çürüyor.
â ™ ª he's got the moon and the stars â ™ ª â ™ ª in his hands â ™ ª he's got the wind and the clouds â ™ ª â ™ ª in his hands â ™ ª he's got the ocean and the seas â ™ ª
â ™ ª In His hands â ™ ª â ™ ª He's got the moon and the stars â ™ ª â ™ ª In His hands â ™ ª â ™ ª He's got the wind and the clouds â ™ ª â ™ ª In His hands â ™ ª â ™ ª He's got the ocean and the seas â ™ ª â ™ ª In His hands â ™ ª â ™ ª He's got you and He's got me... â ™ ª
All right, just think about a wave deep in the ocean.
Pekala, uh... Okyanustaki derin bir dalgayı düşün.
Cole, we need to dump this shit, throw it in the ocean.
Cole, bunu boşaltıp okyanusa atmamız lazım.
Let's go to see the ocean
Okyanusu seyretmeye gidelim
Every day, a man should tempt the ocean's yin and yang with his presence.
Bir adam, her gün okyanusun zıtlığını varlığıyla kışkırtmalıdır.
Let the ocean decide his fate.
Kişinin kaderine okyanus karar vermelidir.
Pumps water out of the reactor and into the ocean.
Borular suyu reaktörden okyanusa akıtır.
If you don't know Mr. Castle, then how did he end up in your boat in the middle of the ocean?
Eğer Bay Castle'ı tanımıyorsanız nasıl oluyor da size ait bir sandalda okyanusun ortasında ne işi vardı?
We need to comb the beach and the ocean near the drain opening where we found the body.
Cesedi bulduğumuz tünelin açıldığı kumsalı ve denizi tarayalım.
And they're blocking everybody's view of the ocean.
Herkesin okyanus manzarasını da kapatıyorlar.
And they dragged them along the floor of the ocean and took everything with it.
Okyanusun kökünü kazıdılar ve ne varsa aldılar.
The ocean is mean.
- Okyanus acımasızdır.
Maybe he shot out into the ocean?
Belki okyanusa doğru çıkmıştır.
Then into the ocean, and then I was pulled up on the boat... and we were jumping waves!
Oradan da okyanusa, derken beni bota çektiler... ve dalgalarda sektik!
Why? His yacht was found floating on the ocean this morning.
- Yatı bu sabah okyanusta sürüklenirken bulundu.
Ooh! I'm swabbing the top of the ocean.
Okyanusun üstünü paspaslıyorum.
Well, I wanted to put the crib closer to the window so the baby could see the ocean, but then I read that could be dangerous, because window cords could be a choking hazard.
Aslında beşiği biraz daha cam kenarına koymak istedim böylece bebek okyanusu görebilecekti sonra bunun tehlikeli olabileceğini okudum. Camın ipleri bebeği boğabilirmiş.
THE ASTEROID SMASHES INTO THE OCEAN OFF OF WHAT IS NOW MEXICO'S YUCATAN PENINSULA. IT STRIKES WITH A FORCE TWO MILLION TIMES GREATER
Göktaşı okyanusa çarptığında şu anda Meksika'nın Yucatan yarımadasında olduğu gibi patlatılan en büyük nükleer bombadan iki milyon kat daha fazla bir güçle vururdu.
# Daddy's flown across the ocean # Leaving just a memory
Babam okyanus ötesine gittiğinde tek bir anı bırakmış geride.
We can pick up the D with your chopper, fly it out of here, and then dump it out into the ocean.
D harfini senin helikopterinle alıp, buradan uzaklara uçtuktan sonra, onu okyanusa atabiliriz.
Take that, the ocean.
Okyanusa bırak.
You want to get out of this stuffy old restaurant, get some gelato, and maybe drive out to the ocean - and put our feet in the water?
Şu eski restorandan kalkıp İtalyan dondurması alıp okyanusa doğru gidip ayaklarımızı suya sokmaya ne dersin?
If their line is broken, there's nothing to stop the infected between here and the ocean.
Eğer o hat yarılırsa, burası ve okyanus arasında zombileri durdurmamıza imkan yok.
Besides, I thought you said you wanted time in the ocean.
Ayrıca okyanusta vakit geçirmek istediğini sanıyordum.
After that, you both can go crap in the ocean for all I care.
Partiden sonra okyanusa gidip istediğiniz haltı yemekte serbestsiniz.
A room with an ocean view and a cab to the station first thing.
Okyanus manzaralı oda olsun sabah ilk iş olarak da istasyona taksi ile götür.
Part of the challenge is the only physically, having to scale well to avoid falling but part is being a small dot in a vast ocean of rock
Solo tırmanışın cazibesi kısmen fiziksel mücadeleden kaynaklanır. Düşmemen gerektiği için iyi tırmanmak zorundasındır. Kısmen de, koca bir kaya okyanusunda minik bir nokta olma durumundan kaynaklanır.
They are islands in the middle of the Indian Ocean...
Hint Okyanusu'nun ortasındaki adalar.
Yes, and desalinated water Is used in agricultural irrigation, on ocean vessels, And the manufacture of pharmaceuticals,
- Evet, ve tuzdan arındırılmış sular tarımsal sulamada, okyanus gemilerinde,... ve ilaç imalatında,... yarı iletkenlerde, hard-disk sürücülerinde.
Please join me in welcoming the new CEO of Jeil Marina, who'll lead our ocean industry to the international stage.
Lütfen Jeil Marina'nın yeni CEO'sunu karşılarken sizler de bana eşlik edin. Kendisi okyanus endüstrimizi uluslararası basamaklara taşıyacak.
Rising ocean temperatures, radiation levels near the plant.
Artan okyanus ısısı ve santralin radyasyon seviyesi.
That's the kind of reckless fun we get into here at Ocean Park Hospital.
Bu bir nevi bizim Ocean Park Hastanesi'ne getirdiğimiz pervasızca eğlencelerden.
And skipping'over the ocean. She just had to get him back home.
Babasını eve getirmesi yeterliydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]