The other thing is tradutor Turco
777 parallel translation
But the other thing is religion, like the Jewish, Catholic or Protestant religion, see?
- Doğru. Ama diğer nokta dindir, tıpkı Yahudi, Katolik yada Protestan dinleri gibi, tamam mı?
The other thing is :
Diğer şey ise :
Besides I want you to stay here because the other thing is all over now, isn't it?
Ayrıca burada kalmanı istiyorum... çünkü diğer mesele artık bitti, değil mi?
The other thing is, I heard you're gifted.
Diğer sebebi ; Duydum ki çok yetenekliymişsiniz.
The other thing is that the Boston gig has been cancelled.
Diğer bir şey de, Boston konseri iptal oldu.
The other thing is, you tend to like people who like you.
Diğer yandan kendine benzeyen insanlardan hoşlanırsın.
The other thing is...
İstedim ki...
The other thing is, if you don't like anything...
Hem beğenmediğin birşey olursa..
I won't say anything about the other thing, because i think it's beneath dignity to notice it, but to turn poor people out of their cottage is a shame.
Diğer şey hakkında tek kelime bile etmem. Çünkü bence onurun ötesinde bir şey. Ama fakir insanları kulübelerinden çıkarmak büyük bir utanç.
Whenever mugs get into a jam the first thing they do is they start knifing each other.
Çeteler çıkmaza düştüğünde ilk önce birbirlerini bıçaklamaya başlar.
All we ask is that you bring this thing to a close somehow or the other.
Tek istediğimiz, artık bu işi bitirmeniz, öyle ya da böyle.
The thing we must do is to check that line completely from one end to the other.
Yapmamız gereken şey tüm süreci başından sonuna kontrol etmek.
The other thing he doesn't know is I am not Mr. Lombard.
Bilmediği öteki şey de Bay Lombard olmadığım.
The only other thing that makes you wanna murder is...
Sana cinayet işlemeyi istetecek bir diğer şey...
Probably fell out of the aircraft when they jettisoned the other thing, whatever that is.
Diğer yükü her neyse onu boşaltırken uçaktan düşmüş olmalı.
However, the meaning of anything is merely other words for the same thing.
Bir şeyin manası, genelde o şeyi başka kelimeyle ifade etmektir.
The only other thing is to go back home.
Bunun dışında tek yapabileceğim eve gitmek.
One works like a man but the other, poor thing, is crippled!
Bir tanesi ırgat gibi çalışır, ama diğeri, zavallı kız kötürüm.
Celia, the only thing you can do is to go away from each other.
Celia, yapabileceğin tek şey birbirinizden ayrılmanız.
Friend, the only other thing you'll have to know is that the farther we get from that fort, the farther you are from a rope
Dostum, bilmen gereken diğer önemli şeyleri kaleden uzakta, ipten uzakta iken öğreneceksin.
The only other thing is sex.
Geriye bir tek seçenek kalıyor, o da seks.
Now where is that lovely little thing you were wearing the other evening?
Geçen akşam giydiğin o hoş elbise nerede?
The incredible thing about the Italians is the way they touch each other.
İtalyanların en enteresan tarafı, birbirlerine dokunmalarıdır.
The only thing that matters is what they feel and how much they feel for each other.
Önemli olan tek şey ne hissettikleri ve ne kadar derinden hissettikleri.
The important thing is that the three ofyou are together. You need each other.
En önemlisi, üçünüzün bir arada olması.
- If that is finally it... - And that explains the other thing. - What other thing?
Büyük Hanımefendi cömert jeste karşılık vermeliydi.
The thing is, a year ago, Tzeitel and I gave each other our pledge that we would marry.
Mesele şu ki, biz bir sene önce Tzeitel ile evlenmeye karar verdik ve aramızda sözlendik.
The other thing, sir, is I came down here to get you... because I thought you would like to meet the man who hired the detective.
Düşündüm de, belki benimle gelip o detektifi kimin tuttuğunu görmek istersiniz.
You think learning is a really big thing... and you become this big fucking intellectual... and sit around trying to out-intellectual... all the other big fucking intellectuals.
Öğrenmenin çok büyük bir bok olduğunu sanıyorsunuz... ve kahrolası birer entelektüel olup... kıçınızın üzerinde oturarak diğer kahrolası entelektüellerden uzak durmaya çalışıyorsunuz.
When our student leaves here, the first thing to do is to have a new name They must keep... their backgrounds as secret as possible These 5 students of mine some of them didn't know each other
bir öğrenci buraya geldi mi, ilk yapacağı şey yeni bir isim almaktır herkesin geçmişi.... burda sır olarak saklanır bu 5 öğrencimin... bazısı birbirlerini tanımazlar!
But it's not as terrible as I originally thought it was, because, you know, we like each other, and we have some laughs, and there's a lot of closeness and the whole thing is a lot easier to take.
Bu başta düşündüğüm gibi kötü bir şey değildi çünkü biz birbirimizi seviyoruz, birlikte gülüyoruz. Çok yakınız, ve bütün bunlar daha katlanılır oluyor.
We can get to know each other later... the most important thing is that I don't want my girlfriend to be a toy
Birbirimizi sonra tanırız. En önemli nokta, kız arkadaşımın bir oyuncak olmasını istemem.
And what is the other thing?
Nedir o diğeri?
The main thing is to show your feelings and to touch each other.
Burda en önemli şey duygularınızı göstermek ve birbirinize dokunmak.
See, the thing is, the audition's tomorrow, and I don't have a chance to work with any of the other actors to prepare my part.
Sorun þu ki seçmeler yarýn ve benim rolüme hazýrlanmak için bir oyuncuyla çalýþma fýrsatým yok.
As with every other science, the first thing you must learn... is to call everything by its proper name.
Bütün ilimlerde olduğu gibi ilk öğrenilmesi gereken şey... her şeyin adını doğru olarak bilmektir.
Do everything you can to make the other person think sex is the farthest thing from your mind.
Diğer kişiyi, seksi hiç düşünmediğine inandır.
The best thing Michigan and GM can do is get rid of Roger Smith... and them other sons of bitches.
Michigan'ın ve GM'in yapabileceği en güzel şey Roger Smith'ten ve diğer baş belalarından kurtulmaktır.
I can guarantee you one other thing, ladies and gentlemen this is not the first time they have behaved in this manner.
Size bir şeyi garanti ederim, bayanlar ve baylar..,... bu onların ilk defa yaptıkları bir şey değildir.
Voguing is the same thing as, like, taking two knives and cutting each other up, but through a dance form.
Vogue, iki bıçak alıp birbirini kesmeye benzer. Ama dans formundadır.
This thing that's killing your people and mine is from the other side.
Senin ve benim adamlarımı öldüren bu şey başka bir boyutta.
Why's it me for this and him for the other thing?
Neden bu iş için ben ama diğeri için o?
Well, the first thing is : if Lady Yardly has the real diamond now, and other was imitation, who's got the other eye of the Chinese god?
İlki şuydu : Eğer gerçek elmas artık Leydi Yardly'de ise ve diğeri de taklitse Çin Tanrısı'nın diğer gözü kimde?
One other thing about dancing Audrey is that you never know when the step to lead.
Dans etmenin harika yanı Audrey, adımını asla tahmin edememendir.
The other thing I'd like to say is that...
- Söylemek istediğim diğer şey ise şu...
I guess the best thing is - the only thing is-we don't see each other anymore.
En iyisi, daha doğrusu tek çare, görüşmeyelim.
Well, for one thing, Nikolai keeps beating Maurice in chess, and the other is he's a Trotskyite.
Bir kere, Nikolay satrançta Maurice'i yenip duruyor. Ayrıca Troçkicidir.
So on the one hand, when you poke your eye, the world appears to move as though there's an earthquake, on the other hand, when you voluntarily wiggle your eyes about like that, although the same thing's happening on the retina, what you see is a perfectly steady world.
Bir yandan gözünüzü dürtüklediğinizde dünya yer sarsıntısıyla hareket ediyormuş gibi görünecek diğer yandan, gözlerinizi şu şekilde kıpırdattığınızda ağtabakada aynı şey olmasına rağmen gördüğünüz tamamen sabit bir dünyadır.
Obviously, the first thing we think of when we think of bad effects of technology is hydrogen bombs and all the other ghastly inventions of destruction.
Teknolojinin kötü etkilerini düşündüğümüzde aklımıza kesin olarak ilk gelen hidrojen bombaları ve diğer korkunç yıkıcı etkili icatlardır.
The next thing you have to learn how to do is listen to each other.
Şimdi birbirinizi dinlemeyi öğrenmelisiniz.
The other thing I don't get is why we're so careful about locking up our dirty towels and smelly jockstraps.
Anlamadığım diğer şey, kirli havlularımızı ve kokan çoraplarımızı kilitlemek için ne kadar dikkatli olduğumuz.
the other half 29
the others 231
the other night 242
the other me 18
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the others 231
the other night 242
the other me 18
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the other thing 93
the other two 35
the other 237
thing is 516
the one and only 111
the odyssey 21
the one that 19
the one that got away 33
the old 139
the other thing 93
the other two 35
the other 237
thing is 516
the one and only 111
the odyssey 21
the one that 19
the one that got away 33
the old 139
the only way 33
the one 287
the office 84
the old days 17
the one i told you about 27
the old woman 18
the old one 21
the only thing 56
the ocean 80
the opposite 109
the one 287
the office 84
the old days 17
the one i told you about 27
the old woman 18
the old one 21
the only thing 56
the ocean 80
the opposite 109