Two minutes tradutor Turco
6,773 parallel translation
Missile launch in T-minus two minutes and counting.
Füze fırlatmasına 2 dakika ve devam ediyor.
I have two minutes of time left.
İki dakikam kalmıştı.
Two minutes of your time, please?
İki dakikanı alacağım, lütfen?
We have two minutes to get in.
İçeri girmek için 2 dakikamız var.
Make it quick. We got about two minutes, three minutes tops till the cherries roll in.
Çabuk olun, 2-3 dakika içinde polisler damlar.
I'll make sure the follow team gets to you within two minutes.
Takip takımının iki dakika içinde sana ulaşabileceklerinden emin olurum.
- Two minutes is standard.
- Standart olarak iki dakika.
Two minutes is too close.
İki dakika çok yakın.
Follow team's still two minutes out.
Takip ekibini varmasına daha iki dakika var.
Two minutes.
İki dakika.
You have two minutes, after which there's nothing I can do.
İki dakikan var. Ondan sonra benim de yapabileceğim bir şey yok.
That was the longest two minutes of my life.
Hayatımın en uzun iki dakikasıydı.
Um, I think it was a little longer than two minutes.
Bence iki dakikadan biraz daha uzundu.
It was longer than two minutes.
İki dakikadan uzundu.
Just... just two minutes.
Sadece iki dakika.
Mr. Bakshi, the team is two minutes out, sir.
Bay Bakshi, ekip iki dakikalık uzaklıkta efendim.
- Trip says two minutes out.
- Trip iki dakika kaldığını söylüyor.
We have ia61 on radar entering the artcc two minutes ago.
İki dakika önce, IA61 HRKM'ye girerken radarda görüldü.
Two minutes.
2 dakika.
If I'm not back in two minutes, you tell them to leave without me.
Eğer 2 dakika içinde dönmezsem bensiz gitmelerini söyle.
Two minutes.
2 dakikaya oradayım.
I stopped planning two minutes ahead years ago.
Yıllar önce iki dakika sonrasını planlamayı bıraktım.
Two minutes, that's all I need.
İki dakika, tek ihtiyacım bu.
So you should be safe for at least two minutes.
Yani en az 2 dakika tehlikede olmayacaksınız.
Remember two minutes!
Unutmayın, sadece iki dakika.
Let's not... yeah. Two minutes to broadcast...
Yayın iki dakika içinde başlıyor.
For two minutes.
- İki dakikalığına.
Well, you were fine two minutes ago.
- İki dakika önce gayet iyiydin.
- It's fine. Give me two minutes.
- Sorun yok. 2 dakika ver.
No, I can't give you two minutes.
- 2 dakika veremem.
Give me two minutes.
2 dakika ver.
Okay, but in two minutes, I'm going to come in there, - And I'm going to... - Shh.
Tamam ama 2 dakika sonra oraya gelip seni zorla çıkartacağım.
Give me two minutes.
İki dakika sabretsen ölmezsin.
In about two minutes I got to meet Commander Perry so he can brief command staff.
Bir kaç dakika sonra amir Perry'le görüşmeye gideceğim, o da kendi üstlerine operasyonu bildirecek.
! Two minutes!
- İki dakikaya geliyorum.
Can I please talk to you, just for two minutes?
Konuşabilir miyiz, sadece 2 dakika?
Can I just have two minutes?
- Sadece iki dakikanı alabilir miyim?
Well, at least I didn't take up the whole two minutes.
En azından iki dakikanın hepsini kullanmadım.
There is increased traffic on the 580, meaning that we have two minutes to be on the road if we want to be there on time.
580. yolda trafik arttı yani bu iki dakika sonra yolda olmamız gerektiği anlamına geliyor. ... tabi zamanında orada olmak istiyorsan.
Impact in two minutes.
Çarpışma iki dakika içerisinde olacak.
Just give me two minutes.
İki dakikaya hazırım.
Milton Mulrooney swiped his I.D. at the parking garage exit two minutes after the shooters left the building.
Saldırganlar binayı terk ettikten iki dakika sonra Milton Mulrooney kartını otopark çıkışında okutmuş.
He's been here two minutes.
Daha geleli iki dakika oldu.
Wouldn't want to spend more than two minutes in the luxury suite. let's go. Yeah!
Evet!
Two days we pressed him and he said piss all, this bastard cracks him in 70 minutes.
İki gün baskı yaptık ona ama o "Hepiniz siktirin gidin." dedi bu fırlamaysa 70 dakikada çözdü onu.
Whatever you do, don't take more than four of these every 90 minutes, and take the first two of the three before you take the second two of the four.
Ne yaparsanız yapın, 90 dakikada dörtten fazla almayın. Dört tanenin ikinci ikisini almadan o üç tanenin ilk ikisini alın.
Two hours and 27 minutes to go.
2 saat 27 dakika kalmış.
Two more minutes and they're on their own.
2 dakika sonra kendi başlarına kalacaklar.
Whole two minutes early.
Size yapacağımı söylemiştim.
Two land in 45 minutes...
İkisi 45 dakika içinde iniyor...
Two hikers in the mountains may have spotted the suspect and his niece about 30 minutes ago.
İki yürüyüşçü yarım saat önce şüpheliyi ve yeğenini görmüş.
two minutes ago 39
two minutes later 25
minutes 10070
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
two minutes later 25
minutes 10070
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35