To the party tradutor Turco
9,145 parallel translation
If you can't come to the party, the party will come to you.
Eğer siz partiye gelemiyorsanız, parti size gelecek.
Don't you think it's inappropriate to bring her to the party?
Onu partiye getirmenin uygun olmadığını düşünmedin mi?
I can't come to the party.
Yatıya gelemiyorum.
Let's go back to the party.
Hadi partiye dönelim.
No sense in bringing more drugs to the party.
- Partiye başka hap getirmeye gerek yok.
I was just thinking about what to bring to the party tonight.
Bu akşam partiye ne götürsek diye düşünüyordum.
- To the party.
- Partiye. - Tamam.
You got to the party about an hour early.
Partiye bir saat erken gelmiştin.
Jake, I don't remember inviting you to the party.
Jake, seni partiye davet ettiğimi hatırlamıyorum.
Who's coming to the party?
- Partiye kim geliyor?
- Coming to the party?
- Partiye geliyor musun?
You were going to the party?
Partiye gidecektin, değil mi?
Well, I'm sorry I'm late to the party.
- Pardon, partiye geç kaldım.
Let's get back to the party.
Partiye geri dönelim.
Now, get back to the party before I change my mind.
Şimdi ben fikrimi değiştirmeden partiye geri dön.
Uh, you're a bit late to the party, mate.
Partiye biraz geç kaldın dostum.
Welcome to the party, bro!
- Partiye hoş geldin arkadaşım.
Well, I have to get back to the party.
Partiye geri dönmem gerek.
So Stern gives me the black party with no real budget to make it fly.
Stern bana doğru düzgün bir bütçe vermeden siyahi bir partı veriyor.
There's a party at the club in a couple of days that could make the club profitable if it works, but Kantos'stiff ass won't give me the budget that I need to make the party what it needs to be.
Eğer parti iyi giderse birkaç gün içinde kulübün sağlam para kaldırabileceği bir parti var. Ama Kantos partiyi olması gerektiği gibi yapabilmem için gereken bütçeyi vermiyor.
Leave it to the black party to actually get us back in the black.
Bankadaki borçları ödemeyi bize bırakacaksın.
I refuse to be party to the further corruption of the Church.
Kilisenin daha da yolsuzlaşmasının bir parçası olmayı reddediyorum.
Article 3 of the Geneva Conventions : "In the case of armed conflict not of an international character occurring in the territory of one the High Contracting Parties, each party to the conflict..."
Yüksek Akit Taraflarının bölgelerinde meydana gelen silahlı çatışma durumunda her iki tarafında savaşması için...
But according to the law, if he did disclose trade secrets - to a third party other than his doctor...
- Yasaya göre hassas bilgileri doktoru dışında herhangi biriyle paylaştıysa -
We almost hooked up at a party, but then the paramedics came because someone discovered he had an allergic reaction to the wheat in beer.
Bir keresinde az daha iş olacaktı ki birden sağlık ekibi geldi çünkü birileri biranın içindeki arpaya alerjisi olduğunu farketmiş.
This party is going to make the Marbella a spring break destination.
Bu parti Marbella'yı tam bir bahar tatili durağı yapacak.
- Why don't you come with me to the Marbella party tomorrow and try to meet a few of them?
- Neden yarın Marbella'daki paritye benimle gelip birkaç kadınla tanışmıyorsun?
If you're hoping to reprise your efforts from the party, you should know that these gentlemen have orders to kill her first.
Partideki çabalarını yeniden denemeyi umuyorsan buradaki beylerin önce kızı öldürme emri olduğunu bilmelisin.
Then i went to the world's worst boat party and got turned into a zombie.
Sonra da dünyanın en berbat tekne partisine gittim ve orada zombiye dönüştüm.
Yet, for all the incredible advancements in science we've all been party to, the mystery that brings two people together through love is still the province of magic.
İçinde bulunduğumuz bilimdeki bütün inanılmaz gelişmelere rağmen aşkın iki insanı bir araya getirmesinin gizemi, sihrin varlığının göstergesidir.
On my way to the homicide detectives'Christmas party.
Cinayet dedektiflerinin Noel partisine doğru gidiyordum.
I have some recipes I'd like to try for the party.
Benim de parti için denemek istediğim birkaç tarif var.
I got a clear "we did not kidnap our own kid" vibe from them, But let's just say they showed up to retrieve emily from the party The night she went missing.
Onların onu kaçırdığını sanmıyorum şahsen, hadi ortadan kaybolduğu gece Emily'yi partiden almaya geldiler diyelim.
This is a one-party consent to record conversations with Kilgrave in order to get his confession to the murders of Hope Shlottman's parents.
Hope Shlottman'ın ailesinin cinayetiyle ilgili itirafını almak için Kilgrave'le yapacağım görüşme için taraflardan birinin verdiği izindir.
All right, well, thank you for coming to the Halloween party.
Partiye geldiğin için teşekkürler.
- We have to get ready for the party.
Hadi parti için hazırlık yapmamız gerek.
I am a member of the Israeli Communist Party who may, in their mind, wish to attack Eichmann.
İsrail Komünist Parti üyesiyim. Onlara göre Eichmann'a saldırmak isteyebilirmişim.
This is the worst party I've ever been to, and I was at Jonestown.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en kötü parti, Jonestown katliamından bile.
I thought you said you were going to save the party with a bunch of penis stuff.
Penis şeyleri alıp partiyi kurtaracağını söylediğini zannetmiştim.
That he took months before I knew... There are people who want to perpetuate opens the National Socialist party.
Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi için çalışmaya hevesli insanların olduğunu anlamam, birkaç ayımı almıştı.
Let's kick this party off with a toast here to welcome the new blood.
Taze kanımıza hoş geldin demek için kadeh kaldıralım.
After he'd supposedly been offended by what I wrote on the board, he calls us a few hours later on the phone and he invites us to a dinner party.
Yazdığın notu görüp gücendi, bir kaç saat sonra arayıp bizi akşam yemeğine davet etti.
You sound like a guilty party, who's trying to throw me off the scent.
Sen de beni uyutmaya çalışan suçlu biri gibi konuşuyorsun.
Jo : Did Jason say anything to you about where he was going that night after the party?
Jason, sana o gece partiden sonra nereye gideceğine dair bir şey söyledi mi?
Jason went to Oliver's that night after the party to confront him about what the firm was up to.
O gece partiden sonra Jason, firmanın ne yapmak üzere olduğuyla alakalı yüzleşmek için Oliver'a gitti.
Sid, the feldman boy wants to draw you, and we need that squire of yours to help set up the party!
Ayrıca partiyi hazırlaması için hizmetkarına ihtiyacımız var!
Well, another party for the fancy folk that get to bathe once a month.
Zengilerin ayda bir banyo yapmalarını gerektiren süslü bir parti daha.
Gareth, why do you always have to poop on the party?
Gareth, neden hep eğlencenin içine etmek zorundasın?
No, we're just having a tea party in there, [British accent] if you want to have some tea with the queen.
Yok, içeride çay partisi veriyorduk sadece eğer istersen kraliçeyle çay içebilirsin biraz.
In December 1 938 you refused to join the Reich party convention.
Aralık 1938'de Nazi parti toplantısına katılmayı reddettiniz.
I saw her leave the party with some guy and go back to his house.
Partiden herifin biriyle çıktığını ve onun evine gittiğini gördüm.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the left 221
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19