To the world tradutor Turco
31,510 parallel translation
And I couldn't think of a better way to introduce Bunker Hill to the world than to have you all witness it live!
Bunker Hill'i sizin tanıklığınızda canlı yayınla dünyaya tanıtmak için daha güzel bir yol düşünemiyorum!
I believe it's Mahler's "I have become lost to the world."
Bence bu Mahler'in "Dünya için bir kayıp" adlı eseri.
You talked about adding chaos to the world...
Dünyaya kaos eklemekten bahsediyorsun.
Show your face to the world!
Göster yüzünü tüm dünyaya!
He then takes these meticulously crafted identities and sells them to the world's most dangerous criminals.
Sonra bu titizlikle üretilmiş kimlikleri alıp dünyanın en tehlikeli suçlularına satıyormuş.
♪ Joy and peace to the world ♪
# Dünyaya gelsin neşe ve barış #
♪ Joy and peace to the world ♪ ♪ Joy and peace to the world ♪
# Dünyaya gelsin neşe ve barış # # Dünyaya gelsin neşe ve barış #
But it all comes from a real desire to change the world.
Dünyayı iyi anlamda değiştirmek için yapıyor.
Ladies and Gentlemen of the press, for the first time ever it is my pleasure to say... welcome to Bunker Hill, where we are changing the world one patient at a time.
Değerli basın mensupları bunu ilk kez söylemekten büyük memnunluk duyuyorum. Bunker Hill'e hoşgeldiniz. Hastaları birer birer iyileştirerek dünyayı değiştirdiğimiz yere.
It's too risky to open the world up to see it.
Bütün dünyanın gözü önünde yapmak için fazla riskli.
While it's an honor to be included in the world that you've created here, um... the Schmith character seems, uh, grotesque.
Schmith karakteri grotesk bir figür gibi görünüyor. - Neden bir köpek yavrusunu tekmeleyen bu karakterle tanıştığımızı anlamıyorum. - Evet, sevimsiz birisi.
So, moving on, to Jordan, weirdly, where the government has just built a mock town, so that special forces from all over the world can turn up and have a competition to see which one is best.
Devam ediyoruz. İlginçtir Ürdün'le. Tüm dünyadan özel kuuvetlerin yarışıp hangisinin en iyi olduğunun belirlendiği bir yarış düzenlemek için sahte bir şehir kurmuşlar.
No, but, the SAS, the world's first special forces unit, was created to be fast, to get into the battle quickly and then get out again.
Evet ama dünyanın ilk özel kuvvetleri olan SAS hızlı olmak ve muharebeye hızla girip yine hızla çıkmak için yaratıldı.
Home to the most exciting horse race in the world :
Dünyanın en heyecanlı at yarışının şehri :
We are both going to drive across what is, I think, our favourite country in the world, enjoy some culture, enjoy some fine wine, some food, some art, some...
İkimiz de yeryüzünde en sevdiğimiz ülkeyi bir uçtan bir uca gezeceğiz. Biraz kültürün keyfini çıkaracağız, biraz güzel şarabın, biraz yemeğin, biraz sanatın, biraz...
the region around Modena, which is home to three of the world's greatest carmakers.
Modena etrafındaki bölge. Dünyanın en iyi araba üreticilerinden üçünün evi.
Now, as we know, in recent years the world's carmakers have made great strides to make more fuel-efficient and environmentally-friendly car engines, but very little has been done to make more environmentally-friendly car bodies and interiors.
Bildiğimiz gibi, son yıllarda dünya otomobil üreticileri Daha yakıt tasarruflu hale getirmek için büyük adımlar attık Ve çevre dostu araba motorları,
The thing is that when immigrants try to get into the country, they always come in the back of a container lorry, and I always think that is the world's worst game of hide-and-seek.
Şey şu ki Göçmenler ülkeye girmeye çalıştıklarında, Her zaman bir konteynır kamyonunun arkasına gelirler,
They're one of the biggest bands ever to come out of Holland, and they're going to begin here, in the sixth largest port in the world... by performing their biggest hit, by which I mean... their hit.
Hollanda topraklarından çıkmış en iyi gruplardan birisi ve burada, dünyanın en büyük 6. limanında en iyi şarkılarını söyleyerek başlayacaklar yani şarkılarından bahsediyorum.
So, it's 1964, the word "teenager" has started to appear in the world's dictionaries, people are listening to new types of music, they're smoking new types of stuff.
Yani, 1964'tür. "Genç" kelimesi Görünmeye başladı Dünyanın sözlüklerindeki,
Now, apparently, Namibia is the most dangerous place in the world to drive.
Görünüşe göre Namibya, dünyadaki en tehlikeli yer.
I think everybody in the world should drive a beach buggy, because you're exposed to so much.
Sanırım dünyadaki herkes bir plaj arabası kullanmalı, Çünkü çok fazla maruz kaldınız.
It means less jobs for a bomb maker who travels the world selling his expertise to anyone who will pay.
Bu da dünyayı gezerek uzmanlığını ona ödeme yapacaklara satacak olan bir bomba üreticisi için daha az iş anlamına geliyor.
I want to tell the world the truth about Oscar Keaton.
Oscar Keaton gerçeğini dünyaya anlatmak istiyorum.
It's time for the world to decide whether Trinity is an icon or a predator.
Trinity'nin bir simge mi yoksa bir avcı mı olduğuna dünyanın karar vermesininin zamanı geldi.
- Well, not until I stumbled onto huge sums of money being funneled through the Caymans to a world-renowned tech mogul, Connor Mason, to help him achieve his latest ambition :
Caymans tarafından dünyaca ünlü bir teknoloji dehası son tutkusunu gerçekleştirmesi için Connor Mason'a aktarılan büyük paraların içinde kendimi bulana kadar değildi.
I know you're going to end up doing something that changes the world.
Dünyayı değiştirecek bir şey yapacağını biliyorum.
That's what I've been trying to do, prove it to you and the rest of the world.
Yapmak istediğim şey de bu. Sana ve dünyadaki diğer insanlara kanıtlamak.
We're all just a bunch of people who happened to meet at the end of the world.
Biz sadece sonu gelen dünyada tanışan birkaç insanız.
When this mission is over, we want your president to make a statement telling the world how Russian space program saved an American Homeland agent.
Görev bittiğinde, başkanınızın dünyaya, Rus uzay programının nasıl bir Amerikan İç Güvenlik ajanını kurtardığını anlatan bir bildiri yayınlamasını istiyoruz.
His delusions ranged from the world ending to major conspiracies, cag him to live entirely off the grid.
Sanrıları dünyanın sonundan büyük komplolara dek uzanıyormuş, sonunda da tamamen ortadan kaybolmuş.
He believes that the world is coming to an end.
Dünyanın sona yaklaştığına inanıyor.
You mean the world to me.
Benim için dünyalara bedelsin.
Working with the Twa people in Burundi, it forever altered my perspective on my career, my role in the world, and what it means to be human.
Brundi'de Twa halkıyla çalışmak, kariyerime, dünyadaki rolüme ve insan olmanın anlamına olan bakış açımı tamamen değiştirdi.
And for the Hecks, the best neighbors in the world, who let us use their oven to enjoy your beautiful bounty.
Güzel nimetlerinin tadını alabilmemiz için fırınlarını kullanmamıza izin veren dünyanın en iyi komşuları Heckler için de şükrederiz.
Soon as she was born, I knew I had to make the world better so I don't have to worry about my daughter's safety every second.
Doğduğunda her saniye kızımın hayatından endişe etmemem için dünya daha iyi bir yer haline getirmem gerektiğini biliyordum.
I mean, what safer place in the world to be than with my good friends at the FBI?
FBI'daki canım arkadaşımlarımın yanından daha güvenli bir yer mi var?
Adam was just walking me to the door because he's the most romantic husband in the world.
Adam beni kapıya kadar geçiriyordu, çünkü o dünyadaki en romantik adam.
And it means the world to her and she means the world to me.
Ve bu onun için dünyalara bedel ve karımda benim için dünyalara bedel.
The last thing we need is the world to find out that Nassar is dead and we don't know who did it.
İyi, istediğimiz son şey tüm dünyanın Nassar'ın öldüğünü ve katili bilmediğimizi öğrenmesi.
Hell of a way to get an audience with the leader of the free world.
Başkan'la görüşmek için olağanüstü bir yol.
Okay, signaling system 7... SS-7. Lets every cellphone tower talk to each other so your phone works anywhere in the world.
Tamam, sinyal sistemi yedi, yani SS7 baz istasyonlarını birbirine bağlıyor ki telefonun her yerde çekebilsin.
Only three percent of you will form the select group of heroes heading to the Offshore... where the Founding Couple created the perfect world.
Sadece yüzde üçünüz Kurucu Çift'in mükemmel bir dünya yarattığı Açıklar'a gidecek seçkin kahramanlar grubunu oluşturacaksınız.
People with the Cause are the only ones fighting for a better world, fighting to end this division, because that is what's criminal.
Dava'dakiler, daha iyi bir dünya için savaşan tek insanlar. Bu ayrımın sonlanması için. Çünkü asıl suç olan bu ayrım.
So was I, over 20 years ago, before I learned to look at the world the right way.
20 yıldan fazla bir zaman önce, dünyaya doğru açıdan bakmayı öğrenmeden evvel ben de merak ediyordum.
If the world is coming to an end, I want to know about it.
Eğer dünyanın sonu geliyorsa bundan haberim olsun istiyorum.
Because apparently the world needs science explained to it with jazz hands.
Belli ki, dünyanın bilimin boş laflarla açıklanmasına ihtiyacı var.
The world's governments are also investing in missions to asteroids, which greatly reduces the cost to those companies.
Dünya hükümetleri de asteroit görevlerine yatırım yapıyor. Bu da o şirketlerin masraflarını büyük ölçüde düşürüyor.
Looking down from two miles above the surface of the Earth it's impossible not to be impressed by the sheer grandeur and splendour and power of the natural world.
Dünya yüzeyinin 3 kilometre üstünden aşağı bakarken, doğal yaşamın sergilediği saf güç ve ihtişamdan etkilenmemek imkansız.
At this crucial time for the natural world, we will journey to every corner of the globe...
Doğa için bu kritik zamanda yerkürenin her köşesini ziyaret edeceğiz...
Next time, we ascend into the planet's highest peaks to discover a spectacular but hostile world, where only the toughest animals can endure.
Bir sonraki seferde, gezegenin en yüksek noktalarına çıkıyoruz. Olağanüstü ve vahşi bir dünyayı keşfetmek için.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the point 24
to the left 221
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the point 24
to the left 221
to the sea 38
to the kitchen 20
to the hotel 25
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the death 78
to the bridge 17
to the hospital 50
to the kitchen 20
to the hotel 25
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the death 78
to the bridge 17
to the hospital 50