Trouble is tradutor Turco
5,390 parallel translation
The trouble is, to condemn a diplomat We need testimony no nation can question.
Sorun şu ki, o bir kahrolasıca diplomat, Hiç bir ülkenin sorgulayamayacağı şahitliğe ihtiyacımız var.
Trouble is, he does.
Sorun şu ki, o buluyor.
The trouble is, George, with this recent market crash, I'm afraid your stocks are no longer sufficient collateral for us to roll a loan over.
Asıl problem, George, borsadaki ani düşüşe bakılınca hisselerinin sana kredi verebilmemiz için yeterli bir teminat olmaması ne yazık ki.
You know, the only trouble is with the game today?
Biliyor musun, bugünkü maçtaki sorun neydi?
Oh, the trouble is, it doesn't matter how much we improve it.
Sorun şu ki, ne kadar gelişme kaydettiğimizin hiçbir önemi yok.
The trouble is, we can't afford to make any mistakes either.
Sorun şu ki bizim de hata yapma lüksümüz yok.
The other trouble is, the moment we're asking to hear it is just as part of its head is breaking the surface.
Diğer sorun ise, duymayı istediğimiz an başının yüzeyi kırdığı andır.
Your family is in trouble.
Korkunç bir şey... Ailenin başı belada.
The one who's in trouble... is Henry.
Başı belada olan kişi Henry.
I don't want to get anybody in trouble.
Kimsenin başına iş açmak istemiyorum.
Trouble in the bedroom is the number one sign for divorce. According to Oprah's O magazine, by Oprah.
Oprah dergisine göre yatak odasındaki problemler boşanmaların birinci sebebidir.
Is the big lug in trouble?
Senin savaşçının başı dertte mi?
Seems like the only time you need a name now Is when you're in trouble.
Bu zamanda bir tek başın belaya girince bir isme ihtiyacın var sanırım.
Is this guy giving you trouble?
Bu adam bela mı oluyor sana?
That's the reason your existence itself is a misunderstanding. A liability and trouble.
Bu yüzden bizzat varlığın benim için yanlış anlaşılma, tehlike ve sorun demek.
- then Zayeed is in real trouble.
Zayeed'in gerçekten başı belada demektir. - Neden?
Zhuge Zhengwo is a prisoner and we won't see any more trouble from the Divine Constabulary.
Zhuge Zhengwo bir mahkum ve İlahi Zabıta'yla daha fazla sorun yaşamayacağız.
I heard you got in trouble.
Başına iş açmışsın.
I know it's a 180 on your original story and a lie, and I'd offer to pay you for your trouble, but my 401k is laying in that box on top of your sister.
Bunun, orijinal hikayenizin 180 derece dönmüş hali ve yalan olduğunun farkındayım ve girdiğiniz zahmet için size ödeme yapmak isterdim ama bütün param, kutunun içindeki ablanızın üstünde.
My good-looking face has finally caused me trouble.
Benim bu güzel yüzüm sonunda başıma iş açtı.
The love of Matsuki-san for fire will give him trouble.
Matsuki'nin yangın sevdası başına iş açacak.
Team Leader thought there may be trouble. So he wants you to come back to Seoul.
Bu iş uzun sürecek gibi göründüğünden Takım Liderim gönderdi.
Scorch is in real trouble.
Scorch'un başı büyük dertte.
My home is in trouble too.
Benim evim de tehlikede.
We're gonna face the challenge, or this country is storing up a heap of trouble for itself.
Bu engel ile yüzleşeceğiz yoksa bu ülke bir yığın sorun biriktirmiş olur.
Is the alternator does not give more trouble?
Alternatörler sorun çıkayıroy mu yine?
I was told that the Police Department is having trouble keeping the troopers'horses healthy...
Polis Merkezi'nin, süvarilerin atlarını sağlıklı tutmak konusunda sorun yaşadığını duydum.
Baker company is having a little bit of trouble with some stubborn Germans here on the east side of the village.
Diğer birliklerin kasabanın güneyinde.. direnen bazı Almanlara ilişkin ufak sorunları var.
Is Phillip in trouble again?
Başı yine mi dertte?
When is he not in trouble?
Ne zaman değil ki?
Is it when you see the guy in trouble?
Rakibinin zorlandığını gördüğün an mı?
The point is we don't want any trouble, so we gotta have a plan,'Kay?
Asıl mesele sıkıntı çıkmasını istemiyor olmamız, O yüzden de bir plan yaptım, tamam mı?
Wait, because some guy you knew is stirring up trouble... in some faraway land?
Niye, uzak diyarlardan tanıdığın bir adam... bela arıyor diye mi?
If there's any trouble, Amit's room is right next door.
Sorun olursa, Amit hemen yan odada.
If I seem wooden, it's only because... I'm havin'a little trouble understanding what your purpose is here, Joe.
Biraz ruhsuz görünüyorsam, sadece sizin buraya ne amaçla geldiğinizi anlamakta güçlük çektiğim içindir, Joe.
- The princess is in trouble.
- Prensesin başı belada.
Fact is, the trouble didn't start at the Sullivan Show.
Gerçek şu ki, sorun Sullivan Şov'da başlamadı.
- I've had enough of your antics on that mic and that music of yours is just bloody trouble!
Mikrofonda söylediklerin yetti, müziğin de baş belası!
Look. Is one of you guys in some kind of trouble?
Aramızda başı belada olan biri var mı?
If you found the wallet the best plan is to get out of trouble while you still have time.
Cüzdanı bulduysan en iyi plan hala vaktin varken beladan uzak durmaktır.
How much trouble is he in?
Başı ne kadar belada?
Okay, I'm up, and listen, I know we have had our trouble in the past with recognizing our moments, but this is it.
Peki ayaktayım. Dinle, birbirimizi tanıma sürecinde çok kötü hadiseler yaşadık, ama artık sona erdi.
Now, the trouble with writing, if I may bring it up here in the English Department is we all do a little of it from time to time, writing.
Yazmakla ilgili mesele su ki, ingilizce Bölümü'nde bundan söz etmem caizse hepimiz ara sira bunu yapariz, yazariz.
How bad is this trouble you're in?
Basin ne kadar dertte?
Nice guy or is he going to be trouble?
İyi bir eleman mı yoksa başbelası mı?
You didn't have to go through all this trouble if all you want to do if fuck a piece of Miami street trash.
Miami'nin arka sokaklarından bir serseriyi becermek için başına bu kadar iş almana gerek yoktu.
I'm afraid the President is in big trouble.
Korkarım Başkanın başı büyük dertte.
The thing is you come in here and there's always some kind of trouble.
Mesele şu ki, buraya geliyorsun ve hep bir sorun çıkıyor.
The trouble with loyalty to a cause is that the cause will always betray you.
Bir dava uğruna sadakatle mücadele edersin ama uğruna mücadele ettiğin o dava daima döner sana ihanet eder.
Garnett is trying really hard, but if he feels cornered, he's going to get in trouble again.
Garnett gerçekten çok çabalıyor. Ama köşeye sıkışmış hissederse, tekrar sorun çıkaracaktır.
That girl is in so much trouble!
Bu kızın başı büyük dertte!
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
issues 74
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024