Us two tradutor Turco
9,212 parallel translation
This cost us two good marines.
Bu bize çok değerli iki askere mal oldu.
Oh, no, not us two. Keep me out of this.
Beni karıştırmayın.
Hey, why don't we just us two schedj a hang for this'kend?
Bu hafsonu birlikte takılsak ya?
Two months you're with us without ever in flight.
İki aydır bizimlesin ve hiç uçmadın, öyle mi.
Those two guys rescued us.
Sonra o 2 adam... Bizleri kurtardı.
To us, yes, but to them, they're just trying to find the straightest line between the two points.
Bize göre evet. Ama onlar sadece iki nokta arasındaki en düz çizgiyi bulmaya çalışıyorlar.
Just the two of us.
- Sadece ikimiz.
Would it be so bad for the two of us to... live together, not trusting each other, just like everybody else in the whole wide world?
Dünyadaki herkes gibi ikimizin beraber yaşayıp birbirimize güvenmememiz çok mu kötü olur yani?
From one world to two moons, one mother tree to unite us all.
Bir dünyadan iki ay'a. Bir ana ağaç hepimizi birleştirdi.
Just the two of us.
Sadece ikimiz.
I know a place we can hang, just the two of us.
Ben asmak bir yer biliyorum, sadece ikimiz.
According to the report Merrick showed us, there were eight Kosovan bodyguards, eight Secret Service, two presidents, so almost 20 people running around, diving.
Merrick'in raporundan anlıyoruz ki o gün orada sekiz Kosovalı koruma sekiz Gizli Servis Ajanı, iki başkan yani aşağı yukarı ortada dolaşan yirmi kişi varmış.
Just in case, I'm gonna save the last two for us.
Her ihtimale karşı son iki kurşunu bize saklayacağım.
From now on, it's just the two of us.
Şu andan itibaren, sadece ikimiz olacak.
Well... that makes two of us.
Aslında ikimiz de atlattık.
Two days ago, you were lecturing us that there was no time to put surveillance on Mikhail's apartment with the specter of an SVR attack looming over us.
2 gün öncesine kadar bize Mikhail'in SVR saldırısının bilgileri olan dairesine izleme cihazları koymaya vaktimizin olmadığını anlatıp duruyordun.
Just the two of us. Wide awake.
Sadece ikimiz, uyanık bir şekilde.
Well, forget that,'cause Bam Bam told us you already tried to bang her two nights ago.
Unut gitsin, Bam Bam iki gün önce kıza çakmaya çalıştığını söyledi bile.
Yeah, well, that makes two of us.
Öyle mi? Al benden de o kadar.
Things have changed between the two of you and between us.
Siz ikiniz arasında ve bizim ikimiz arasında durumlar değişti.
We will establish a route and a terminus, a place where your two railroads shall meet before any of us steps foot outside Salt Lake City.
Bir güzergâh ve son durak belirleyeceğiz. İki demiryolunun karşılaşacağı yeri belirlemeden kimse Salt Lake şehrinden dışarı adım atmayacak.
If we were talking about a day or two, then maybe because technology's still basically crap for what we pay for it, but three weeks takes us way out of glitch territory.
Bir ya da iki gün diyorsak, belki çünkü teknoloji ödediğimiz hizmete göre temelde hala bok gibi. ama üç hafta olunca sistemdeki hata diyemeyiz.
That makes two of us.
- Al benden de o kadar.
- A router isn't gonna give us much... an IP dress, a log of who accessed it. John Stanton has been completely off the grid for two months.
John Stanton 2 aydır sistemden uzakta.
Maura, I know I may never be able to repair the schism between us, but perhaps tonight we can just simply be two ordinary adults attending a lecture on Southeast Asian culture?
Maura, aramızdaki sorunu... hiçbir zaman düzeltemeyebilirim, ama belki bu akşam... sadece iki yetişkin gibi... Güneydoğu Asya Kültürü'nün konferansına katılabiliriz.
You wanna know why I don't want to repair my relationship with my father, even though he is reaching out and attempting to bridge the chasm that has built up between the two of us over the past two decades.
Onun adım atmasına ve aradan geçen yirmi yıldan sonra... ikimiz arasındaki uçurum için... köprü kurmak istemesine rağmen... neden aramı düzeltmek istemediğimi merak ediyorsun.
There is something the two of you aren't telling us.
İkinizin bize söylemediği bir şey var.
- That makes two of us.
- Bence de bıraksaymışsın.
That makes two of us.
- İki olsun.
We'll have two parties, a fun one down here with just us and then an awkward, uncomfortable one in the living room with Holt.
İki farklı parti yapacağız. Bir tanesi burada biz bize bir parti diğeri salonda olan garip, rahatsız ve Holt'la olan parti.
That girl left us oh, nearly two years ago.
Hayır. Bu kız bizden ayrılalı neredeyse iki yıl oluyor.
Or maybe you could say that you overheard the two of us talking, and tell Paul.
Ya da belki sen ikimizin konuşmasına kulak missafiri olduğunu anlatırsın Paul'e.
I just wanted to be alone with her, just the two of us.
Onunla yalnız kalmak istedim, sadece ikimiz olalım istedim.
We wanted, the two of us, to celebrate together... because you said that I had been- -
İkimiz, birlikte kutlayalım istemiştik çünkü benim şey olduğumu söylemiştin...
It was just gonna be the two of us for the rest of our days.
Artık günlerimizi tek başımıza, sadece ikimiz geçirecektik.
I suppose the two of us will have to have a separate course on the subject.
Sanırım bunu ikimizin ayrı bir derste yapması gerekecek.
I can't remember the last time we ran off, just the two of us.
En son ikimiz birlikte ne zaman bir yerlere kaçtık, hatırlamıyorum.
I was remembering the last time we went away, just the two of us, and you... well, you sent me home.
En son ikimiz bir yere gittiğimizde beni eve göndermiştin.
W-With two kids and both of us working full-time, we barely saw each other during the week, and when we did, we-we really tried not to talk shop.
İki çocuklu ve tam zamanlı çalışan insanlardık. Hafta içi birbirimizi zor görüyorduk gördüğümüzde de iş konuşmaktan gerçekten kaçınıyorduk.
That makes two of us.
İki olduk o zaman.
It was always meant to be the two of us.
Her zaman ikimiz olmalıyız diye düşünürdüm.
So two police come, undercover, and they went, " Give us a look at that.
İki gizli polis geldi, "Şuna bir bakalım. Gidip onu senin için görelim."
Donovan had us run surveillance video from the two gas stations where Tucker Moore allegedly used a credit card.
Donovan ; Tucker Moore'un iddiaya göre kredi kartını kullandığı iki benzincideki gözetleme videolarına bakmamızı istedi.
Two of us.
İkimiz.
But two good men died in Tunisia and I know you got information that could help us find the killers.
Ama Tunus'ta iki iyi adam öldü ve katilleri bulmamıza yardımcı olacak şeyler bildiğini biliyorum.
The two of us were looking at the moon... when she said shed look after Marvy.
İkimizi aya bakarken Marvy'e bakabileceğini söylemişti.
Think of us as gardners, tending the Earth until life once again learns to crawl out of the oceans, fills its lungs with oxygen, stands on two legs.
Bizi bahçıvan olarak düşün yaşam, okyanustan tekrar çıkmayı, ciğerleri tekrar doldurmayı ve tekrar iki ayağının üzerinde durabilmeyi öğrenene kadar Dünya'ya bakmak.
It is for the two of us that I must do this.
İkimiz için de bunu yapmalıyım.
'Cause it's just been the two of us for so long.
Çünkü daha düne kadar sadece sen ve bendik.
The two of us can...
İkimiz bir olursak...
The two of us?
İkimiz mi?
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two beers 79
two more 130
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two beers 79
two more 130
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two brothers 30
two sugars 100
two men 105
two things 153
two words 186
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two brothers 30
two sugars 100
two men 105
two things 153
two words 186