We could go together tradutor Turco
289 parallel translation
We could go together, my dear.
Beraber gidebiliriz hayatım.
We could go together.
Birlikte gidebilirdik.
Is there no way we could go together?
Seninle gelmemi istemiyor musun?
We could go together.
Böylece beraber oluruz.
Well, maybe we could go together and then you could ask for me.
Şey, ya da beraber gidebiliriz, ve sen benim adıma sorabilirsin.
We could go together, it would be my pleasure.
Birlikte gidebiliriz, benim için bir zevktir.
Sweetheart... I would have liked a way we could go together.
Sevgilim, birlikte ölebileceğimiz bir yol olmalı.
Certainly. We could go together.
Birlikte gidebiliriz.
We could go together on the bus.
Beraber otobüsle gideriz.
We could go away together... away from all this.
Birlikte buralardan çekip gidebiliriz.
I told Allie I wish we could go back together.
Allie'ye keşke birlikte gitsek dedim.
I was just thinking... tomorrow, maybe we could go out together.
Düşünüyordum da... yarın, belki birlikte dışarı çıkabiliriz.
So that Andre and I could go away and live together as we should.
Yani Andre ve ben kaçabilecektik. Ve birlikte yaşayacaktık.
I wish we could go in town and take a chance on seeing a movie together.
Keşke şehre inip film falan izleyebilseydik.
We could get married and go together.
Evlenip beraber gidebiliriz.
Could - Could we go out together one last time?
Son... son bir kez birlikte dışarı çıkabilir miyiz?
I had hoped that we could go to more places together.
Keşke birlikte çok daha fazla yere gidebilseydik.
If you could wait for me for about 10 minutes, we can go and have some coffee together.
Eğer beni 10 dk. bekleyebilirsen gidip beraber bir kahve içebiliriz.
- We could go to dinner together.
- Beraber akşam yemeğine çıkmalıyız.
I figure if things go OK tomorrow, we could stay together.
Eğer yarın işler yolunda giderse, Birlikte de kalabiliriz.
We could go for a walk together if you like.
Birlikte yürüyebiliriz isterseniz.
Hey, maybe we could go down to the gym together.
Birlikte gidebiliriz belki.
We could go shopping together... OK?
Birlikte alış verişe ne dersin?
If, with these little things, unimportant things, we could go back over things, and understand together.
Eğer, bu küçük şeylerin, önemsiz şeylerin, tekrar üzerinden geçsek, ve beraber anlasak.
We could go out together.
Birlikte dışarı çıkardık.
I can--I'll help you clean... and we can go out together... and maybe you could buy me some regular clothes.
Yardım--Temizlikte yardım ederim... birlikte dışarı çıkabiliriz... ve belki de bana normal kıyafetler alırsın.
Knowing how fond you are of riding, I bought two horses so we could go for a gallop together.
Biniciliğe olan düşkünlüğünü bildiğimden iki tane at satın aldım. Birlikte dörtnala koşturabiliriz.
So now at least, we could all go to Sicily and get killed together.
Yani en azından şimdi, hepimiz Sicilya'ya gidip beraberce öldürülebilirdik.
Could you pay for these, then we can go together...
Sen ödeyebilir misin? Sonra beraber gideriz.
If I can just clear myself of this... We could go away together.
Bu konuyu açıklığa kavuşturabilirsem buradan birlikte gidebiliriz.
We could have our whole thing together wherever we go.
- Evet. Gittiğimiz her yere yanımızda götürürüz.
And when we went to the forest, these two disappeared... because they understood the - the experiment so well... that they realized that to go off together in the forest was much more important... than any kind of experiment the group could do as a whole.
Daha sonra ormana gittiğimizde bu ikisi kayboldular çünkü deneyi o kadar iyi anlamışlardı ki birlikte ormana gitmelerinin, bütün grubun topluca yapacağı bir deneyden daha önemli olduğunun farkına varmışlardı.
When this madness is finished, perhaps we could go cycling together, take a trip down to the Old Swan at Henley and go for a walk in the woods.
- Evet? -... bizimle olamayacak. - Tanrım.
My brother convinced them we could go into town... to get some stuff to put together a stew or something.
Abim onları kasabaya gidip yiyecek bir şeyler alabileceğimize ikna etti.
We could go together.
Birlikte gidebiliriz.
I was wondering if we somehow could go somewhere together.
acaba senle ben bir yere gidebilir miyiz beraberce?
Wouldn't it be nice if we could go off together, just the two of us?
Evet, birlikte bir yere gitmemiz ne güzel olurdu, değil mi?
I thought... well, I thought maybe we might could go in there together?
Şey düşünmüştüm ki- - İçeri beraber girebileceğimizi düşünmüştüm?
We could go to the restaurant where we had our first night together.
İlk gecemizde gittiğimiz restorana gidebiliriz ya da bunun gibi bir şey yapabiliriz.
- Look, Jennie you know, we could pull it together, we could go for the tour.
- Bak Jennie toparlanıp turneye gidebiliriz.
When this madness is finished, perhaps we could go cycling together, take a trip down to the Old Swan at Henley and go for a walk in the woods.
Bu çılgınlık sona erdiğinde, belki, birlikte bisiklete biner, Henley'deki Old Swan'a gider ormanda yürüyüşe çıkarız.
I know. I was kinda hoping we could go swimming together.
Yavaş, güçsüz ve demode bir makine.
He thought it would bring us closer if we could go shooting together.
Birlikte atış yapmaya gidersek birbirimize yakınlaşacağımızı düşünüyordu.
So unless we wanna go stone criminal... that means doing bank jobs or blackmail... or fencing stolen Oriental treasure... the best thing we could do is go back to see the D.A. in Sacramento... run this by him, see if we can work it out together.
Azılı suçlular olmak istemiyorsak... yani banka soygunculuğu, şantaj... ya da çalıntı mal satışı gibi işlere bulaşmayacaksak... yapabileceğimiz en iyi şey, Sacramento'daki bölge savcısına gidip... onunla konuşup bu işi halletmeye çalışmak.
Maybe... Maybe we could all go together.
Belki... hep beraber gidebiliriz.
- We could go off together somewhere.
- İkimiz bir yerlere gidebilirdik.
Before you go I... we could have been great together.
Gitmeden önce... Birlikte harika olabilirdik.
If you're interested, we could all arrange something or go out together.
İlgini çekerse hep birlikte bir şey ayarlar ya da bir yere gideriz.
Yea, we could go and write our crappy play together. And then everything would be okay, Peter, wouldn't it?
Evet, gidip o beş para etmez oyunu yazar ve oynardık ve sonra her şey düzelirdi, değil mi Peter?
Then afterwards, maybe we could all go out together.
Ondan sonra, belki hep beraber dışarı çıkabiliriz.
- We could go there together.
- Oraya birlikte gitmeliyiz.