Were we tradutor Turco
97,932 parallel translation
We can be who we were always meant to be.
Her zaman olmamız gereken kişiler olabiliriz!
Me and my team, we were... Sacrificial lambs.
Ben ve ekibim kurbanlık koyun muyduk?
You said we were going to have fun.
Eğleneceğimizi söylemiştiniz.
We were a God damn sales demo.
Tanıtım elemanlarıymışız.
Me and my team and your marines too, we were caught in the middle.
Askerleriniz dahil olmak üzere ekibim ve ben iki ateş arasında kaldık.
Ralph, I told you that we were not going to play this game anymore.
Ralph, sana bu oyun daha fazla oynamayacağımı söyledim.
Um, although it wasn't intentional, we were all raised with this idea that it was dangerous to know black people.
Kasıtlı olmasa da, hepimiz siyahları tanımanın tehlikeli olduğu fikriyle büyütüldük.
And so, we were going to take the sign down and we did!
O tabelayı indirecektik, öyle de yaptık.
This place didn't burn down while we were gone like I had hoped. Max, we're back!
Max, yine geldik!
Wow, Barbara got so big while we were gone.
Vay Barbara görmeyeli kocaman olmuş.
By the way, Sophie, thank you for watching our horse while we were gone.
Sophie bu arada biz yokken... atımızla ilgilendiğin için teşekkürler.
Yeah, see, I thought we were gonna compare notes on bedtimes and how asleep a baby has to be to have sex in front of it.
Ya bakın, ben sandım ki... yatma zamanları hakkında konuşuruz, önünde seks yapabilmek için, beeğin ne kadar derin uyumasını beklemeliyiz falan gibi.
A lot of people around here... Sacker, me... we were born with a place at the table.
Durma devam et, aramızdaki şeffaflığı sürdürmeye kararlıyım.
And then we go in with charter schools and outreach, for about $ 30 million, we capture the tax write-off, and those kids will be better off than their parents, or we, ever were.
Sonra sözleşmeli okullar ve 30 milyon dolarla oraya gideriz. Vergi indirimini yansıtırız ve o çocuklar ebeveynlerinden ve bizim eski hâlimizden çok daha iyi bir konumda olur.
I thought we were loyal to Spartan-Ives.
- Spartan-lves'a sadığız sanıyordum.
Everyone always just assumes we were fucking.
- Herkes işi pişirdiğimizi düşünüyor.
We met at a similar moment, when we were both trying to figure out who we were going to be.
Onunla benzer bir anda tanıştık. İkimiz de kim olacağımıza karar vermeye çalışıyorduk.
You're so far ahead of where Axe and I were when we were your age.
Axe ve benim senin yaşında olduğumuzdan çok daha ileridesin.
I didn't say we were.
- Boşanacağımızı söylemedim.
And I was thinking about all that rail shit we used to drink, but we were already drunk from being with each other, so we didn't care.
Eskiden içtiğimiz dandik içkileri düşündüm de. Birlikte olmak bizi sarhoş ettiği için umurumuzda değildi tabii.
You know, it occurs to me the reason you were in the neighborhood earlier. The thing we were gonna discuss in therapy, we haven't discussed.
Şimdi fark ettim de, savcılığın oraya gelme sebebini terapide konuşacağımız şeyi hâlâ konuşmadık.
We were shot down before we got to the range.
Menzile girmeden önce vurulduk.
I protected him when we were little.
O küçükken onu ben korurdum.
No, we... We were cautious. Ah.
Hayır, gayet dikkatliydik.
We were strangers, but you took us in.
Yabancıydık ama bizi yanınıza aldınız.
We were about to head back when we heard it.
Bunun sesini duyduğumuzda geri dönüyorduk.
We were hoping it was one of the ottos.
Ottolarınkilerden biri sanıyorduk.
When we were fixing up the adobe and I was listening to your bullshit, I just thought you were some wizened AA cowboy.
Evi tamir ederken... senin saçmalıklarını dinlediğimde... seni bilgili, kaliteli bir kovboy sanmıştım.
A hold-out in case we ever were overrun or under siege.
İstilaya uğrarsak veya kuşatma altına girersek, sığınalım diye.
When Lisa and I were children, we thought that... there was another person in the room.
Liza ve ben çocukken, odada... birinin olduğunu düşünürdük.
Ivan and I were playing underneath. When we were children.
Ivan ve ben çocukken onların altında oynardık
We were hanging onto those branches.
O dallara asılırdık.
I can cancel all the romantic errands we were gonna run to the bank and my dry cleaners.
Bankaya ya da kuru temizlemeciye gitmek gibi.
- No, but we were smooching in the movie.
Hayır, ama filmde öpüştük.
We were married here, Liza and I.
Burada evlenmiştik, Liza ve ben.
I thought we were here to change the world.
Burada dünyayı değiştirdiğimizi sanıyordum.
- We were supposed to be in Kinshasa today, delivering filters, providing clean drinking water for thousands of villagers.
- Bugün, binlerce köylüye temiz su sağlayacak filtreleri dağıtmak için Kinshasa'da olmalıydık.
And it's neither. Now, we were willing to offer you a resolution to your case if you were willing to ignore a tiny white lie that barely obstructed justice.
Şimdi adaleti engelleyen minik beyaz bir yalanı göz ardı etmeye istekliyseniz davanıza çözüm sunmaya istekliyiz.
We were in a battle.
Savaştaydık.
Our ancestors were kings and yet we are barely acknowledged as Ealdormen!
Atalarımız kral olmasına rağmen sancak beyi olarak tanınmıyoruz!
We were discussing matters of land and war.
Kara ve savaş konularını tartışıyorduk.
Furthermore, these burgers come from cows that were packed in pens same way we was packed into slave ships.
Üstelik, bu hamburgerler ağıllara tıkılan sığırlardan sağlanıyor. Tıpkı bizim köle gemilerine tıkılmamız gibi.
And we are gonna go back to the way things were before any of this.
Ve bunlar başlamadan halimize geri dönceğiz.
I was 13 years old, we were herded like animals, jammed in until we could barely breathe.
13 yaşımdaydım. Bizleri hayvan gibi bir araya toplar küçücük yere nefes alacak yer kalmayınca kadar sıkıştırırlardı.
We were both relieved when your fever finally broke last night.
Sonunda dün gece ateşin düşünce ikimiz de rahat bir nefes aldık.
One day, Cyan and I, we were tracking a, uh, a Dark One through the Outlying Territories. And when we found him, he'd been trussed up and, uh, caged by slavers. And then I hear Flea.
- Günün birinde Cyan ve ben Dış Bölgeler boyunca bir "Karanlık Olan" ın izini sürüyorduk ve onu bulduğumuzda bağlanmış ve köle tacirleri tarafından kafeslenmişti.
You know, after you were born we were trying to decide on a name to call you, and she wanted to call you Herb.
Biliyor musun, doğduktan sonra sana bir isim koymaya çalışıyorduk ve o sana Herb demek istiyordu.
It's... we... we were just trying...
Biz sadece...
We were together all morning.
Bütün sabah birlikteydik.
We were taught it referred to the ship that brought her to us.
Onu bize getiren gemiden bahsettiği öğretildi
We were brought here for a reason, Gaia. Think. Is there another key?
Buraya bir sebep için getirildik gaia, düşün, başka bir anahtar var mı?
well 438053
welcome 4679
welcome to hell 49
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26
west 535
wednesday 345
weeks 936
welcome 4679
welcome to hell 49
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26
west 535
wednesday 345
weeks 936