You call it tradutor Turco
10,382 parallel translation
I don't know, you call it what you want to. It was people who are recreating or are continuing the crimes committed by notorious killers from the past.
Adına ne derseniz deyin bunlar geçmişte yaşayan ünlü katillerin işlediği cinayetleri yeniden canlandıran ya da devam ettiren insanlardı.
~ Well, my view as you call it, is the view not just of myself but of the Staffordshire Constabulary, prosecuting counsel, a properly-sworn English jury, and the justices of the Quarter Sessions.
- Benim görüşüm olduğunu düşünüyorsunuz ama bu Staffordshire polis teşkilatının davacı tarafın, uygun bir şekilde yemin etmiş İngiliz jürisinin ve jüri mahkemesinin yargıçlarına göre de böyle.
What would you call it?
- Sen ne diyorsun?
You call it "Olympus"?
Adını "Olimpos" mu koydunuz?
But you're either getting or giving no matter what you call it.
Ne olursa olsun ya alıyorsundur yada veriyor, ne dersen de.
Well, it was, um... what do you call it?
Nasıl deniyordu? Buldum! Gizli görev.
Then why'd you call it a square?
Mavi üçgen olan. Ne diye gönye dedin o zaman?
Really? Is that what you call it?
Böyle mi düşünüyorsun?
An hour ago, at least I was an eight-ball or whatever you call it.
Bir saat önce, en azından Sekiz toptum. Ya da her ne diyorsanız işte.
- Well, what else would you call it?
- Öyle, başka ne denebilir ki?
Well, whatever you call it, the carrots were the only thing on my plate that I recognized.
Adına ne dersen de, tabağımda tanıdık gelen tek şey havuçlardı.
- What would you call it?
Ne denir buna?
Jackie, if it's more than a minute, would you please call security?
Jackie, eğer bir dakikadan uzun sürerse benim için güvenliği aramanı rica edeceğim.
If it is the phone in the cabin, you need to hang up and call 911.
Kulübedeki telefondan konuşuyorsan kapatıp 911'i araman gerekiyor.
Call it what you will, Harold.
- Buna ne diyorsan de, Harold.
Mom, why is it the only time you call me smart is when you're being sarcastic?
Anne, neden bana sadece iğneleme yaparken akıllı diyorsun?
Could you call them back and you just handle it? "
"Sen onları geri arayıp idare edebilir misin?"
I call you it all the time.
Seni hep öyle çağırırım.
It's, you know, what they call us.
- Bizi böyle tanıyorlar.
You used to call it "peasant food."
Eskiden "hizmetçilerin yemeği" derdin
I don't know if you're hearing this, but I'll call back tomorrow at 10 : 00. It would be nice if you'd pick up.
Bu mesajı alacak mısın bilmiyorum ama yarın sabah saat 10.00'da tekrar arayacağım.
So, what do you say, one more lap around the samples, and we call it dinner?
Ne dersin, eşantiyonlar için bir tur daha atıp yemek söyleyelim mi?
It would be... less confusing if you call me...
Aslında daha az karışık olması için bana...
I mean, it's not my business, but you have to call her.
Beni ilgilendirmez ama onu aramalısın.
Anyways, I just thought I'd check in and see what you're up to, and how your date went last night, or whatever it is you wanted me to call it.
Neyse, ne yapıyorsun diye soracaktım. Dün gece randevun nasıldı? Veya ona ne dememi istiyorsan.
Well, it wouldn't be tough love if I did. You want to throw away everything you've built in the past year, that's your call, but Theo is gunning for you, and that puts everybody around you in danger. Look.
- Yapsaydım, yaptığım o olmazdı.
- Cha Do Hyun. - How you, Oh Ri Jin, call my name... I like it a lot.
– Oh Ri Jin, adımı söylemeni çok seviyorum.
Um, well, you don't need to call me anything because this is it.
Adımı istediğin gibi söyleyemezsin. Çünkü, işte o kadar..
I have been sitting here listening to you call the leader of the free world by his nickname when it is not "Fitz" to you.
Buraya oturduğumuzdan beri Özgür dünyanın lideriyle kendi adını söyleyerek konuşuyorsun. O sana göre "Fitz" değil.
I think it's time to send someone on Sally's show, speak to the country directly, call her out on her anti-feminist views, you know, put her in her place for once and for all.
Bence, bu sefer Sally'nin şovuna doğrudan ülkeyle konuşan anti-feminist görüşler üzerinde bilgi sahibi onun karşısına koyabileceğimiz birini çıkaralım.
It's all just enough to pique your interest that he's been studying you for months, surveilling your every move, listening to your every call, getting a PHD in Olivia Pope because your father told him to.
Herşey sadece senin ilgini çekmek için. Aylarca çalıştı. Her hareketini, her telefonu görüşmeni dinleyip takip etti.
You can call it a voucher. If that offends you, let's just say It's a scholarship.
- Hediye çeki diyebilirsiniz ama gururunuzu kırarsa sadece burs da diyebiliriz.
- I'll think about it and call you.
Düşünüp seni arayacağım.
The police call someone from the nearest museum to inspect what you've found, and if they consider it part of the national heritage, they give you 30 % of the total value.
Polis, bulduklarınızın incelenmesi için en yakın müzeden bir görevliyi arar. Ve eğer, buluntunun ulusal miras olduğuna karar verilirse toplam değerinin % 30'unu size öderler.
And it's why I still call you Ems even though the rest of the world knows your real name.
Herkes seni asıl isminle çağırırken hâlâ sana Ems dememin nedeni bu.
Look, we can call it whatever you want, baby, as long as you in it with me.
İsmi ne istersen o olsun, bebeğim yeter ki bu işte benimle ol.
How come you never answer it when I call, huh?
Nasıl oluyor da her aradığımda cevap veremiyorsun, ha?
I have asked you not to call it that.
Senden ona böyle dememeni rica etmiştim.
What are you gonna call it?
Adını ne koyacaksın?
In your phone call you asked how it all works.
Telefonda bize bu işin nasıl yapıldığını sormuştunuz.
I... I couldn't call you because it's gonna sound crazy.
Seni arayamazdım çünkü delice gelecek.
I'm sorry to call you. I know it's not fair,
Aradığım için özür dilerim, doğru değil ama
I don't know, it's funny, you know the people buying that shit from you, Call me crazy, I don't really consider them people at all.
Bilemiyorum, istersen bana deli de ama sizden o bokları satın alanlar bana pek insan gibi gelmediler.
Listen, uh, Nick is really hurting right now, and I just need you to call in the prescription so I can pick it up, but I'm really worried about him, and I think he really, really needs it.
Bakın, Nick şu an çok kötü durumda. Siz reçeteyi yazsanız da ben de gelip alsam. Onun için çok endişeleniyorum.
Man : You want to call it?
- Onu çağırmak ister misin?
Call it whatever you want, but Elena is here, Dr. Tyler.
- İstediğin her neyse onu de, ama Elena burada, Dr. Tyler.
I think it's equally possible that she's somehow being filed into your subconscious, and your brain is inserting her into these hallucinations, as you call them.
Bence bir şekilde senin bilinçaltına girmiş olması aynı şekilde muhtemel ve sen halisünasyonları çağırdıkça, beynin onu da dahil ediyor.
Would you call it gratitude?
Minnettarlık mı?
I'm letting you know because I want you to call it off.
İptal etmeni istediğim için haber veriyorum sana.
Only if you don't call it "date night."
- Şuna "randevu gecesi" demezsen olur.
Our visions, premonitions, however you want to call it, they're not always literal.
Görülerimiz, önsezilerimiz, ne demek isterseniz onlar daima tam değildir.
you called 151
you called me 227
you call me 226
you called it 55
you called her 29
you calling me a liar 25
you called us 21
you called him 55
you called the police 24
you called the cops 29
you called me 227
you call me 226
you called it 55
you called her 29
you calling me a liar 25
you called us 21
you called him 55
you called the police 24
you called the cops 29