Your words tradutor Turco
3,817 parallel translation
There is no weight in your words.
Sen kalıbının adamı değilmişsin.
Nick, seriously- - use your words.
Nick, cidden ama. Cümle kur.
I'm not interested in your words, Howard.
Söyleyeceklerinizle ilgilenmiyorum, Bay Howard.
- Your words, not mine.
- Senin sözlerin, benim değil.
I heard your words, but as your BFF- - best friend Frank- - I also heard your thoughts.
Sözlerini duydum ama BKF'n olarak, biricik kankan Frank, düşüncelerini de duydum.
I can open my piece with your words.
Eserime sizin söylerinize başlayabilirim.
Keep your words calm, non-combative.
Sesini alçak tut, kavgacı olmasın.
You choose your words carefully, like me.
Kelimelerini dikkatle seçiyorsun, benim gibi.
Your words, Mother, but my voice-mail doesn't call you.
Bunlar senin sözlerin ama telesekreterim seni aramıyor.
You seem to think that your words are more important than everyone elses.
Sanki, sözlerinin başkalarınkinden daha önemli olduğunu düşünüyor gibisin.
Look, I know what it's like to feel you have to defend your man, Elena, so don't waste your words with me.
Bak, kendini, erkeğini korumak zorunda hissetmek nasıl bir şey biliyorum, Elena, o yüzden kelimelerini benimle harcama.
Your words, not mine.
Sizin kelimeleriniz, benim değil.
Choose your words carefully, Mr Walker.
Kelimelerinizi dikkatli seçin, Bay Walker.
George, your words, they cut.
Seni hiç sevmiyorum. George, bu sözlerin, çok incitiyorlar.
I mean, that is amazing how you make your words come out of Ms. Knope's mouth.
Yani, sözlerinizi sanki Bayan Knope'un ağzından çıkıyormuş gibi yapmanız inanılmaz.
Just making your words come alive.
Sadece senin kelimelerini oyuna döküyoruz.
Xu Kaiyang Watch your words
Kai-Yang Xu, sözlerine dikkat et.
You do paint a picture with your words.
Ne de güzel betimliyorsun her şeyi.
Can you repeat your words?
Tekrar eder misin?
- I don't understand your words.
- Dediklerinizi anlamıyorum.
So, you know, in other words, when... when you have friends over, you know, and you're... you're listening to music and they want to steal your music and copy your movies or... or just look at your photos, you know, this prevents that.
Mesela müzik dinliyorsun. Müziklerini çalmak, filmlerini kopyalamak veya resimlerine bakmak isteyebilirler. Bu yazılım bunları önlüyor.
I'mma tell you three words that you never wanna hear come out of your man's mouth.
Bir erkeğin ağzından çıkmasını istemeyeceğiniz bir laf vardır.
If your man ever hit you with these words, shut up.
Erkekler bu lafı söyleyince susun.
Then you changed your mind with a very strange choice of words.
Hepimiz onun için deli olmuştuk ama sen fikrini değiştirdin, hem de çok acayip bir ifade kullanarak.
I want you to perish with the words on your lips.
Söylediğin sözlerle yok olmanı istiyorum.
When the treaty arrives by the mighty Kung Fu Express, we shall see if any words are not to my liking, and if not, you and your clan will pay.
Kung fu ekspres anlaşma taslağını getirdiğinde, her hangibir kelimeyi beğenmezsem, sen ve kabilen bunu ödeyeceksiniz.
In other words, it doesn't allow you to extract excess energy from the vacuum and use that to power your load.
Başka bir deyişle, o havadan fazla enerjiyi çekmenize ve bunu kendi işinizde kullanmanıza izin vermez.
Your words.
Sen söylemiştin.
The next two words out of your mouth need to be, "Hello, Helen."
Ağzından çıkacak iki kelime "merhaba Helen," olmalı.
Now... Could be a crazy coincidence or your psycho ex-girlfriend- - Dig's words, not mine- - is still in town.
Şimdi, delice bir tesadüf de olabilir ya da senin eski psikopat kız arkadaşın Dig sözleri, benim değil, hâlâ şehirde.
And since your client can't seem to find her words today, I, for one, can testify that she was not in a relationship at the time.
Müvekkiliniz bugün konuşmadığına göre ben o zamanda bir ilişkisi olmadığı hakkında tanıklık edebilirim.
Those were your exact words.
Bunlar senin kelimelerin.
Patient, not usually a violent dude, but if you try to leave here one more time without telling us what's going on in words we can understand, I will your lift your tiny body over my head and throw you out the window.
Sabırlı, genelde yumuşak başlıyımdır ama anlayabileceğimiz şekilde burada neler olup bittiğini bize anlatmadan bir daha odadan çıkmaya çalışacak olursan o küçücük bedenini havaya kaldırır ve camdan dışarı atarım.
Your insipid essay question asks me to tell you In 250 words about my most significant challenge in life.
Bu saçma deneme sorunuz benden 250 kelimeyle hayatta yaşadığım en büyük zorluğun ne olduğunu yazmamı istiyor.
And I realize you haven't heard these words since you lost your money, but you're invited.
Fakir kaldıktan sonra bu kelimeleri duymadığını fark ettim. Sen de davetlisin.
Mr Vercauteren, your choice of words is highly charged and tendentious.
Bay Vercauteren, seçtiğiniz kelimeleri önyargılı ve yanlı bulduğumu söylemeliyim.
A-And I'm sure you could just break their hearts with your mean, mean words.
Ben de eminim ki, sen de imalı cümlelerinle onların kalbini kırabilirsin.
Thank you for your kind words, Mr. Grayson.
Kibar sözleriniz için teşekkürler Bay Grayson.
In other words, find your brother's killer on your own time, right?
Başka bir deyişle kardeşinin katilini kendi boş vaktinde bul diyorsun. Değil mi?
And those are the first four words of your speech.
Ve bunlarda konuşmanın ilk dört kelimesi.
If you're searching for the words to tell me how badly I screwed up, save your breath.
Ne kadar batırdığımı söyleyecek bir kelime arıyorsan eğer, kendine sakla.
( Mouths words ) Okay, I am gonna guess... Your favorite food is dolphin meat.
Peki, tahminen en sevdiğin yemek yunus eti.
Are these words really coming out of your mouth right now?
Ne dediğini farkında mısın sen?
You say the words "As your maker, I release you" and it's done.
"Yaratıcın olarak seni serbest bırakıyorum" diyorsun oluyor.
I was just hoping you could tell me the ABC's of it in your own words.
Önemli olayları kendi cümlelerinizle anlatabilirseniz sevinirim.
From now on, your whole life is words.
Bundan böyle senin tüm hayatın sözcükler.
In other words, your latitude.
Bir başka deyişle enleminize göre.
Then I'll let you tell it in your own words.
Öyleyse bırakayım da kendiniz anlatın.
And according to your own words this morning this is not what I do.
Bu sabah senin söylediğine göre ben bu işi yapmıyorum.
Those are just words and you do not carry dignity in your disability.
Bunlar boş sözler, maluliyetinin asaleti olmaz.
I have a child, Your Highness, who must someday hear those words.
Bir çocuğum var, ekselansları bu sözleri bir gün o da duymalı.
words 313
words to live by 22
words like 23
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
words to live by 22
words like 23
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your friend 527
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your friend 527