English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Aklım almıyor

Aklım almıyor tradutor Inglês

685 parallel translation
Düşündükçe aklım almıyor. - Neymiş o?
The more I think about it, the more ridiculous it all seems.
Pencereyi kaplayan bu Aspedstria varken içeri birinin nasıl girebileceğini aklım almıyor.
I don't see how anyone could get in here with this aspedstria filling up the window.
Aklım almıyor!
This is preposterous!
Sırf onu 90 gün sonra serbest bırakacaklarına öz verdikleri için buraya geri dönenen bir insanı aklım almıyor.
I can't figure a guy walking back into this... just because they promised to spring him in 90 days.
Sadece aklım almıyor.
I just don't get it.
Sadece bu yaptıklarını nasıl yaptığını aklım almıyor.
Well, Only Because I Can't Imagine How You're Doing The Things You're Doing.
Neden bu kadar gecikti aklım almıyor.
I can't imagine what could have detained him.
Bunu nasıl tahmin ettin, aklım almıyor.
I can't think how you guessed it.
Ne diye böyle insanları birinci sınıfa kabul ederler, aklım almıyor.
I wonder why they allow such people in first class.
Aklım almıyor.
I don't understand.
- Aklım almıyor.
- Incredible.
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
I still don't know what instinct made me step aside when he came at me.
Patronunun onu neden bıraktığını aklım almıyor
I can't imagine why his last boss let him go
Onun fıçıdan nasıl kurtulduğunu aklım almıyor.
I can't see how he could get out of that barrel.
Gözlerim beni yanıltıyor olmalı, aklım almıyor.
Well, my eyes must be failing me I don't understand.
Aklım almıyor, ziller hiç çalmadı ve kepenkler de kapanmadı.
I don't understand the gongs never rang and the shutters never closed.
- Ama bir türlü aklım almıyor.
- But I don't understand.
Hiç aklım almıyor, Holmes, bulanık sular, öyle değil mi?
I don't like the look of it Holmes, muddy waters huh?
Nereden geldi aklım almıyor.
I can't imagine where it came from.
Aklım almıyor.
I don't get it.
Aklım almıyor.
I don't get it. No.
Evet, hiç aklım almıyor.
I just don't get it.
Aklım almıyor.
I just don't comprehend.
Aklım almıyor ya! Ona ne olmuş olabilir?
I don't understand it.
O zaman nasıl oldu da uyuyakaldınız, aklım almıyor.
Then, how you could sleep is beyond me.
Bunu nasıl önerir, aklım almıyor.
What I could hardly believe he could be suggesting -
Aklım almıyor, volkan olabilir mi?
I can't imagine, could it be a volcano?
Sadece... - Aklım almıyor.
It doesn't make sense.
Fogg'un İngiltere Bankasını soyduğunu aklım almıyor.
I still can't believe that Fogg robbed the Bank of England.
Böyle bir şeyi niye yaptı, aklım almıyor.
I don't understand either how she could do such a thing.
Bir çocuk annesi olmanı aklım almıyor.
I can't get it into my head that you're the mother of a child.
- Aklım almıyor.
- I can't imagine.
Vickie'nin, hayatının en güzel yıllarını böyle boşa harcamasını aklım almıyor.
And here was I thinking that Vickie was throwing away the best years of her life.
Nasıl oluyor aklım almıyor.
Beats me how you do it.
Werner gibi zararsız bir herifi kim öldürmek ister aklım almıyor.
I can't believe that anyone could kill a harmless bloke like Werner.
Açıkçası, Bayan Cooper bu tür saygısızlıkları nasıl hoş karşılıyor hiç aklım almıyor.
I must say, quite frankly, Miss Cooper, I've never understood how you could tolerate such boorishness, and have done all this time.
Al gitsin. Aklım almıyor.
YOU JUST TAKE IT.
İnsan böyle birşeyin içinde nasıl uyuyabilir, aklım almıyor.
I had no idea one could sleep so well on one of these things.
Sadece aklım almıyor.
I just can't make up my mind.
Bunu aklım almıyor.
I don't understand.
Niye yaptığını aklım almıyor.
I still don't know why he did it
David'in nasıl bu kadar çekici bir annesi olabilir, aklım almıyor?
My God, how did David get such a sexy mother?
Aklım almıyor.
I just can't believe it.
Nasıl olur da hiçbir şey söylemeden kaçar, aklım almıyor.
I don't understand how he can run off without a word.
Martha'nın beni terk etmesini aklım hayalim almıyor.
It just doesn't make sense, Martha leaving me.
Kafam sıcaktan şiştikçe, aklım birşey almıyor.
Your head swells up so big, you can't get your cap on.
Dün gece geç vakte kadar çalıştım, o yüzden bu sabah aklım fazla almıyor ama deneyeceğim.
I worked very late last night so I'm not very bright this morning, but I'll try and I'll...
Aklım almıyor.
I don't understand it.
Aklım hiç almıyor.
I don't understand it at all.
Böyle bir şeyi niye yaptı, aklım almıyor.
I see.
Aklım almıyor.
I DON'T GET IT.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]