Akıllısın tradutor Inglês
2,675 parallel translation
Gerçekten akıllısın.
You're really smart.
" Oh, Charlie, ne kadar komik ve ne kadar akıllısın..
" Oh, Charlie, you're so funny and so clever.
Akıllısın.
You're smart.
Yani,.. Akıllısın,.. ... odaklanmışsın.
I mean, you--you're smart, you're focused.
Çok akıllısın.
You are very cute?
- Benden daha akıllısın.
- You are much smarter than me.
- Çok akıllısın.
- You're so smart.
Ne yani, benden daha mı akıllısın?
What, you think I don't know?
Çok ayıp! İkiniz de çok akıllısınız.
- Honey, you guys are both... oh... pretty smart.
Dar kafalı bir dedektif değilsin. Akıllısın.
You're not some narrow-minded homicide detective.
Çok güzelsin ve akıllısın.
You're gorgeous and smart...
Ama şimdi daha akıllısın.
But you're smarter now.
Akıllısın, güzel konuşuyorsun tanınıyorsun ve seviliyorsun hatta tahminince kocandan daha çok seviliyorsun.
You're smart, you're eloquent, well-known, well-liked... my guess is, better liked than your husband.
Çok akıllısın.
- Yeah. - You're really smart.
Ama ucu sana dokunacak. Akıllısın, güzelsin, nedense komiksin de ve insanlar sana çok gülüyor.
But you're only doing it to yourself because you're smart and pretty and sort of funny in a way that I don't really get but other people seem to enjoy, so, you can either start fresh next year
Akıllısın.
You are smart.
Öyle akıllısın ki seninle sevişmek istiyorum! - Bu haksızlıktı.
You're so smart I want to fuck you!
Ha, bir de bu açıkça belli ki paralegal olmak için çok fazla akıllısın.
Oh, it's also pretty clear that you think you're too smart to be a paralegal.
Çok akıllısın.
You're pretty smart.
Madem siz aşağılıklar bu kadar akıllısınız o halde neden kendi ülkenizde okumuyorsunuz?
If you guys are such bloody geniuses.. Why don't you study in your own country?
Sen bundan daha akıllısın?
You're smarter than that.
Beni Tekila işine soktuğun için çok akıllısın.
You're smart for getting me into this tequila thing.
- O akıllı bir kadın.
Well, she's a smart woman.
- Kazananların yanında olmak akıllıca olandır.
- It's wise to stick with winners.
Bir akıllı telefon almalısın.
You should get a smart phone.
Akıllı ve seksisin, çok tatlısın.
You're smart and sexy, adorable.
Ama Kevin hakkında akıllı olmalısın.
But you got to be smart about Kevin.
Normalde, şu küçük aptal kızlardan biri olur. Sadece, senin gibi akıllı bir kadının tamamen anlayacağından eminim.
Normally, it's with one of those silly little girls..... I'm just glad that with a clever women like you... you do fully understand.
- Sakın orada oturup bana onu geri çevirdiğini söyleme, çünkü bu Carl'ı daha akıllı yapar ve ben bunun gerçek olduğu bir dünyada yaşamak istemiyorum.
- Don't sit there and tell me you turned her down'cause that would make him the smart one, and I don't want to live in a world where that's true.
Addison'ın diğerlerine göre akıllı olması çıkması ilginç.
It's amazing addison turned out so relatively sane.
Şansölye yardımcısı pozisyonu için uygun olan kişi : Papa olabilecek şansölye yardımcısını destekleyecek kadar akıllı olan kişidir.
I would say the one who would be suitable as Vice-Chancellor would be wise to support the Vice-Chancellor who would be pope.
Kendinizi korumak size kalmış. Gözünüzü açın, akıllı olun ve güvende kalın.
It's up to you to protect yourselves, so please be vigilant, be smart... and stay safe.
Çok güzel ve akıllı bir kadın. Onunla çıkmak istiyorum.
She's beautiful and smart, and I want to date her.
Sanırım sen şu akıllı sarışınlardansın.
Guess you're one of them smart blondes
Akıllı bir kızdır ve başının çaresine bakabilir.
She's a smart girl and she can take care of herself.
Bence Tatiana'yı gece yarısı yüzmeye ikna edip, ablasını alarmı kapatmaya ikna etmesini sağlamak daha akıllıca bir hareket olur. Tamam.
I think a better course of action would be to entice Tatiana into a moonlight swim, get her to convince her sister to shut down the alarms.
Hadi Joe Senin gibi birine ihtiyacı var. Görmüş geçirmiş ve akıllı birine, anlarsın ya.
Come on, Joe, he needs someone like you who's seasoned and wise, you know.
Kralın kostümü bile adam akıllı bir şeye benzemiyor.
Even the king's costume isn't this fancy.
Gece gökyüzüne baktığınızda sadece yıldızları görmezsiniz. O minik ışık noktaları milyonlarca farklı birer saattir. Ömürleri milyarlarca ya da hatta trilyonlarca yıllık zaman akışının sınırlarını çizer.
When you look up into the night sky, you don't just see stars, those tiny points of light are a million different clocks, whose life spans mark out the passage of time over billions or even trillions of years.
Ve hayatımda tanıdığım erkeklerin yüzde doksaınından daha akıllı ve olgun, ve Evan'ı eğlendirebiliyor, ve yatakta ona T.S. Eliot okuyor...
And he is smarter and more mature than 90 percent of the guys I have ever met in my life. And he makes Evan laugh, and he reads T.S. Eliot in bed.
Eğer öneri verecek havada olsaydım vaktinizi akıllıca kullanmanızı önerirdim çünkü jüri kararını verdiğinde, yapabileceğim hiçbir şey yok.
Well, if I were in a suggesting mood, I would suggest that you use your time wisely. Because when that jury comes in, it's out of my hands.
Aslında, hapishaneye girip çıkanın gardiyanların güvenini kazanmış olması gerekiyordu, yani bir güvenilir ve çamaşırhane aslında bu en akıllıca kaçış yoludur.
I figured someone getting in and out of prison must have the trust of the guards. Hence, a trustee. And the laundry, well, that's just the smartest way out.
Çoğu insanın düşündüğünden daha akıllı aslında.
She's a lot smarter than most people think.
Sen altıncı sınıflardaki en güzel, en akıllı ve en komik kızsın.
You are the prettiest, smartest, funniest girl in the sixth grade.
Akıllı biri ve sınıfta çok konuşurdu.
Smart, talked a lot in class.
Oxford Fizikçisi Vlatko Vedral akıllı bir yaşamın ortaya çıkması için gerekli temel kurallar üzerinde çalışıyor.
Oxford Physicist Vlatko Vedral is trying to understand how intelligence might emerge from a system that operates on just a few basic ground rules.
Ek olarak ise jet akıntısının sağladığı kuyruk rüzgarından faydalanıyoruz...
In addition, we'll benefit from a substantial tailwind, courtesy of the jet stream...
Kanın akışını sağlamak için alıça ve çok sayıda battaniyeye ihtiyacım var.
I'll need Hawthorne to improve the blood flow, and blankets. Lots of blankets.
Çok akıllı, sivri zekalı ya da hâlden anlayan biri olmadığını biliyorum. Ama ilişkimiz boyunca gülle gibi seni ayağımda taşıdım.
I know you're not the smartest, quickest, most empathetic person, but it's no secret that for much of our relationship, you've been an iron ball attached to my ankle.
Bunun nedeni, düşündüğün kadar akıllı olmadığını kabullenmen gerektiğidir.
It's because you're afraid you might have to admit that you're not as smart as you think you are.
İşiniz için büyük ihtimalle en akıllıca hareketi yapmışsınız.
Well, that's probably a smart move in your line of work.