Anlatın tradutor Inglês
12,784 parallel translation
Güzel, bana onun durumunu anlatın.
Great, describe her condition to me.
Bayım, hatta kalmanız gerek. Neler gördüğünüzü anlatın. Bizimle konuşmaya devam edin.
Sir, we need you on the line, telling us what you see, we need you to keep talking to us.
Pekâlâ, anlatın elemental arkadaşlarım.
Okay, talk to me, my elemental friends.
Bana da anlatın.
Fill me in.
Orada neler olduğunu bana anlatın.
Just tell me what's going on in there.
Anlatın bakalım ikiniz sevgili misiniz?
So, tell us, are you two lovers?
Anlatın bakalım, sizi buraya ne getirdi?
So, what brings you here?
- Siz anlatın asıl.
- Why don't you two tell me?
- İngilizce anlatın, lütfen.
In English, please.
- Ne olduğunu anlatın! - Değişiklik yok.
- Tell me what's happening!
Sana Kevin'in uzatma kablosuyla kendini nasıl asmaya çalıştığını anlatırken sözümü yarıda kestiğin için.
Well, that's'cause you interrupted me when I was telling you about Kevin trying to hang himself with an extension cord.
HZN virüsünün bulaşmasının hayat değiştiren tarihi ayrıntılarını anlat hadi.
Describe the circumstances of the life-altering history-making attack that left you infected with the HZN virus.
Stajyer 117 şimdi neden UNSC askerlerine saldırıp onları yaraladığını anlatıyordu.
Trainee 117 was just explaining why he attacked and injured UNSC soldiers.
Ya da Ubba'nın nasıl öldüğünü anlatırsın.
Perhaps you would like to describe Ubba's death?
Ama sonuçta, ağaca tırmanırken muhtemelen değişik böcek türleri bulurlar ve ertesi gün okula gelip ne bulduklarını bana anlatırlar.
But they'll end up, while climbing the tree, probably finding out about different insects, and they can come to school next day, tell me about what they found.
Gençlerimize, Amerikalı olmanın tam olarak ne olduğunu öğretmek isteseydik okullarımızda ne anlatırdık?
What would our classes teach if we wanted to teach our young the whole story of what it means to be American?
Anne, bize hikaye anlatır mısın?
- Mother, can we have a story?
Müstakbel kayınvalideme hiç arkadaşım ve ailem olmadığını anlatırken
I was telling my future mother-in-law about how I didn't have any friends or any family
Yolda detayları anlatırsınız.
All right, catch me up on the way.
Bana o geceyi anlatır mısın?
Will you tell me about that night?
Sahiden beni arayacaksın çünkü uğrarım ve sana ne kadar mükemmel, emsalsiz harika ve şahane bir ruhun olduğunu ve dünyanın sensiz ne boktan ve siki tutmuş olacağını anlatırım.
I mean, really, you call me because I'll come over, and I'll tell you how fantastic and wonderful and unique and what a gorgeous soul you are and what a crappy, fucked-up world this would be without you.
Öylece anlatıyorlar yani. Günahlarını itiraf ediyorlar.
Hmm, just-just tell you things?
Ne olduğunu anlatır mısın? Hemşireye anlatmıştım zaten.
Uh, I-I already talked to a nurse about this.
Süslü anlatım diye bir şey duymadın mı?
Haven't you ever heard of writer's embellishment?
Kaçırdıklarımı anlatırsınız artık.
You guys let me know what I miss.
Neler olduğunu anlatır anlatır mısın?
You want to tell me what the hell happened in here?
- Çünkü belaya bulaştıysan bana anlatırsın, değil mi?
'Cause if you are, you know you can tell me, right?
Senin öldürdüğünü düşündüğün Spokane'den Chad Wolcoff son beş yılını liselerde sarhoş araba sürmenin zararlarını anlatıyor.
Chad Wolcoff of Spokane, the one you believed you were killing, has spent the past five years speaking at high schools about the dangers of drunk driving.
Eğer bana anlatırsan paten sahasında ne olduğunu,... ceza almazsın.
If you to tell me what happened at the skating rink, you won't be punished.
Eğer öyleyse, görünüşe göre biri bu hikâyenin anlatılmasını istemiyor.
Well, if that's the case, it looks like there's somebody out there who doesn't want that story told.
FBI'a, ailene veya herhangi birine anlatırsan aklının alamayacağı kadar acı verici ve yavaş şekilde ölmeni sağlarım.
You describe it to the FBI, to your parents, to anyone, I will let you die more painfully and slowly than you can fathom.
Oraya geldiğinde sana daha fazlasını anlatırım.
I'll tell you more about it when I get there.
Birilerinin gerçekleri anlatıp komşuların caddeyi kapattığını söylemesi gerek.
We need someone to come forward and tell the truth that the neighbors were blocking the streets.
Bay Burnett, bize saat 1 : 00'da Front Caddesi'nde ne yaptığınızı anlatır mısınız?
So, uh, Mr. Burnett, can you just- - just walk us through why you were on Front Street at 1 a.m.
İsmi "Çekiç ve Kamçı Thor, Indiana Jones'a Karşı'nın Anlatılmamış Hikâyesi."
It's called "Hammer and Whip : " The Untold Story of Thor versus Indiana Jones. "
Yolda anlatırsın.
Tell me on the way.
Botoks partisini hatırlıyor musun? Nasıl da arkamdan herkese sürtük olduğumu anlatışını?
Remember at the Botox party, how she was going around behind my back, telling everyone I was a bitch?
- Yapma. Şimdi bana bunların özelliklerini anlat.
Now, just walk me through some of the features on some of these guys.
Bunu daireni aramak için izin veren hakime anlatırsın.
Yeah, well, you can tell that to the judge who signed the search warrant for your apartment.
Çeviri : ranger. İyi seyirler dilerim. Pekâlâ, şimdi nispeten daha az zeki olana bir kez daha anlatır mısınız?
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
Yaptığın her şeyi ona anlatıyorum.
Tell her everything you're doing.
- Solaryumda Gordon ile ilgili anılarını anlatıyorlar.
Oh, they're in the solarium sharing stories about Gordon.
Ana, bu durumu düzelt, yoksa sana Rodrigo'nun... ayak parmaklarımı, hem de hepsini ağzına almaktan... hoşlandığını anlatırım.
Ana, fix this, or else I'll tell you that Rodrigo likes toes, specifically all ten of my toes, shoved in his mouth.
Lowa işini kabul etmezsen Meksika kaçamağınızı herkese anlatırım.
If you don't take that Iowa job, I'll make sure everyone knows about your Mexican tryst.
Beni ispiyonlarken geçen hafta yaptığın hata yüzünden Bayan Young Ae'nin nasıl uyandığını da anlat.
When you make a report report to him how Miss Young Ae woke up last week because of your mistake.
"Kötü Kızlar" ı bırakıp Annalise'in açılış konuşması nasıl da bize yaptıklarını anlatıyordu konuşsak?
Can we stop "Mean Girling" and talk about how Annalise's opening was literally a step-by-step of what she did to us?
Ona neden "Darbeli" dediğinizi anlatır mısınız?
You have to tell me why you call him "Bumpy."
Kimin için çalıştığını anlat.
Tell her who you work for.
Davada anlatırsınız, Bayan Keating.
Save it for the trial, Miss Keating.
- Aklını kaçırmış. - Yavaş anlat.
- She's lost it.
Bir konuşabilseniz neler anlatırdınız kimbilir.
If only you could talk... What secrets you could tell.
anlatın bana 25
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351