English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Arabalar

Arabalar tradutor Inglês

8,186 parallel translation
- İşte arabaları orada!
- There's their car!
Arizona'da kendi kendine giden arabalar yapmışlar.
In Arizona, they got cars that drive themselves.
Columbia Pictures'daydık, çünkü daha yeni "Kullanılmış Arabalar" diye bir film yapmıştık.
We were at Columbia Pictures, because we'd just made a movie called "Used Cars."
Columbia'da onlarla birlikte, "Kullanılmış Arabalar" filmlerinin prodüktörlüğünü yapmıştım.
- Good morning! - [Steven Spielberg] I'd produced their film "Used Cars" Over at Columbia with them.
Stüdyo'nun başkanı Frank Price, "Kullanılmış Arabalar" ı sevmişti.
- [Gale] Frank Price, the head of the studio, loved "Used Cars."
Kalıcı olup da başka model arabalar üretselerdi belki otobüs, belki kar küreyici bugün de onlardan bir yığın görürdük ve o kadar özel olmazdı.
If they would have lasted longer and produced other models oars, maybe even the bus, maybe even the snowplow, you would see a lot more of them out here today, and it wouldn't be so special.
Oğlum Patrik, arabalar da dahil, yaptığım her şeyin tamamen içinde. Onsuz yapamazdım, çünkü o gerçek bir usta.
- My son, Patrick, who is very much involved in everything I do, including the cars, and without whom, I wouldn't do this, because he's a real mechanic.
Uçan arabalar olmayacağını biliyorduk.
We knew that there weren't gonna be flying cars.
Uçan arabaların önündeki engel, fizik biliminin limitleri değil.
- [Man] People want flying cars. The limits of physics don't prevent us from having flying cars.
Bugün uçan arabalarımız olmamasının nedeni, tamamen toplumsal.
The reasons that we don't have flying cars today are really societal.
Bilirsin, şeritlere yerde ihtiyacın var. Çünkü diğer arabaların nereye gideceğini bilmen gerekiyor.
You know, you need lanes on the ground, because you need to know where the other cars are gonna be running, so that you can have people playing over here or something like that.
Gibi, arabalar dolmak.
Like, the car's getting full.
Dizisindeki Mannix arabaları gibi.
Just like the Mannix car from the TV show.
Arabaları yıkasam nasıl olur?
How about if I wash the cars?
Son zamanlarda bu döküntü kutuların çoğunu satmıyordum bence bugünlerde çok daha iyi arabalar yapıyorlar ama uğramanı takdirle karşılıyorum.
You know, I ain't been selling many of these crap boxes lately, so... You know what, I think they're making cars too good these days but I appreciate you coming by.
Henry Ford'un kendi arabalarını alsınlar diye çalışana zam yaptığı bilinir.
Famously, Henry Ford raised the salary of his workers so they'd be able to buy cars.
Ayrı arabalar demek.
Separate cars, huh?
- Evet, arabalar.
Yeah, cars.
Arabaları dümdüz oldu resmen.
It was knackered.
Arabaları var.
They have a car.
Modern zamanlarda yaşadığımızı sanıyoruz. Alarmlı evlerimizde güvende, modern arabalarımızda.
We think we live in modern times, protected in our homes, with alarms and our modern cars.
Hızlı arabaları seviyorsun, ha?
You like fast cars?
Arabalarını oradaki park yerinde bulduk.
We found their car in that parking lot right over there.
Arabayı park etme şeklimiz yüzünden sanırım trafik yön değiştirdi ve arabalar...
And I guess the way that our car was parked, traffic was swerving and they couldn't...
Amerikan arabaları bozulmaz sanıyordum.
Wow, I didn't know American cars could break.
Arabaları değiştirmeye ne dersiniz?
How about changing cars?
Arabaları değiştirmişler.
They changed cars.
Dondurma arabalarının sesi.
The sound of ice cream trucks.
Gençler, elektrikli arabalar ve akılllı telefonlardan önce bu vardı bira delmece yapıIırdı.
Youngsters, before there were smart phones and electric cars, there was shotgunning beer.
Arabalar insanlar gibidir.
cars are like people. cars are like people.
Oraya varmak üzereyim. Arabalar dostumuzdur.
Cars are our friends.
Bu büyük, gösterişli arabaları satmanın nesi kötü biliyor musun?
you know what's crazy, is that i sell these big, fancy cars.
Sizi arabalarınıza bindirmemiz gerekiyor.
Mrs. Glenn? We need to get you into your cars.
Haber arabaları saat 5'ten beri orada park etmiş bekliyor.
News vans have been parked since 5 : 00.
Arabaları on metre geriye alacağız ve hiç kimse iznim olmadan kafasına göre dolaşmayacak.
We're gonna move the cars back 10 meters and nobody strays from the cars without my permission.
- Arabaları alıp imalathaneye geliriz.
All right, we'll take the cars and head back to the lab.
Çok geçmeden Pablo arabaları kamyona çevirmek zorunda kaldı.
And in no time, Pablo had to replace his cars with trucks.
Arabalarınızı sağlamlaştırın.
( man ) Make sure of your spokes.
- Herkes etrafa yayılsın arabaları alın ve bulun onu.
- I want everyone to fan out, take the cars, and find him.
Geceleyin buraya birkaç kez gelip etrafa bakarsın arabaları sayarsın.
You come here a few times during the night, look around and count the cars.
Evlerine, gittiğin yerlere, arabalarına baksana.
Look at your villas, the trips you took, the cars you drove.
Arabaları kayıp, evleri de kilitli.
The car's missing, and the house locked too.
Arabaları, sahildeki evi, Cabo'daki yerini saatleri, restoranı, tekneyi dinozor yumurtasını konuşmamız lazım.
We got to talk about the cars, the beach house, the place in Cabo, the watches, the restaurant, the boat, the dinosaur egg...
Hangisini satalım? Sat arabaları.
Which way you want to go? ( Exhales ) Sell the cars.
Bunlar bizim arabalarımız.
Those are our cars.
Aslında onlar Bay LeBlanc'ın arabaları.
Actually, they're Mr. LeBlanc's cars.
Arabalar.
The cars?
Arabaları geri mi alıyorsun?
You're taking back the cars?
Al lanet olası arabalarını!
Take your bloody cars!
Arabalarınızı aldığım için kusura bakmayın.
Sorry I took your cars.
Arabaları değiştirmişler!
They changed cars!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]