Berbat tradutor Inglês
34,079 parallel translation
Muhabirliğin kadar hakaretlerin de berbat.
You're as bad at insults as you are at reporting.
Bu berbat.
That's messed up.
Ve berbat, berbat sessiz.
An awful, awful quiet.
Hemen buna bir açıklık getireceğiz, küçük hanım. Eğer kızlarım için işleri berbat edersen, ben de..
We're gonna get to the bottom of this right now, little missy, and if you screwed things up for my girls, I...
Reed, gösteri berbat durumda.
Reed, the show's a mess.
Berbat hissediyorum.
Oh, I feel terrible.
- Berbat görünüyorsun.
- You look terrible.
- İzlediğim en berbat filmlerden biri.
It has got to be one of the worst things
Söyle çünkü çocukluğundan beri berbat haldesin ve şimdi de Jack, senin yolundan gidiyor. Ne yapacağız böyle?
Tell me...'cause you've been a mess since you were a kid, and now Jack's following in your footsteps, so what do we do?
Tanrım, bu berbat!
Oh, God. Awful.
Bu berbat.
This is awful.
Şimdi burada, bu berbat odada seninle oturuyorum.
Now I'm sitting here with you... In this awful room.
- Berbat görünüyorsun.
Well, you look awful.
Berbat görünüyorsun.
You look terrible.
Haklısın, berbat bir şey.
You're right. It's awful.
Berbat haldeydim, beni sakinleştirdin.
I mean, I was a total mess. You calmed me down.
Uykucu bir devriye polisinin berbat korumasına güveneceğime, paranın alabileceği en iyi korumayı tutmaya karar verdim.
Instead of relying on the C-minus protection of a narcoleptic beat cop, I decided to go with the best that money could buy.
Orada en berbat kişileri. .. tutuyorlardı.
This is where they kept the worst of the worst of the criminally insane.
Bu gerçekten berbat bir kapı.
Okay. Just... this is a really horrible door.
Arada kalmayı tattım, bilmemeyi, dünyadaki en berbat duyguydu.
I had thought the uncertainty, the not knowing, was the worst feeling in the world.
Evet, oldukça berbat.
Yeah, it sucks.
B A T "Berbat."
Sâ U... "sucks."
Burası berbat.
It sucks.
Yandaki evde arkadaşın var bu arada arkadaşın gerçekten berbat.
You've got your friend next door, who sucks, by the way... hard.
O çocuk cidden berbat.
That kid sucks hard.
Evet, berbat ama burada değer verdiğimiz şey elinden gelenin en iyisini yapmak, bu ne olursa olsun.
Yeah, it stinks, but what we value here is doing your best, whatever that happens to be.
Berbat bir durum. Ama bir şeyi fark etmenizi istiyorum.
But I want you to notice something.
Bu iş onun için berbat hale geldi.
This job has turned into a mess for him. Who do you owe your loyalty to?
Ne zaman salatalar bu kadar berbat oldu ki?
When did salad get so awful?
Ayrıca, imlâları berbat.
Also, their spelling is atrocious.
Avustralya programımda vardı. Berbat bir eleştiri yazdılar.
Now, I did this routine in Australia, and they wrote a horrible review of the show.
Bence çocuk felci geçirmiş olması annemin hoşuna gidiyor. Çünkü bu sayede berbat kişiliğinin üzerinden epey yük kaldırmış oluyor.
I believe that my mother secretly loves the fact that she had polio,'cause polio does a lot of heavy lifting for her shit personality.
El yazım berbat.
I've got terrible handwriting.
Bir sürü hata yaptım ve her şeyi berbat ettim diye herkes beni suçlayacak.
Everyone's going to blame me just because I made a lot of mistakes and messed up a bunch.
Dünyanın en berbat insanlarıdır onlar.
They're the worst people.
Fırsatı olmayan tombul, şaşı, perması berbat ve ayak düzelticisi takan kızlar için yap.
Do it for every pudgy, cross-eyed girl with a bad perm and corrective shoes who didn't have a chance.
Ülke olarak bizi bu berbat durumdan kurtaracak değişimi gerçekleştirmezler.
They're not gonna do the change that we need to see as a country to get us out of this mess.
- İşleri berbat ettiğini mi?
Screwed the pooch?
O Knicks'in berbat olduğunu anlamayacak kadar salak.
I'll give them to my stepson because he's too stupid to know the Knicks suck.
Sen ise işleri berbat ettin, şimdi gidiyorsunuz.
You screwed the pooch and now you're out.
Bu, herkesin dört gözle beklediği, berbat etmek istemediği tek gece.
I mean it's one night that every guy in here looks forward to, you know, doesn't want to mess up.
Ama ben o gece olanlar hakkında berbat hissediyorum, ve bilgin olsun, çarptığım adam şu an baştan aşağı iyileşti, ve ben hâlâ burda bu saçmalığın bedelini ödüyorum.
But I feel horrible about what happened that night, and for your information, the guy that I hit is fully recovered right now, and I'm still in here paying for this shit.
Bu berbat olurdu.
That would suck.
Planınız berbat. O yüzden kesin sesinizi ve uyuyun!
Your stupid plan, so just shut up and go to bed!
Berbat.
Wretched.
Bu prodüksiyon berbat.
This production is a shit show.
Çok berbat kokuyorsunuz.
Oh, God! I just got a whiff of you.
Berbat bir şeydir.
That sucks.
- Berbat.
Awful.
McCrayx Evet, aslında her şey var şefler keskin nişancılar... ve eğlenceli bir yaşam ancak, dürüst olmak gerekirse, çoğu berbat.
Yeah, we got everything from chefs to snipers to live entertainment... although, to be honest, most of that sucks.
Berbat olduğunu biliyorum.
I know it's terrible.