English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bire bir

Bire bir tradutor Inglês

1,167 parallel translation
Eğitim felsefelerimiz... bire bir uyuşmuyor olabilir.
It's just possible that you and I don't see eye-to-eye... on our philosophies of education.
Hiçbir anlama gelmese de insanları korkutmakta bire bir.
It doesn't mean anything... but it scares people every time.
Testi bire bir olarak yapacağım.
I'll be testing you one-on-one for each section.
Çok bire bir düşünüyorsunuz.
You're taking that much too literally.
Eğer Callisto dışarıya gelirse, çok uzağında olmayacağım. Ve sakın onunla bire bir karşılaşmayı deneme.
If Callisto comes out, I won't be far behind and don't try and take her on one.
Bire bir becerilebilir, değil mi?
She is severely fuckable, ain't she?
Bir meşale gibi yanmaya başladığında, bir çeşit bilmediğimiz işlem gerçekleşecek olursa, olay esnasında bire bir görmüş olacağız.
If there is some kind of unknown process that's been keeping this nebula from going up like a torch, we're going to see it in action.
Bire bir. Ayıralım şunları.
Man-to-man.
Bire bir. Hâlâ babanı yenemiyor musun?
Still can't beat your pops?
Her şey bire bir aynı olmalı.
Everything has to be completely authentic.
Bilgisayardan bire bir download için 10 saniyeye ihtiyacımız var.
We then need ten seconds of one-on-one time with the computer, to download...
Bire bir, adam adama.
One on one, man on man.
Neden benimle bir erkek gibi konuşmadın, bire bir, erkek erkeğe, her zaman yaptığımız gibi?
Why don't you talk to me like a man? Man to man, like we always have. Fuck.
Sevdin mi? Evet. Zatürree olmak için bire bir.
Yeah, for catching pneumonia.
Bire bir yüzleşmeye daha iyi yanıt verebilir.
She'd respond better to a one-on-one approach.
Bire bir şey yapan.
On her one.
Ama bence bire bir daha iyi.
But I think one-on-one is better.
Birden bire bir numaralı halk düşmanı olmuştum.
Suddenly I was public enemy number one.
Bire bir?
Tits for tat?
Bu uçan sürüngenlerin dişleri göze garip gelebilir, fakat onlar sudaki kaygan balıkları kavramak için bire bir.
The teeth of these flying reptiles may look bizarre, but they are ideal for snatching slippery fish from the water.
Bire bir.
One and one.
Tek maç, bire bir.
One game, one-on-one.
Bire bir.
One-on-one.
Belki daha da kişisel, bire bir, sadece sen ve ben.
Maybe more intimate, one-on-one, just the two of us.
Dizginleri alırlar ve atı parmaklığa bağlarlardı. Bir kere, iki kere, üç kere. Ha bire bağlarlardı.
They get the reins and wrap it around the railing once, twice, three times, keep on wrapping it, but Gene Autry?
- İnsan öyle çok fazla korkacağımı düşünmüyor. Orada oturuyorsun, ne olacağını bilmiyorsun ve birden bire içinde garip bir şeyler oluyor.
You just think you're not gonna be so scared, and you're sitting there, you don't know what's gonna happen, and then all of a sudden something happens inside you, right?
Bir hafta sonra birden bire kazma işini bırakıp 3,5 km. ötedeki ikincil üsse dönmemiz emredildi.
But a week later, we were suddenly ordered to stop digging... and pull back to our secondary base two miles away.
Bir keresinde Helen'i alıp, hafta sonu için güzel ve eski romantik bir otele götürdüğümde pat diye birden bire oluverdi.
ONCE I TOOK HELEN TO THIS BEAUTIFUL, OLD ROMANTIC INN TO GET AWAY FOR THE WEEKEND, AND, BAM, IT HAPPENED.
Neelix olmadığımı biliyorum, durum tam tersi olsaydı, nasıl karşılayacağını sana anlatabilirim- - eğer birden bire kendisini sensiz bir halde bulsaydı, kesinlikle kendisini kaybolmuş hissederdi.
I know I'm not Neelix, but I can posit with complete certainty that if the situation were reversed... if suddenly he found himself without you in his life... he'd be absolutely lost.
Bire-bir oyuna ne dersin?
How about a little one-on-one?
Bazı günler var, Ekim aynın başında, İstanbul birden bire gri bir renk alıyor.
There are days, in October, when Istanbul suddenly gets grey.
Yani adamım için büyük bir para ödediğimi biliyorlar. Birden bire ateş olamayan yerden duman çıkmaz diye düşünmeye başladılar.
You know, they see I pay a big money bond for my boy, they start thinking that "where there's smoke there's fire" logic.
Rossi hayatını bir ofiste anlaşmalarla harcayan bir adamken, birden bire kafasına dank etti.
A man like Rossi spent his life bound by office hours and convention, and then something snapped.
Gwendolen, İnsanın.. birden bire, bütün hayatının bir hata.. olduğunu öğrenmesi, nasıl olur da..
Gwendolen, it's a terrible thing for a man to find out suddenly that all his life, he has been speaking nothing but the truth.
Ha bire duyuyorum, ama bir tane bile görmedim.
I hear about them, but I've never seen one.
Daha önce politikaya ilgi göstermemişsen dışarıdan bir etki altında kalmadan, birden bire etrafta deli danalar gibi koşuşturup kendi hükümetini devirmeye çalışmazdın.
If you never showed any particular interest in politics... then it's not likely you'd start running around... trying to overthrow your own government... unless you had been under the influence of outsiders.
Birden bire ortaya çıkmışlardı. Sağımda 50 mil kadar uzağımda bir tane vardı.
It sprang up from nowhere, about 50 miles to my right down here.
Aslında 2000 yılında tek eşli olmayan bir yaşamdan HIV virüsü kapma olasılığınız yüz ellide bire yükselecek.
Infact, by the year 2000 chance of contracting hiv from a non-monogamous life... will climbto 1 in 150.
Ardından vuruluyor, kariyeri bile bitmiş durumdayken, birden bire gelen büyük bir başarı.
Then he gets shot, his career is ruined, suddenly he's a big success.
Sen hiç futbol maçına gidip, etrafa bakınıp kalabalığa baktın mı? Birini seçersin ve birden bire o insan artık kalabalığın bir parçası olmaktan çıkar.
You ever... been to a football match, just let your eyes... go over, drift across a crowd of people... and they slowly stop and fix on one person... and all of a sudden that person isn't part of the crowd anymore?
Yanımda çocuklar vardı ve ha bire raflardan bir şeyler alıyor..
I'm there with the kids and they're just taking stuff off the shelves.
Bir yetenek ajansı var, ve müşteri sayısı şu anda sadece bire inmiş durumda.
He owned a talent agency and, at the moment, was down to a single client.
Bu... bu bir çocuğun sudan korktuğu zamanlardaki gibi, ve sen birden bire yüzebildiğini fark edersin.
lt-lt's like when you're a kid who's afraid of the water, and you suddenly realize that you can swim.
Bir gün birden bire Peder olmaya karar verdim.
Anyway, one day I just decided that I was going to become a priest.
Ve bir gün birden bire, hiç neden yokken, Tüm bu elementler mükemmel bir uyum içinde bir araya geldiler ve birden yaşam başladı.
And then one day, for no apparent reason whatsoever, all these elements came together in perfect harmony and there was suddenly life.
- Evlenmeyeceğine dair bire sekiz veren bir bahis düzenliyor.
- He's given 8-to-1 odds she won't.
Kötü bir gün geçirdin diye birden bire, aniden en iyi arkadaşım olamazsın.
You can't all of a sudden be my best friend just because you had a bad day.
Birinizin, Bire-Bir için gelmesi gerek.
I need a player here for one-on-one.
Küçük hanımla birlikte kayıktaydık.Geceydi ve yalnızdık.Birden bire kocaman bir yaratık, hatta taş devrinden kalma kabuklu dev bir canavar yüzeyde belirdi.
Me and the little lady was out on this boat you see, all alone at night, when all of a sudden this huge creature, this giant crustacean from the paleolithic era, comes out of the water.
- Arrakis vahşi bir gezegen. - Bu sadece yıpratma savaşıyla açıklanamaz. Bire beş kaybediyor.
For the sake of argument, what if there were only 20,000 people in a Fremen sietch?
Kısa bir bire-bir maça ne dersin?
So, how about a little one on one?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]