Demek istediğiniz tradutor Inglês
337 parallel translation
Demek istediğiniz bu mu, Mösyö La Valle?
Is this what you mean, Monsieur La Valle?
Demek istediğiniz not ise ; ben yollamadım.
But I didn't send that note, if that's what you mean.
Demek istediğiniz nedir, müfettiş.
Suppose you come to the point, Inspector.
Trenleri idare ediyorum, eğer demek istediğiniz buysa.
I run trains, if that's what you mean.
Bir kadın da bunu yapabilirdi demek istediğiniz buysa.
Well, a woman could have done it. If that's what you mean.
Bayan Claythorne odasında kilit altındaydı doktor. ... sizin demek istediğiniz buysa.
Miss Claythorne was locked in her room, Doctor, if that's what you mean.
- Yani bana demek istediğiniz...
And we're going on praying. Do you mean to say you've got the idea...
Belki de ne demek istediğiniz bana açıklamalısınız.
Maybe you ought to tell me what you're talking about.
- Yani demek istediğiniz... Bu işten her birimiz nakit yarım milyon mu kazanacağız?
- You mean by that that the take will be worth half a million to us in actual cash?
Demek istediğiniz dünyada da konuşan bitkiler var mı?
You mean there are vegetables right here on Earth that can think?
Demek istediğiniz - Evet, tabii ya. Şu Chelm'lerden biri.
You mean... oh yes, of course, one of those Chelms.
Sizi öldürmez, demek istediğiniz buysa.
It won't kill you, if that's what you mean.
Yani demek istediğiniz, birinin camı dışarıdan içeriye doğru kırılmış gibi göstermeye çalıştığı mı?
You're saying that someone made it look as if it had been forced from the outside?
Demek istediğiniz, bakir miydi?
You mean he was celibate?
Demek istediğiniz ölümüne korkutulmak mı?
You mean, being scared to death?
Demek istediğiniz hayatınızda yeni bir sayfa mı açmak istiyorsunuz?
You mean... that you want to turn over a new leaf in your life?
Yani demek istediğiniz şey...?
Do you mean to say that...?
Demek istediğiniz, onlar...
You mean they...
Demek istediğiniz bunun mu?
You mean... about this?
Ector efendim, demek istediğiniz?
Sir Ector, you mean it?
"Kullandı" derken, demek istediğiniz onun tarafından hamile mi bırakıldı?
When you say "took advantage of her" do you mean she was pregnant by him?
Demek istediğiniz...
Do you mean, uh...
Demek istediğiniz asla geri dönemeyecek miyim?
You're saying... I can never go back?
Demek istediğiniz, ben...
You mean, I...
- Demek istediğiniz bunu kasten yapmıyorsunuz.
- You mean you deliberately won't.
Bana demek istediğiniz halkınızın kendilerine söylendiği zaman dezentegrasyon makinelerine girdiği mi?
You mean to tell me your people just walk into a disintegration machine when they're told to?
- Demek istediğiniz şey için mi?
- You mean this is for...? - Marvelous?
Demek istediğiniz Bakanın bildirisi
Do you mean that the communique of the minister of the interior
Ne demek istediğiniz anlamadım.
I don't understand the thrust of your comment.
Bayan Tanner, ne demek istediğiniz hakkında en ufak fikrim yok.
Miss Tanner I have no idea what this is about but...
Demek istediğiniz, ilginiz mi, niyetiniz mi?
Do you mean your attentions or your intentions?
Demek istediğiniz para ha?
So it's money you want, huh?
O zaman demek istediğiniz...
Surely you don't mean...
Demek istediğiniz buysa öldüğüne sevindim.
I'm glad she's dead if that's what you mean.
Demek istediğiniz, yapamadınız mı, yoksa yapamayacak mıydınız?
You mean, you couldn't or you wouldn't?
- Yani demek istediğiniz...
- What you're really saying...
Söyler misiniz, demek istediğiniz nedir Bay Jordan?
And just what are you here for, now, mister Jordan?
Demek istediğiniz eğer size testde yardım edersem... parayı alabileceğim mi yani?
Are you saying I can take this money if I help you pass the test?
Demek istediğiniz?
Do you mean?
- Demek istediğiniz, Danışman?
- Your point?
Demek istediğiniz...
You mean...
Yani, demek istediğiniz müvekkilim oturup beklemeli?
Well, you say he just has to sit there and take it? It's his bed.
Demek istediğiniz bu muydu?
Is that what you mean?
Yani demek istediğiniz... bu bıçağın, Elizabeth Quinn'nin öldürülmesinde kullanıldığını... kesin olarak kanıtlayamıyorsunuz.
So what you're saying is that you have no direct evidence that Carl Anderson's knife was used to murder Elizabeth Rose Quinn.
"... sizin istediğiniz şekilde yaşayacağım... " "... ve istediğiniz şekilde düşüneceğim. " demek.
"if you'll let me in, I'll live the way you want me to live, and I'll think the way you want me to think."
- Demek istediğiniz anladım.
- I see what you mean, sir.
- Yani demek istediğiniz...
- Do you mean that...
Beyler korkarım durum düşündüğümüzden daha kötü. Yoksa, yani demek istediğiniz...
I'M AFRAID, GENTLEMEN, THAT WHAT WE HAVE HERE BEFORE US
Yani demek istediginiz... bu, bahçede yasanan bir mevsimden baska bir sey degil.
So, you're saying this is just another season in the garden, so to speak.
- Bayım, beni ele geçirmeyi istediğiniz anlaşılıyor, ama bütün bunlar ne demek oluyor?
Well, gentlemen, it looks like you've got the drop on me, but what the hell is going on?
Demek istediğiniz?
I hope not but if my reasoning is correct then I do fear for him.
istediğiniz zaman 16
istediğiniz gibi 17
istediğinizi yapın 24
istediğiniz bu mu 33
demek 970
demek istediğim 2063
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
istediğiniz gibi 17
istediğinizi yapın 24
istediğiniz bu mu 33
demek 970
demek istediğim 2063
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istedim ki 26
demek istiyor 19
demek istediğini anladım 17
demek istiyorsun ki 24
demek sensin 61
demek oluyor ki 35
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istedim ki 26
demek istiyor 19
demek istediğini anladım 17
demek istiyorsun ki 24
demek sensin 61
demek oluyor ki 35