English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ D ] / Diyebiliriz

Diyebiliriz tradutor Inglês

2,696 parallel translation
- Öyle de diyebiliriz, evet.
- Something like that, yeah. - It's very simple, Detective.
Işıklar altındaki Kaddafi diyebiliriz.
She's like Khadafi with highlights
Biraz da gözyaşı döktük diyebiliriz.
Let's just say, some tears were shed.
Size, arkadaşınıza ve - sanırım hobinize diyebiliriz - hobinize adanan birkaç tartışma panosu buldum.
I found a couple of discussion boards on the web devoted to you and your friend and your... hobby, I guess.
Bu kasabanın bir parçası senin ve benim paylaştığımız ihtiyaçlar üzerine kuruldu diyebiliriz. Bazı ayarlamalar yapıldı.
- Well, let's just say a portion of this town was founded on the same needs you and I share, and certain arrangements were made.
Bana oldukça benziyor diyebiliriz.
Anyway, there's a lot of me in him.
Onların zencisisin de diyebiliriz.
One could almost say, you's a nigger.
O zaman Leopoldo Pisanello iki dilim kızarmış ekmeği tercih ediyor diyebiliriz.
- So it's safe to say that Leopoldo Pisanello prefers two slices of bread toasted.
Ya da Sam yem oldu diyebiliriz.
Or you could say that Sam became the bait.
Gerçek bir aksiyonun olmadığını düşünürsek en iyisi bile diyebiliriz.
It's a superlative performance under simulated pressure.
Değiştirdiğim tek şey diyebiliriz.
It's just about the only thing I've changed.
Manevî pozisyon da diyebiliriz.
Or a spiritual... position.
O zaman sana şey diyebiliriz...
Then I think I'll call you...
Bir süper kahramana nasıl hayır diyebiliriz ki?
How could we say no to a superhero?
Buna örnek "E" diyebiliriz.
We'd like to enter this as exhibit "E."
Buranın kültürü diyebiliriz.
We call that culture around here.
ONLAR HER ADI ♪ DIYEBILIRIZ ♪
♪ THEY SAY THAT EVERY NAME ♪
- Bir tür işleme ya da oymacılık sanatı diyebiliriz.
- You're looking at an engraving
Rakamları düşündüğümüzde, bütün şehir size çalışıyor diyebiliriz.
With those figures the whole city must be working for you.
Buraya damıtmanın kalbi diyebiliriz.
It's kinda like the heart of the distillery.
Tabi, bugünün trendi bu diyebiliriz.
Yeah, that's sort of a trending topic right now.
Aslına bakarsan, zorbanın tekidir de diyebiliriz.
Actually, uh, he's kind of a bully, in fact.
Osurmadığım zaman yok bile diyebiliriz.
It's like I don't even know a time when I'm not farting.
Bilmiyorum, ama eğer Warren öğrenirse, işlerimize güle güle diyebiliriz.
I don't know, but if Warren finds out, we can kiss out jobs good-bye.
Ah, tamam, o halde seni aktif eden bendim diyebiliriz.
Oh, okay, so I guess then I'm, uh, I'm like your enabler.
Blair ve Louis "Kabul ediyorum" der demez Serena ve ben de "Ayrıldık" diyebiliriz ve tekrar arkadaşlığa dönebiliriz.
Once Blair and Louis say "I do," then Serena and I can say "we don't" anymore and go back to being just friends.
- Öyle de diyebiliriz.
- Yes, something like that.
Ya da tanışacağıma diyebiliriz.
Or meet her. Sort of.
Belki biraz gergin diyebiliriz.
A little intense, maybe.
Kendi yağımda kavruluyorum diyebiliriz.
It's a decent enough living for me, though.
Bir bakıma şans kapını çaldı diyebiliriz.
Well, we could consider that a, a momentary lapse to... change your life.
Yani hemen hemen herkes diyebiliriz.
Which is pretty much everyone.
diyebiliriz.
only one in the world. "
Yani bir şekilde geceyi tek başına kurtardı diyebiliriz.
and somehow saved the night single-handedly.
İdeolojiye tamamen güven diyebiliriz
We can call ideology the complete confidence
Öyle de diyebiliriz.
Something like that.
Ufak bir şaka diyebiliriz.
Mild teasing, at best.
Eğer değişimimizi tetikleyen şeyin ne olduğunu bulup kontrol edebilirsem, onu durdurabilirim ve biz de bu köpek işine sonsuza dek hoşça kal diyebiliriz.
If I can find out what the trigger is that makes us turn and control it, I can turn it off and we can say goodbye to the pooch for good.
Hakimle konuştum diyebiliriz.
Let's just say I have an in with the judge.
Moncrieff ikizlerinin ikisini de götürdüm diyebiliriz.
So, you could say, I've had both of the Moncrieff twins.
Öyleyse sorun yok diyebiliriz.
Well, then we have nothing to worry about.
Meselâ şey diyebiliriz ilk yıl komisyonumuzdan % 10 verelim.
I'd love to approach her with, say, a 10 % finder's fee on the first year's commission.
- Soğutma cihazı diyebiliriz.
We can call it a chill unit.
İşte bunu yapıyordum, rap öncesi diyebiliriz buna, sizi eğlendirdim
I was doing this, just how I entertained you, pre-rap.
teknik kısmını seviyorum da diyebiliriz.
The technical part of... of it.
Tango için iki kişi gerekir diyebiliriz.
It takes two people to tango, so to speak.
Kozasından yeni çıktı. Ve köpeklerin önüne atıldı diyebiliriz.
He's freshly hatched, and gone to the dogs, you might say.
İzleyiciler onun "aşkı" diyebiliriz.
Now the audience is, in quotes, "her lover."
Onun benzini bu diyebiliriz.
That's the gasoline she is running on.
Bu kadınlara "erkek" diyebiliriz diye düşünüyordum.
I was thinking you could call these women "men."
Çağımızın önemli bir başarısıydı diyebiliriz.
It was a great achievement of our times.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]