Emin değilim tradutor Inglês
20,382 parallel translation
Emin değilim.
I'm not sure.
Belki eksikliğini hissettiğim şey onlardır diye düşündüm ama uzun süren arayıştan sonra cevabın onlar olduğundan artık emin değilim.
I thought maybe they were what was missing, but... after searching for so long, I'm... not sure if they're the answer anymore.
- Emin değilim.
I'm not sure.
Anlıyorum, dosyaları kurtarabileceğimizden emin değilim.
Yeah. I'm not sure if we can recover the files.
- Pek emin değilim, ne yalan söyleyeyim.
I'm not really sure, to be honest.
- Ben emin değilim.
I'm not sure.
O dediğinden emin değilim.
I'm not sure about that.
- Anladığımdan emin değilim evlat.
I'm not sure what you mean, son.
Şu anda da çok hoşlandığımdan emin değilim.
Not sure I like you very much right now.
Plazmanın ne olduğuna emin değilim ve insanın ihtiyacı oluyor mu bilmiyorum ama hissettiğim kadarıyla sanırım gerekli bir şeymiş.
I'm not exactly sure what plasma is, and I don't know if you need it, but, from the way I've been feeling, I'm guessing you do.
Anladığımdan emin değilim.
I'm not sure I understand.
Bunun önemli olduğundan pek emin değilim.
Oh, I'm not so sure that matters.
- Aslında emin değilim.
I'm not really sure.
Doğrusunu söylemek gerekirse emin değilim ama kim emin olabilir ki?
I mean, honestly, I'm not sure, but who could be?
Wilson ve Price, güç santralinde bir isyan bastırdıklarını söyledi ama durdurmaya çalışırlardı diye bile emin değilim.
Wilson and Price say they're fending off protests at their power plants, but I'm not even sure they're trying to stop it.
Bunu yapabileceğimden emin değilim.
I don't know that I can do this.
- Hayır, sadece hala o resim yapan adam olup olmadığına emin değilim.
No, it's just... ( sighs ) I'm not sure if I'm still a guy who paints.
Ben pek emin değilim.
I'm not so sure about that.
Şey, pek emin değilim bunun beni nasıl ayık tutacağından ama... herkes fazlasıyla arkadaş canlısıydı.
Well, I'm not sure how all this is supposed to keep me sober, but... everybody was super friendly.
Senin artık nerede kaldığından emin değilim.
Not sure where you live anymore.
Jane'in aldattığından emin değilim.
I don't know for sure that Jane's been cheating.
Tek bunun olduğundan emin değilim ben.
I'm not sure that is all.
Çünkü emin değilim ve Lee'yi öldürürsem ve George işin içindeyse başka bir suikastçı bulmak için vakti olacak. Ayrıca hala ikinci bir suikastçı olup olmadığını bilmiyoruz.
Because I'm not positive, and if I kill Lee and George is involved, then he'll have time to recruit another assassin, and we... we still don't know if there's a second shooter or not.
Anladığından emin değilim.
I'm not sure I understand.
- Emin değilim.
- Uh, I'm not sure.
Oh, bunun... ne anlama geldiğinden tam emin değilim ama keşke kalıp görebilseydim.
Oh, I'm... not quite sure what that means, but I wish I could stick around and find out.
Hayır, çılgın bir gün oldu, pek emin değilim.
No, it's been a crazy day, so I'm not really sure.
Emin değilim. Yapamaz mı?
I don't think you know the material that you are presenting.
Hayalet kelimesini kullanır mıyım emin değilim ama bu dünyada insandan ve hayvandan daha fazlasının yaşadığına inanıyorum.
Not sure "ghosts" is the word I'd use, but... I do believe this world is inhabited by more than just man and beast.
Kendime dokunmaya başladım ve kendi sesimin onun sesini bastırmasını sağladım. Onun da aynı şeyi yaptığını sanıyorum. Ama elbette emin değilim.
I start touching myself, and I let my- - my own sounds drowned out his, and I assume that he's doing the same, but of course, I don't know, I don't know.
Burada hiçbir şeyden emin değilim ama bu kitap özel.
I'm not certain of anything down here, but this book is special.
Hepsi onun sanıyordum ama artık emin değilim.
I thought they were all hers, but now I'm not sure.
Bunu isteyeceğinden emin değilim.
I'm not sure you'll want that.
Şu anda yolculuk yapmanın iyi bir fikir olduğundan emin değilim.
And traveling now, I'm not sure that's wise.
James, o kadar emin değilim...
James, I'm not so sure if...
Emin değilim ama baykuş sesi çıkardı.
I'm not sure, but it made an owl sound.
Artık güvenebileceğimizden emin değilim.
_
Babamız emin değilim ama...
Uh... Our Dad is... I don't know, he was...
Emin değilim ama bir sezgi uyandırabilir.
Not sure, but it might give us some insight.
Emin değilim ama Lyold Garber ile bağlantılı olduğunu biliyorum.
- I'm not sure, but I know it has to do with Lloyd Garber.
- Doğru duvarı yıktığımızdan emin değilim.
What? I'm not sure if this is the right wall.
Norma, anladığından emin değilim.
Norma, I'm not sure you understand.
Benden ne istediğinden emin değilim.
I'm not sure what you're looking for from me.
Farkında olduğundan emin değilim ama palton bende.
And I'm not sure if you've noticed, but I've got your coat.
Ne demek istediğini bildiğinden emin değilim.
I'm not sure I know what you mean.
İyilerden olduğumuza bile emin değilim.
Not even sure we're the good guys.
Her ne kadar ilk on yılın ne kadar yıkıcı olduğunu bilsem de burada ne aradığından emin değilim.
Although, knowing the first ten years of those were devastating, I'm not sure what you're doing here.
Kravat getirdiğimden emin değilim.
Um, hmm, I'm not sure I brought a tie.
- Ne söylememi beklediğinizden emin değilim.
I'm not sure what you want me to say.
- Üyeliğim güncel mi, emin bile değilim.
I'm not even sure if my membership is up-to-date.
Emin zaman değilim rağmen Bu özel alanda herhangi bir anlamı vardır.
Though I'm not sure time has any meaning in this particular realm.
değilim 815
emin misin 2639
emin ol 169
emin olmak istiyorum 28
emin olmak istedim 23
emin olun 89
emin olmak için 34
emin olabilirsin 152
emin misiniz 577
emin olabilirsiniz 33
emin misin 2639
emin ol 169
emin olmak istiyorum 28
emin olmak istedim 23
emin olun 89
emin olmak için 34
emin olabilirsin 152
emin misiniz 577
emin olabilirsiniz 33