Eski günlerdeki gibi tradutor Inglês
1,004 parallel translation
- tıpkı eski günlerdeki gibi.
- you and me, just like old times.
- Evet, eski günlerdeki gibi.
- Yeah, like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Just like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
It's like the old days again, eh?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
It seems like the old days again.
Maxim, ne zaman, eski günlerdeki gibi, partiler vereceksin burada?
Maxim, when are you going to have parties here again like the old days?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Just like old times.
Eski günlerdeki gibi, değil mi?
Just like old times, eh?
- Daha çok eski günlerdeki gibi.
- More like the old days.
Değerli bu, tıpkı eski günlerdeki gibi.
This is precious, just like the old days
Eski günlerdeki gibi.
Like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Why, it's like old home week.
Eski günlerdeki gibi.
Sort of like old times, isn't it?
Aynı eski günlerdeki gibi.
Sounds like the old days.
Aynı eski günlerdeki gibi, bebeklik günlerindeki gibi yakınız birbirimize...
Let's stay close, like we used to when you were a baby.
Aynı eski günlerdeki gibi.
It's like old times
Eski günlerdeki gibi buluşup konuşacağız.
Yes, we'll meet and talk just like we used to.
Hoşuna gitmiyor mu? Belki eski günlerdeki gibi bilek ve silah gücünle istediğin her şeyi gasp etmeyi tercih edersin.
Maybe you were better off in the old days when you took and kept what you wanted with a hard fist and a fast gun.
Doğruyorlar, parçalıyorlar, eski günlerdeki gibi.
Cutting, slicing, just like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, uçaklar arasında yakalıyorum seni.
Just like old times, catching you between planes.
Seni geri istiyorum, Link ama eski günlerdeki gibi istiyorum.
I want you back, Link, but I want it the way it used to be.
Aynı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Like old times, isn't it?
Eski günlerdeki gibi olacak. Biliyorum.
It's going to be like old times, I know it.
Aynı eski günlerdeki gibi.
Just like old times.
Eski günlerdeki gibi.
Just like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Like the good old days!
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be just like it was in the old days.
Eski günlerdeki gibi çikolata yiyince mutlu olsam?
Getting excited over a chocolate bar?
Eski günlerdeki gibi, kamptan ayrılmadan önce o tüfekleri kontrol etmeliydin.
Back in the old days, you'd have checked those rifles before we left camp.
Her şey bittiğinde eski günlerdeki gibi, içki alemlerine devam ederiz.
When it's all over, we'll go on a binge, just like old times.
Bir an eski günlerdeki gibi hissettim oradayken.
Felt like old times there for a while.
Eski günlerdeki gibi, sırtını yıkarım.
All right, my darling. I'll tell you what we'll do. Like we did in the old days, when you're in there...
Ama hiçbir şey eski günlerdeki gibi değil.
But nothing like the old days
Eski günlerdeki gibi mi?
As in the old days?
Eski günlerdeki gibi.
As in the old days.
Gel, biraz yanyana oturalım eski günlerdeki gibi.
Come, let's sit here a moment as we so often sat together at your place.
Aynı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Just like the old days, huh?
Ama tabii eski günlerdeki gibi bana katılmak istersen o başka.
Unless you'd care to join me, like the old days.
Çok iyi hissettim. Eski günlerdeki gibi.
Made me feel marvelous, just like I was in the old days.
Eski günlerdeki gibi.
Quite like old times.
Eski günlerdeki gibi, Bay Wallace.
Quite like old times, Mr. Wallace.
Aynı eski günlerdeki gibi olacak.
It will be like the old days.
Önce bir yemek yeriz, ardından eski günlerdeki gibi müzik yaparız.
We'll eat, then make music, like in the old days.
Pancho, tıpkı eski günlerdeki gibi bir kez daha yardımını istiyorum.
Oh, Pancho, this is just like the ol'days. Once again, I'm asking for your help.
İşte yine başladık, beyler bayanlar... tıpkı eski günlerdeki gibi.
Well, we're back in business, boys and girls, just like the old days.
Beni eski, kaygısız, çetin günlerdeki gibi hatırlayacak birileri lazım tutunabilmek için savaş.
I need someone to remind me of the old, struggling, carefree days fighting for a foothold.
Tıpkı bana anlattığın o eski güzel günlerdeki gibi.
Just like them good old days you were just telling me about.
.. eski güzel günlerdeki gibi buradasın.
There you are, like the good old days.
Kavrulmuş meyve parçaları. Eski güzel günlerdeki gibi.
Blast of fruitsplits - from the good old days.
Yaşlı Ryan, eski güzel günlerdeki gibi bize yardım edecek.
Good old Ryan is going to be helpful, as it was in the good old days.
Aynı eski güzel günlerdeki gibi. Seni hiç unutmadım, Cassidy.
I always liked to remember you, Cassidy.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26