Eski bir dost tradutor Inglês
345 parallel translation
Eski bir dost.
From an old friend.
Çok eski bir dost.
Very old friend.
- Hep yanımdaydı. Eski bir dost gibi bana Varville Baronu olmadığımı hatırlatıyordu.
- Always with me, like an old friend to remind me that I'm not the Baron de Varville.
Ölüm gerçekten geldiğinde, eski bir dost gibi gelecek.
When death really comes, it will come as an old friend.
Eski bir dost asla fazlalık değildir.
- An old friend is never an extra guest.
Demek 14 yıl, beni eğlendirmeye gelen eski bir dost rolü oynadınız.
And all those 14 years he has been the old friend who came to me to be amusing.
Yıllardır görmediğiniz halde eski bir dost diyorsunuz.
You hadn't seen him in years, and yet you say he was an old friend.
- Eski bir dost?
- Old friends?
Ama gökyüzüne bir kuş koy, eski bir dost gibi hissediyorsun.
But put a bird in the sky, and you feel like old chums.
- Ofisine gittim ve eski bir dost olduğumu söyledim.
- I walked into his office and said I was an old friend.
Eski bir dost.
An old friend.
Ve şimdi karşınızda, Memphis televizyonuna yeni gelmiş ama eski bir dost olacağı kesin biri.
And here he is, a newcomer to Memphis television but sure to become an old friend.
- Oh, eski bir dost!
- Ohh, an old friend!
Eski bir dost ve kızı.
She's an old friend and her daughter.
- Ama bu eski bir dost.
A FRI EN D'S COMING TO SEE YOU TODAY.
Ölüm ona eski bir dost gibi gelebilirdi. Hediyeyi uykusunda verebilirdi.
And death should have come to him... as an old friend... offering the gift of sleep.
Sana o mektubu, eski bir dost olarak yazmadım, Alfred. Avukatım olarak yazdım.
I must tell you... my communication to you was not as an old friend, but as my lawyer.
Kal, Grisha, bu Alain, eski bir dost.
Stay, Grisha, It's Alain, an old friend.
"Sonra bir bahar günü, eski bir dost geri döndü."
Then, one spring day, an old friend came back.
Bu çamurun içinde eski bir dost gibi sıcaktılar.
- They tasted like friendship. - Years of blood and mud.
Sophie, seni Jerry Ryan'la tanıştırayım. Memleketten eski bir dost.
Sophie, meet Jerry Ryan, from back home.
Eski bir dost mu?
An old friend?
Monsenyör Ryan eski bir dost.
Monsignor Ryan is an old friend.
Kendisi sohbet etmek istediğim eski bir dost.
He's an old friend who wants to have a conversation.
Eski bir dost sadece.
Just an old friend.
- Bayan Dickinson, o eski bir dost.
- Miss Dickinson, he's an old friend.
Eski bir dost ve eski bir ortak, bilmenizi istiyor ki, bir başınıza gelenler için son derece üzgün durumda.
An old pal and an old partner, who wants you to know, number one that he's ever so upset about all this aggravation you got.
Eski bir dost, bana "Panter" ismini takmıştı.
An old friend of when I was called "the Panther".
Eski bir dost.
An old buddy.
Tramvayları bize geri dönen unutulmuş eski bir dost gibi karşıladık.
We receive the trains as an old friend who returned.
Eski bir dost.
Old friend.
O eski bir dost.
He's an old friend.
Bay Moore, onun sekreteri. Nick'li günlerden eski bir dost.
Mr. Moore is her secretary, an old friend from the days with Nick.
Bu, Quintus Fabius Maximus, eski bir dost.
This is Quintus Fabius Maximus, an old friend.
Eski bir dost deyin.
Tell him it is an old friend.
O eski bir dost, ama dikkatli ol.
He's an old pal, but be careful.
- Eski bir dost böyle mi karşılanır, Marjorie?
That's no way to treat an old friend, Marjorie.
İzin verirsen seni Oskar'la tanıştırayım,... camları sesiyle unufak eden eski bir dost.
Permit me to introduce Oskar... an old friend, who sings glass to bits.
Dr. Kallenbach'la tanışın. Eski bir dost.
I'd like you to meet Dr. Kallenbach, an old friend.
Bu eski bir dost ve Paris'in en meraklı adamı.
It's an old friend and the most curious man of Paris.
Özel biri değil. Eski bir dost sadece.
Just a friend.
Doğru.Biraz hassas bir konu, eski dost.
Right. A matter of some delicacy, actually, old boy.
Bu yüzden ben de düşündüm ki bir zamanlar Sibella'ya tutkulu olman... ve seninle eski dost olmamızdan dolayı, bize yardım etmeni istiyorum.
So I thought as you being keen on Sibella at one time and you and I are old friends, I...
İyi bir dost, iyi bir patron ve eski kentin tanıdığı iyi bir adam oldu.
He became as good a friend, as good a master, and as good a man as the good old city ever knew.
Bu kadar eski bir müşteri ve dost -
Such an old customer and friend -
Artık dost olduğun eski bir sevgili her zaman işe yarar.
A former lover with whom one is on friendly terms can be useful.
Eski, iyi bir dost.
It's like an old friend. A good friend.
- Burada bir çok eski dost var.
- A lot of old friends here.
Soğuk, başarılı bir kaptan olmayı bırakıp, eski dost olabilirsin.
Well, be a little less the cool, efficient captain, and a little more the old friend.
Bir torbacıyla... eski bir bağımlının dost olması çok şüpheli bir durum Tuhaf değil mi?
A suspect who uses drugs... and an ex-drug addict being good friends lsn't this strange?
Şimdilik harekete geçmeyecek ve tren durduğunda, eski dost Kenny'ye bir numara çekeceğiz.
We'll sit tight and when the train stops, we'll play a trick on old Kenny.
eski bir arkadaş 18
eski bir arkadaşım 18
bir dost 87
dostum 6912
dost 72
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
eski bir arkadaşım 18
bir dost 87
dostum 6912
dost 72
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
dostluk 27
dostuz 35
dostlarımız 19
dostoyevski 17
dost mu 33
dost muyuz 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
dostuz 35
dostlarımız 19
dostoyevski 17
dost mu 33
dost muyuz 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22