Göstersene tradutor Inglês
889 parallel translation
Şu programı göstersene.
Show me the program.
Tony, göstersene.
Tony, display it.
Bizi korkutamayacağını göstersene ona!
- Gypo! Show him he can't intimidate us!
- Göstersene.
- Let me see them.
göstersene!
Show me!
Göstersene.
Show me.
Biraz nezaket göstersene.
Be polite.
Silahını göstersene, haydi.
Show it your gun, why don't you?
Şu gövdeyi göstersene.
Show him that frame.
Göstersene. - Benim olsun mu?
May I see it?
Earl, Mae'ye Çinli taklidi göstersene.
Earl, show Mae your Chinese imitation.
Ona resmi göstersene Kepp.
Show him the picture, Mr. Kemp.
Ona resmimi göstersene, Howie
Ain't you showed him my picture, Howie?
Moraldo, göstersene.
No, Moraldo, wait. Let's show her.
Göster Moraldo, göstersene!
Show it to him.
Henry, Annabel'i göstersene onlara.
Henry, show them Annabel.
Hey, Jerry, Marty'e hani şu resmi göstersene.
Hey, Jerry, show Marty that picture, you know.
Leslie, Bay Benedict kahvaltısını bitirdiyse ona ahırları göstersene.
Leslie, if Mr. Benedict has finished his breakfast... why don't you show him the stables?
Ve eğer olsaydı, sen bana bu ülkede bir yerli kadını ve iki Comanche... çocuğu öldüren dört beyaz adamı asacak olan "beyaz adam" jürisini göstersene.
And even if there was, you show me a "white man" jury in this land... that'd hang four white men for killing an Indian squaw and two Comanche boys.
Biraz merhamet göstersene.
Hey, have some mercy down there.
Göstersene!
Let me see it!
- Göstersene!
- Let's see it!
Göstersene.
Let me see it.
Ayak parmaklarını göstersene.
Let me see your toes.
Beylere göstersene skecini. - Hayır.
Why don't you do the routine for the gentlemen?
Ehliyetini, yemek kulübü kartını ya da başka birşeyini göstersene.
Show her your driver's licence or Diner's Club card or something.
- Göstersene, Baron.
- Show them, Baron.
Kitaplarından bir kaçını göstersene ona?
Why not show him some of your books?
Kaslarını göstersene bana.
Roll up your sleeve, make a muscle.
Beni örnek göstersene...
Can't you tell her that...?
Link, Hallie'ye biraz kasabayı göstersene?
Link, why don't you take Hallie for a little ride around town?
Oh sizi duymuşum. Winnetou ve Old Shatterhand... Dük şu atını çağırıp Bize silahını göstersene.
Zel _ in Vienna familiar with them Winnetou and Old Shafterhand... with tjachtgeweer and the silver box.
Geçen haftanın raporlarını göstersene.
Show him the report.
- Ona göstersene Eric.
- Show her, Eric.
- Eline göstersene.
- Just show me your hand.
Göstersene dadı.
Show him, Nanny.
Hangi sınıfta göstersene.
Show me which one.
Vücudunu göstersene bana.
Please show me your body.
Beyefendiye içeriyi göstersene.
Show him the inside.
Cebinden ne çıkarttın? Göstersene bana.
What did you take from your pocket?
Unari, zincirleri göstersene.
Unari, show him the shackles.
Dede François'ya peçete ile yaptığın numarayı göstersene.
Pépère, show François what you do with napkins
Karargâh'ın verdiği emri göster. Göstersene!
I want to know, because it's about the bridge.
Sung Çu, ona problemi göstersene.
Now, Soong Chu, show him the problem.
Bana onları göstersene.
Show them to me.
Ne kadar para götürüyorsun göstersene.
Let's see how much you're taking.
- Göstersene.
They're gone.
Michael, hayatım! Balığını göstersene bize!
Michael, darling, show us your fish.
Çekip göstersene.
Why don't you pull it and show me?
Göstersene.
show, it...
- Göstersene.
Show me.
göstereceğim 43
göster 167
göstereyim 129
gösteri 51
gösteririm 21
göster bana 174
göster kendini 124
göster bakalım 43
göstereyim mi 21
gösteri bitti 56
göster 167
göstereyim 129
gösteri 51
gösteririm 21
göster bana 174
göster kendini 124
göster bakalım 43
göstereyim mi 21
gösteri bitti 56