Hatırlatma tradutor Inglês
723 parallel translation
- Bana bunu hatırlatma.
- Don't remind me.
Bana hatırlatma şunu.
Don't remind me of it.
Hatırlatma notu.
Office memorandum.
- Hatırlatma, Sam.
- Nice meeting you, too. - Goodbye. Glad to see you.
Adımızın itibarı konusunda size hatırlatma yapmak istemezdim... ancak Gondi ismi kendi kaçaklarını bulmakta... daha etkili olmalı!
I don't wish to remind you about the reputation of our name, but the Gondi should have enough influence to find their own runaway!
Hatırlatma için teşekkürler.
Thanks a lot for reminding me.
Sorumluluğu hatırlatma görevim her zaman can sıkıcı olmuştur.
It is always my unpleasant task to be the reminder of duty.
Şan hocam rüzgâr gibi geçti. Lütfen hatırlatma bana.
My vocal teacher is gone with the wind, and please don't remind me.
Ama bana bunu asla sana gayrimenkul almam için hatırlatma.
But remind me never to buy any real estate from you.
Bir hatırlatma daha :
One further reminder :
Bana hatırlatma.
Don't remind me.
Hatırlatma bunları.
Couldn't take one again.
Hiç hatırlatma.
Don't remind me.
Sadece ne kadar muhteşem bir hemşire olduğunuza dair bir hatırlatma.
It's just to remind you what an excellent nurse you are.
Hatırlatma olarak bir baskı daha gönderdiler.
Just another print as a reminder.
Senin de operasyona dahil olabileceğine dair nazik bir hatırlatma yapıyorlar.
They-they're a gentle reminder that you could be included in the sphere of operations too.
Av lisansının süresi dolmak üzere olan avcılara küçük bir hatırlatma.
We remind all members of the organization... that the deadline for the hunting license is about to expire.
Evet, vicdanı için hatırlatma gerekiyor.
Yes, his conscience did need reminding.
Bir hatırlatma en kötüsü henüz gelmedi.
One hint the worst is yet to come.
Bana o domuzun karısı olduğumu hatırlatma!
Don't talk to me about being the wife of that pig!
Dışarı çıkıp, bugünün günlerden ne olduğunu ona hatırlatma nezaketini gösterir misin?
Would you be kind enough to go outside and remind him what day it is today?
- Hiç hatırlatma.
- Please don't remind me.
Sadece bir hatırlatma.
Only a reminder.
Hatırlatma şu orospu çoçuğunu.
That son of a bitch.
Onlara bir hatırlatma mesajı yolla Gunner.
Send them a reminder, Gunner.
Şimdi de radyonuzu gece açık bırakmanızla ilgili bir hatırlatma.
And now here is a reminder about leaving your radio on during the night.
Hatırlatma.
Don't remind him.
Danieli'yi hatırlatma bana.
Don't make me remember Danieli's.
Bu yalnızca bir hatırlatma listesi. İmzalaman gerekmez.
It's just a list, it doesn't require a signature.
Hatırlatma.
Don't remind me.
Ben de bir çoban olarak, bugün diğer günlere kıyasla,... şu vahim anda, aşağımızda karşısına çıkan tehlikeyi sürüme hatırlatma gereği duyuyorum :
And I as a shepherd, today more than ever, in this grave moment, here below... I feel the need to remind my flock of the danger it faces :
- Bir hatırlatma olarak.
As a reminder.
- Hatırlatma.
- Don't remind me.
Hatırlatma şunu eski dostum.
Mm. Don't remind me of that, old chap.
Unutanlara hatırlatma, bugün 21 Nisan. Mutlu yıllar Antonio Körfezi.
And in case you've forgotten, it's April 21st... and a happy birthday for Antonio Bay.
Umarım siz bu olacaklara hazırlıklı gelmişsinizdir. Yalnız az önceki gibi bir hatırlatma daha yapayım.
I know that you've all been prepared for this, but I thought I'd just remind you just the same.
Sadece bir hatırlatma, kimseye tek kelime etmek yok.
Just a reminder, not a word to anyone.
Mezuniyet etkinlikleriyle ilgili birkaç hatırlatma.
A few reminders ofgraduation activities.
Lani Kai Lani Luau'da güneş battığına göre son sınıflara bir hatırlatma :
As the sun sets on the Lani Kai Lani Luau, a reminder to our seniors :
Sadece bir hatırlatma.
Just a reminder.
İyi hatırlatma.
Good call.
" Küçük hatırlatma Tahminleri, Çikolata tayınını arttır, Nisan, 1984...
"Miniprod Forecasts Increase Chocolate Ration, April, 1984..."
Hiç hatırlatma. Zaten idare edebileceğimden altı tane fazla oldu.
I've already got six more than I can handle.
Burasının bir aile ortamı olduğunu sizlere hatırlatma ihtiyacı duymuyorum.
I shouldn't have to remind you. This is a family place.
Belki sana hatırlatma zamanı. Bu pek istenilen basit bir tartışma değil.
Perhaps it's time to remind you this is not simply a dispute with a putative suitor.
Bazılarında, okuldaki beş para etmez barakanın arkasında yaptıklarını kısaca bir hatırlatma.
Perhaps a glimpse of their school behaviour behind the penny-farthing sheds.
Kendim için bir hatırlatma.
Um... Note to myself.
Benim için küçük bir hatırlatma, Hastings :
It is to me Hastings, a little reminder :
Hatırlatma yaz.
I'll leave him a note.
Fırlatma tabancasını ateşledikten sonra....... bu operasyon hakkında hiçbir şey hatırlamayacak.
He won't be able to remember about this operation from the moment he fires the Very gun until 4 : 00 that afternoon.
Bir hatırlatma,
A souvenir from... the Cardinal's guard.
hatırlamıyorum 685
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlayacağım 21
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlayacağım 21