Hiç de öyle değil tradutor Inglês
388 parallel translation
Hiç de öyle değil.
That was not fair.
Hiç de öyle değil.
It isn't like that at all.
- Hiç de öyle değil.
- I'm being nothing of the kind.
Hiç de öyle değil, hayatım.
Not at all, my dear.
- Hiç de öyle değil.
- It's no such thing.
- Hiç de öyle değil, sadece 800 dolar toplayabildim.
- Yes, just got $ 800.
- Hiç de öyle değil!
- Not at all!
Hiç de öyle değil... değil!
That's not it... not at all!
Ama o vakit geldiğinde hiç de öyle değil.
But when you really come down to it, that ain't it at all.
- Hayır, hiç de öyle değil.
- No, I'm really not.
Hiç de öyle değil!
That is not so!
Hayır, tatlım, hiç de öyle değil.
Now, honey, that's not so.
- Hiç de öyle değil.
- Not at all. You've got a job.
Hiç de öyle değil.
Of course not
Hiç de öyle değil.
It wasn't like that.
Hiç de öyle değil.
That wasn't it at all.
Hiç de öyle değil.
It isn't that at all.
- Hiç de öyle değil.
- I wouldn't say plain.
- Yalnızca kendinizin mi öyle olduğunu sanıyorsunuz hiç de öyle değil.
- Do you think you're the only ones, because you're not.
Hiç de öyle değil.
Not at all.
- Hiç de öyle değil.
- Not at all.
Ama hiç de öyle değil.
I don't think that at all.
Hayır, Ludwig, hiç de öyle değil.
No, Ludwig, that's not it at all.
- Hayır, hiç de öyle değil.
- No she isn't.
Hiç de öyle değil Drew.
That's not so at all, Drew.
Hayır, hiç de öyle değil.
No, indeed, not a bit.
- Hiç de öyle değil.
By no means, sir.
Hiç de öyle değil.
You're not at all.
- Hiç de öyle değil.
Has the duty. - not, beloved.
- Benim için hiç de öyle değil.
- I sure as hell don't.
Hayır, hiç de öyle değil.
No, of course not.
Hayır, hiç de öyle değil.
No, it's not that.
Ama hiç de öyle değil. "Atın şu herifi dışarı."
"But it's :" Throw the loser out. "
Hiç de öyle değil.
She's not.
Hiç de öyle mühim bir şey değil komiser.
Nothing nearly as grand, Lieutenant.
Hiç anlamadın zaten, ama yine de geldin, öyle değil mi?
You never have, but you came anyway, didn't you?
Hayır, hiç de öyle değil.
Well, uh... like that. Oh, no, no. It's nothing like it.
O hiç de öyle biri değil.
She'll never look anything but pretty.
Bence hiç de öyle değil.
- Oh, I wouldn't say that.
- Hiç de öyle değil.
Nothing of the sort.
Hiç de öyle görünmüyor değil mi?
Well, now that don't seem likely, does it?
Hiç de delilik değil, magazin dergisinde öyle yazıyor.
It's not insanity, says Vanity Fair.
Fakat, 1. Anlatıldığına göre bana verilen hiç de öyle kaydadeğer bir vazife değil.
" But since, 1. this service is, by far, not so considerable,
Evet, hayat hiç de ateş etmeye benzemiyor, öyle değil mi?
Yes, well, life is not all shoot-shoot, bang-bang, you know.
Hiç de öyle değil!
That's not the point! You're disgusting.
Hayır, hiç de öyle değil.
All I can think of is helping my father through some difficult times.
Saçma. Ben hiç de... Öyle değil mi?
I have no inten... hadn't you?
Hiç de açlıktan ölmüş gibi bir halin yok, öyle değil mi?
It doesn't look like you starved to death, does it?
Hiç de öyle değil.
- Well, they're human. - Partly.
Hiç de öyle biri değil.
She's nothing like that at all.
Yok canım, oğlunuz hiç de öyle mantıksız biri değil. Saygıyı hakkettiğinizin farkında.
Your son is not so extravagant as you think, and is amenable to reason.
hiç de bile 279
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç dert değil 31
hiç değil 97
hiç de komik değil 48
hiç de fena değil 32
hiç değişmemişsin 157
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç dert değil 31
hiç değil 97
hiç de komik değil 48
hiç de fena değil 32
hiç değişmemişsin 157
hiç değişmeyeceksin 16
hiç değişmemiş 30
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
hiç duymadım 220
hiç düşünmedim 35
hiç değişmemiş 30
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
hiç duymadım 220
hiç düşünmedim 35