Istediğin benim tradutor Inglês
650 parallel translation
Tek istediğin benim param.
All you want is my money.
- Gerçekten istediğin benim değil mi?
- It's me you really want, isn't it?
Kölesi olup sevmek istediğin melek benim!
I am the angel whom you wanted to slave for and love!
benim yapmamı istediğin bir iş var mı?
Do you want me on the job?
Artık istediğin gibi söyleyeceksin, ama sadece benim için.
Now you'll sing all you want, but only for me.
Mary'e söylemek istediğin her şeyi benim yanımda da söyleyebilirsin.
Anyone you want to say to Mary you can say in front of me.
İstediğin şeye inanmak kolaydır. Hatta, senin gibi güzel bir kızın benim gibi bir adama gizlice âşık olabileceğine bile.
It's easy to believe anything... even that a beautiful girl like you... could be secretly in love with a guy like me.
Bundan böyle benim çatım altında istediğin kadar kalabilirsin.
And you're welcome under my roof as long as you want to stay.
Senin çok istediğin... İsviçre'deki o kız okulu benim kafama pek yatmadı.
I'm not so sold on that... girl's school in Switzerland you're stuck on.
İstediğin zaman benim için şarkı söyleyebilirsin.
You can sing for me anytime, Tracy.
İstediğin bütün seyahat anlaşmalarını onunla yap, John, fakat senin zengin, yaşlı Bliss'ine benim balayımı işe karıştırmamasını söyle.
Make all the shipping deals you want with him, John, but tell your rich, old Mr. Bliss to stop incorporating my honeymoon.
Galiba, benim de sana istediğin gemi ve tayfayı vermem gerek.
Then I presume I must grant you the ship and sailors you desire.
Demek istediğin Raymond gibi davranmak benim kabahatim sayılmaz.
You mean I'm not to blame for behaving like Raymond?
Benim zamanım bol, istediğin kadar.
I've got lots of time. All you want.
Benim için bir şeyler yapmak istediğin gözlerinden okunuyordu.
Your eyes made me want to give you anything.
Eğer benim değer biçtiğim fiyata alırsan sonra bana öfke duyarsın, ve eğer senin istediğin fiyata satarsam ben sana öfke duyarım.
If you take it at my price, you'll be mad at me, and if I sell it at your price I'll be mad at you.
" benim seni istediğim kadar beni istediğin...
"... as a lifelong mate...
İstediğin tuşa bas, benim tuşlarıma basamayacaksın.
Push all you want, you're not gonna push my buttons.
Senin de benim evime girip istediğin her şeyi almaya hakkın yoktu.
You had no right to enter my house and take what you please!
Yine de benim değil, senin istediğin olsun.
Only as thy will is, not as mine is.
- İstediğin basit yaşamsa gel de benim evimi bir gör.
- If it's simplicity you want, you should see my apartment.
Asıl sormak istediğin, benim buralarda ne halt etmeye dolaştığım olmalıydı?
What you really mean is what the hell am I doing snooping around?
Benim gibi birini istediğin zaman bulabilirsin.
A guy like me, it's everywhere.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Those two you sort of hinted you wanted taken care of, they must have given you a rough time if, after you get a rope around my neck without dirtying your hands, you suddenly change your filthy mind, all in the name of old friendship, you say.
Benim olan her şey senin de, ama benden istediğin şey hariç.
Everything I have is yours! Except what you ask of me.
Sen, benim istediğimden daha fazla canımı acıtmadıkça istediğin her şeyi yaparım.
As long as you don't hurt me more than I like to be hurt I will do anything you ask.
Benim içeri atılmamı istediğin zamandan beri.
To the time you wanted to see me spanked.
Niye benim gibi istediğin adamla evlenmedin?
Why didn't you marry the man you wanted to, like I did?
Benim için istediğin bu mu, kocan için?
Is that to be the end for Gnaeus Calpurnius Piso?
Gel ve benim evimde yaşa. İstediğin her şeyi veririm.
Come and live in my house, I'll give you everything you want.
İstediğin zaman benim kitaplığımı kullanabilirsin.
You can use my library whenever you want!
Bu senin yapmayı istediğin bir film... ama benim, ya da televizyonun, ya da izleyicilerin buna ihtiyacı var mı?
This is a film you want to make... but do I, or television, or audiences really need it?
- İstediğin zaman benim bahçemi yapabilirsin.
- You can do work in my yard anytime.
Bence benim istediğim olmamalı. Senin istediğin de.
Well, I don't think it should be what I want or what you want.
Senin istediğin, benim.
I'm the one you want.
- Demek istediğin, Helena'nın hastalığı benim hatam mı?
So Lena's illness was my fault?
Dinle dostum, kendine istediğin ölümü seçebilirsin ama benim de yaşamaya hakkım var biliyor musun?
You've got a right to get killed, I have a right to live.
Çünkü bu yol benim evime gidiyor. İstediğin bu mu?
Because this road leads to my home.
İstediğin benim kollarım değil. Yüzüm... ve göğüslerim.
It's my face... and my tits.
Demek istediğin bu en kritik anda..... Humphrey'nin değil de benim tarafımda olduğunu mu söylüyorsun?
Do you meanthat when the chips are down, you're on my side, not Humphrey's?
Eğer benim için son bir şey yaparsan, son bir kötülük, önce onları gömeceğiz, sonra da seni balığa götüreceğim, ya da istediğin başka bir şeyi yaparız, tıpkı eski günlerdeki gibi
Come on. If you just do this one last thing for me, one bad thing, and then we'll bury'em and I'll take you fishing, or anything you want. Just like we used to.
Benim ve diğerleri için istediğin buysa kabul ederiz.
For me and the rest if that is what you want we will accept it.
İstediğin kadar konuş ama dört çocuğu olan da, onları tek başına büyüten de benim. Hiç kolay değil ve buna daha fazla dayanamayacağım!
You know, you can talk, but I got four kids, and I've been raising them alone and it's been damned hard.
İstediğin şey benim gücümü aşar.
What you ask is beyond my power.
İstediğin kişi benim o değil.
I'm the one you want, not her.
Rose, yapmak istediğin ne olursa olsun benim için bir sorun yok.
Rose, whatever you want to do is fine with me.
İstediğin benim.
You can beat me.
Filmi gören benim, fakat istediğin buysa, iri siyah gözleri var.
I'm the one who saw the movie, but if that's what you want, big black eyes.
İstediğin benim.
I'm the one you want, anyway.
Bende senin istediğin bir şey var, sende benim istediğim bir şey var.
I've got something you want, you've got something I want.
- Yani demek istediğin, bu kişi benim sevgilim Linda Blair mi?
So, what you're telling me is that I'm living with Linda Blair.
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benim için öyle 32
benimdi 32
benim için önemli 63
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benim için öyle 32
benimdi 32
benim için önemli 63