Benim için uygun tradutor Inglês
506 parallel translation
Benim için uygun.
That's fine with me.
Uçuş planı benim için uygun, senin için de uygunsa tabii.
The run seems all right for me if it's okay for you.
Burası benim için uygun bir yer değil.
For this is not my proper place.
En başından beri Milty'nin benim için uygun olduğunu biliyordum.
I knew Milty was for me from the very beginning.
- Benim için uygun.
- That suits me fine.
Benim için uygun.
It's okay with me.
Fikir beyan etmek benim için uygun olmaz.
It's not proper for me to express an opinion
Muhtemelen, benim için uygun değil.
Perhaps I'd better not.
Benim için uygun, Bay Horgan.
That's good enough for me, Mr. Horgan.
- Benim için uygun. - Anlaştık öyleyse.
Has a nice ring to it.
Önerilen slogan, "Pepsi için uğrayın." Benim için uygun.
Suggested slogan, "Pop in for a Pepsi" okay by me.
- Yarın gece benim için uygun.
- Tomorrow night would be good for me.
- Üst kısmı benim için uygun.
- The top will be fine.
- Benim için uygun.
- That's fine with me.
Şu an benim için uygun Ben.
Right now is just fine, Ben.
Benim için uygun.
Good enough for me.
Benim için uygun, Teğmen.
That's all right with me, Lieutenant.
Hangisi olursa olsun, eminim, benim için uygun olacaktır.
I'm sure any of them will suit me perfectly.
T-shirt için teşekkür ederim, ama bunun benim için uygun olduğunu sanmıyorum.
Thank you for the T-shirt, but I don't think it's good for me
Perşembe benim için uygun.
Thursday's good for me.
Burası benim için uygun.
This one suits me.
Bu gece gerçekten benim için uygun değil.
Well, tonight isn`t really good for me, after all.
" Torunuma şu isimlerin konması benim için uygun :
" For my grandson, the following names are okay with me :
Benim için uygun.
That's O. K. by me.
benim için uygun olan - üzerinde anlaşılan ve benim için uygun olan fiyata -
acceptable to me - - the agreed amount acceptable to me - -
Her zaman benim için uygun.
Any time suits me!
Benim için uygun bir iş var mı, patron?
You got any open jobs for me, boss?
Uygun şartlar yok, benim yeni kablosuz patlayacım için formül şatışını düşünün.
Under no circumstances would I consider selling you the formula for my new weireless explosive. Col. A. Nutt
Benim için çok uygun.
That would suit me perfectly.
Ve benim için bundan daha uygun bir son da olamazdı.
And no possible conclusion to it could be more congenial to me than this.
Eğer kalırsan kocam seninle daha çok ilgilenecek tabiki benimle de daha az. Ama bu durum benim için daha uygun şu anda.
If you stay, my husband will take care of you and a little less of me.
Dük için uygun olan benim için de uygun.
What's good for a duke is good enough for me.
Ve seninle temas kurmaya çalışmak benim için çok da uygun olmaz.
And it would be most improper for me to try to establish contact with you.
Sıra bendeyse, Sezar'ın öldüğü saatten daha uygun bir saat olmaz benim için. Arasam daha değerlisini bulamam dünyanın en soylu kanına bulanmış kılıçlarınızdan.
If I myself, there is no hour so fit as Caesar's death hour, nor no instrument of half that worth as those your swords, made rich with the most noble blood of all this world.
Aslında, düzenlemeleri ne kadar çabuk yaparsan, benim için daha uygun olacak.
In fact, the sooner you can make arrangements, the more convenient it'll be for me.
Üstlerime asılsız ithamlarda bulunduğum için... benim orduda kalmamın uygun olmadığını düşünüyorsunuz.
You have asked me to state that I am unfit to remain in the army... because I have incurred the hostility of my superior officers.
Odalar benim için çok uygun Bayan Wilberforce.
THE ROOMS WILL SUIT ME ADMIRABLY, MRS. WILBERFORCE.
Clinker için uygunsa benim içinde uygun.
It's all right with me if it's all right with Clinker.
Sebebi o değil,.. ... banliyöde kalmak benim için pek uygun olmaz.
It's not that, but the suburbs aren't very convenient for me.
Dün, satıldıklarında benim mezatçı olabileceğimi vaat ettiğinizi... hatırlatmak için belki bu uygun bir zamandır, Ekselans.
Perhaps this is the moment to remind Your Highness... that yesterday you promised me I could be the agent in their auctioning.
Uygun olmadığım işleri yaptığım için, bu benim cezamdır ve babamın işlerini ihmal ettiğim için.
This is my punishment for doing something I'm not cut out for. And neglecting my father's business.
- Belki de benim ofisim konuşmak için daha uygun.
Well... Ahem... maybe my office would be a better place to talk.
- İkisi de uygun benim için.
- I can do both. - Good.
Benim amaçlarım için de siz uygun bir adaysınız.
You've got possibilities too!
Benim için en uygun zamanda.
In my own good time.
Ve bu onlara uygun ise benim için ölmek uygundur.
And if it's convenient for them, it is convenient for me to die.
Şuradaki yatak benim için gayet uygun.
That bed in there will suit me just fine and dandy.
Bilsem bile böyle meseleler benim için konuşmaya uygun değil.
Even if I knew, it is not for me to discuss such matters.
Benim için gayet uygun.
Oh, I can do what I want.
Benim gibi bilgili ve edebi bir kişi için çok uygun.
An important assignment that is fit for my studious character, for a man of literature.
Sana onu ayarlamak benim için çok kolay ve o senin için çok uygun bir aday.
It will be the easiest thing in the world to arrange... and it will suit you admirably.
benim için fark etmez 98
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için 458
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için 458