Işimin bir parçası tradutor Inglês
335 parallel translation
Tehlike benim işimin bir parçası.
Danger is part of my trade.
Bu da işimin bir parçası.
This is still part of the service.
Hücre ziyaretleri işimin bir parçası, mahkûmları takip etmemde işe yarıyor.
Visiting cells is part of my job, helps me keep tabs on the men.
bu işimin bir parçası, anlarsınız.
it's part of my job, you see.
Bu işimin bir parçası zannettim.
I though it was part of my job.
Bu benim işimin bir parçası.
That goes with my job.
Bu benim işimin bir parçası.
It's just part of my job.
Evet. Makinelerden çıkan çamaşırları birbirinden ayırmak da işimin bir parçasıdır.
Part of my job is to sort various pieces of laundry as they come out of the machines.
Bu, işimin bir parçası.
This is part of my job ;
Bayan Bergdorf işimin bir parçası olarak soruyorum :
Mrs. Bergdorf, may I...? May I ask, Mrs. Bergdorf, in my professional capacity are you a woman of means?
Anlamadınız. Yani bu işimin bir parçası.
- It's part of my job.
Bu da işimin bir parçası.
That's part of the job.
Affedersiniz, bu işimin bir parçası.. Size böyle bir şeyden sonra sorular sormam gerekiyor.
Sorry, it's part of my job to ask you questions after something like this.
Bu işimin bir parçası.
It's part of my job.
Bu işimin bir parçası.
That's where half of it is.
Tüm bunlar benim işimin bir parçası olduğu kadar...
This whole thing is as much my business as...
O da işimin bir parçasıydı.
That's just part of the job.
Bilirsin, o işimin bir parçası.
You know, that's part of my job.
Bilmiyorum, belki parasal sorunlar... Üzgünüm, ama sorulmayacak şeyleri sormak işimin bir parçası.
I don't know, money problems... sorry, but indiscretion is part of my job.
Sadece işimin bir parçası.
It's just part of my business.
Tedbirsizlik benim işimin bir parçasıdır.
Imprudences are a part of my job.
Benim işimin bir parçası değildi.
It was not a part of my venture.
Ama bu işimin bir parçası.
Well, it's all part of my work.
Sonra anladım ki, bu da işimin bir parçasıydı.
I just considered it part of my job there.
Ve bu, giderek işimin bir parçası olmaya başladı.
And it started to become a part of my work.
- Hepsi de aslında işimin bir parçası.
It's all part of my business, really.
- Bu da işimin bir parçası.
- It comes with the job.
Evet, o işimin bir parçası tamam mı? Bir kaç günlüğüne gidebilirim.
I may be gone for a couple of days.
- Evet, bu benim işimin bir parçası.
- Part of my job, yes.
Utah işimin bir parçası.
Utah is part of my route.
- Bu işimin bir parçası.
- That's part of my job.
Bu, işimin bir parçası.
It's part of my job.
Müşterileri özel insanlar olduklarına inandırmak işimin bir parçası.
See, it's part of my job to make the customers feel special.
Bu, işimin bir parçası.
It's Part O'Doin'Business.
Kötü şöhret işimin bir parçası.
Trashy publicity's part of my business.
Bu işimin bir parçası.
Well, that's all part of my job.
- Bu da işimin bir parçası. Bana baksana.
- Well, do I look the part?
Ona işimin bir parçası olarak davranmadım.
I take it she's not an active part of the business.
Bu işimin bir parçası, evet.
It's part of my job, yes.
- Sosyete köşe yazarı olarak işimin bir parçası... - rakiplerine çamur atmak.
- Part of my job as society columnist... - Mudslinging rumor-monger.
Bak, risk almak benim işimin bir parçası, ama senin değil.
Look, it's my job to take risks, but not yours.
Bu da işimin bir parçası.
Is that true?
İşimin bir parçası da değildi.
And it wasn't part of my job either.
İşimin bir parçası.
It's part of my job.
- İşimin bir parçası, farkındayım...
- I realize it's part of my job -
İşimin bir parçası işte.
Well, it's part of my job, you see.
- İşimin bir parçası efendim.
- It's all a part of my work, sir.
İşimin bir parçası.
He's part of my job.
İşimin bir parçası.
It's all part of the job.
- İşimin bir parçası olduğunu söyledi.
- He said it was part of the job.
İşimin bir parçası.
It's part of the job.