Kaçmalıyım tradutor Inglês
194 parallel translation
- Kaçmalıyım.
I'm being held here.
- Kaçmalıyım, Drina?
- Got to run away, Drina.
Ülkeden kaçmalıyım. Ama param yok, gemi kaptanları yol için 1.000 kuruş istiyorlar.
But i have no money, and the shipmasters are asking 1,000 piasters for passage.
Kaçmalıyım.
I got to blow!
Kaçmalıyım!
A police jeep! I had to get away.
Para lazım. Kaçmalıyım.
I have to get away.
- Dinle, buradan kaçmalıyım.
- I've got to get out of here.
Kaçmalıyım.
I should run away.
- Ölmeden kaçmalıyım. Bu sesler bomba.... Sirenle bombardıman arasında hep on beş dakika ara vardır.
It takes 15 minutes before bombing!
Kaçmalıyım, saklanmalıyım!
I should go away, run, hide somewhere!
Şafakta kaçmalıyım buralardan
I must flee by dawn
Mungar'ı yakalamak için kaçmalıyım.
I've got to stay loose so I can pin Mungar.
- Senden kaçmalıyım!
- I ought to paddle your rump!
Evet biliyorum, belki de aslında kendimden kaçmalıyım.
Yes I know, but maybe I've got to escape from myself.
Kaçmalıyım, yoksa delireceğim...
I have to escape, or I'll go crazy...
Kaçmalıyım!
I must get away!
Sana göre bırakıp kaçmalıyım, değil mi?
I should flee to escape death, right?
- Kaçmalıyım.
- I must run.
Kaçmalıyım.
Must get out of here.
- Buradan kaçmalıyım.
- I gotta get out of here.
Kaçmalıyım.
I have to run.
Hemen kaçmalıyım.
I have to run.
Özel uçağımı kötü park ettim. O yüzden kaçmalıyım.
My private plane's double-parked, so I gotta run.
Kaçmalıyım.
Gotta split.
Kaçmalıyım.
I gotta run.
Hayatımı kurtarmak için kaçmalıyım!
I must run for my life!
Kaçmalıyım, baba.
I gotta run.
Şimdi, kaçmalıyım. Ve yine onunla çalışmak istiyorum. Ama o kasabayı terk etti.
Now, I've escaped and want to work with him again but he's skipped town
Kaçmalıyım.
Have to run.
Evet, artık kaçmalıyım çünkü vedalar beni çıldırtır.
Yeah, well, I gotta split, cos goodbyes make me crazy.
Simdi kaçmalıyım.
Got to run.
Kaçmalıyım, baba.
I got to run, Dad.
Nereye kaçmalıyım?
Where shall I run to?
Kaçmalıyım Amca, benim hatunun evinde olmam gerekiyor.
I gotta bounce, Unc, I'm supposed to be at my lady's crib.
Özür dilerim ama hemen kaçmalıyım.
Excuse me, but I've got to run.
Belki de kaçmalıyım.
Perhaps I should run away.
Başım belaya girmeden kaçmalıyım.
I'm getting out before I get in trouble.
Bilirsin, hissetiğim Londra'dan kaçmalıyım, ve, bilmiyorum, çiftçi olmak belki.
You know, I feel I've got to get away from London, and, I don't know, become a farmer.
Yani şimdi kaçmalıyım.
Well, must dash.
Kaçmalıyım!
Gotta run!
Onu öldürüp kendimi de öldürmeden önce olabildiğince kaçmalıyım.
What have I done to deserve this misfortune?
- Sanırım herşeyi bırakıp kaçmalıyız.
I thought we'd run away from all that.
hanımım biraz daha hızlı yürüyelim ondan kaçmalıyız hiç kimse kaderinden kaçamaz?
Walk fast madam, so that we can escape from him. Can anyone escape from his fate?
Kaçmalıyım.
I must escape.
Kaçmalıyım.
I had to leave there.
Kralım Zed, kaçmalıyız, Maax planımızdan haberdar..
Lord zed, we must run. Maax knows our plan.
Bunu çok fazla düşündüm ve sanırım gelecek görevde kaçmalıyız.
( SIGHING ) I've being giving this a lot of thought and I think the next mission we get we should get out.
Hayatımızı kurtarmak için buradan kaçmalıyız.
Now we should be fleeing for our lives, if you don't mind.
Buradan kaçmalıyız.
I'm getting out of here.
Tatlım, hemen anakaraya kaçmalıyız.
My dear, we must flee at once to the continent.
Oraya girip, yonca yaprağıyla kafa olmasını sağlayıp... kafası iyiyken flütü aldığımız gibi kaçmalıyız.
We gotta get in there, get him stoned off these clovers... grab the flute, and run like hell while he's still trippin'.