English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ O ] / Olay şu

Olay şu tradutor Inglês

5,112 parallel translation
Olay şu ki, Liam ve benim gibi insanlar için her gün bir dövüştür.
'The thing was, that every day is a battle for people like me and Liam.
Olay şu ki..
The point is...
Bak Brick olay şu. Biz senin aileniz ve sizin için her konuda endişeleneceğiz yani sizin endişelenmenize gerek yok.
Look, Brick, here's the deal- - we're your parents, and we're gonna do all the worrying for you so you don't have to.
Olay şu.
So, here's the deal.
Olay şu ki...
Thing is, I...
Olay şu ki, o kızla yatmak istiyorsun hatta kızın bir köleden farkı olmamasına rağmen.
The fact is, you want to sleep with that girl, even though she is barely above a slave girl.
Olay şu ki, 63,000 dolar borcun var.
Thing is, you owe us $ 63,000.
Ama olay şu ki, sohbetimizi telefonuma kaydediyordum ve şimdi itirafınızı duyması için polisi arayacağım.
But the thing is, I've been recording this conversation on my phone and will now be calling the police, who will hear your confession.
Asıl olay şu ki, onlar çok kişi öldürdü.
The point is, they all killed a lot of people.
Geceleri gözüme uyku girmemesine sebep olan olay şu.
Here's the part that still keeps me up at night :
Olay şu ki kadın oğlunun hoşgörülü ve gey dostu bir takımda oynamasını istiyor. Ve ona gey oğlumun benim yeni yardımcım olduğunu söylediğimde Darryl'in benim için oynayacağını söyledi.
The point is that she wants her son to play for a tolerant and gay-friendly school, and when I told her that my gay son was my new assistant, she said that Darryl would play for me.
Olay şu, Aslında o temel şeyde ben...
Here's the thing. Back in basic,
- Olay şu ki, bitmemiş işini bitirmek için buradayım.
The point is, I'm here to finish your unfinished business.
- Olay şu Lemorge olayının çok da imkansız olmayacağını düşünmemi sağlayacak şeyler var.
I have my reasons to believe that Lem-eorge, is not as far-fetched as we think.
Tamam, olay şu.
All right, here's the thing.
Olay şu.
Essentially...
Onu uzaklaştırmak için şu rüyada kontrol olayını kullanmayı denedim.
I tried the lucid dreaming thing to make him go away.
Şu Ayışığı yüzüğü olayının arkasında ne var?
What's the deal with these moonlight rings?
Olayım şu.
Well, the deal is this.
Nick şu an buraya geliyor ve yine olay çıksın istemiyorum.
Nick is on his way over here right now, and I don't want another episode.
Demek istediğim gerçekten de şu kan olayında pozitif olabilirim.
I mean, I might be positive in a blood situation, so...
- Biliyorsun Ilana bir süredir takılıyoruz ve aramızdaki - ilişki gerçekten güzel-- - - Şu sexbuddy olayı?
You know, Ilana, we've been hangin'for a while, and the arrangement we have now is cool- - the ol'sex buddies thing?
Şu cinayet olayını biraz daha açalım. Hepimizin şüpheleri var.
This turned out to be more of a homicide thing, as we all suspected.
Tüm şu aldatma, bot kazası, boğulma boğulmama, sen döndün, o döndü olayı mı?
Is it because of the whole cheating, shipwreck, drowning, not drowning, you're back, she's back thing?
Queen Consolidated'in CEO'su olarak bu ağza alınmayacak olayı gerçekleştiren teröristlere bir mesajım var.
As CEO of Queen Consolidated, I have a message to the terrorist who committed this unspeakable act.
Elbette, şu ara sokaktaki adamı öldürdün ancak bu öl yada öldür olayıydı.
Sure, you took that guy in the alley, but that's kill or be killed.
Hani şu bir federal kanun adamının Nicky Augustine'in öldürülmesine yardımcı olduğu söylentisi vardı ya Picker olay sırasında orada olduğunu ve her şeyi gördüğünü söyledi.
You know, there's a rumor going around that a federal lawman was instrumental in the death of Nicky Augustine. Picker said he was there on the tarmac, watched the whole thing go down.
Şu açıdan da bakabilirsin başımızdan geçen onca şeyden sonra, aramızda oluşan güvenden sonra seninle birlikte geldim ki içini döküp, olayın senin açından ne kadar kötü gidebileceğini anlatmak istersin sanmıştım, çünkü Art'ın elinin şişmiş ve senin de gözün mor.
The other way you could see it is that, after all we've been through, the trust we've built, I came with you in case you opened up a crack and wanted to talk about how bad you could have messed up that Art has a swole fist and you got a black eye.
Dürüst olayım, şu an tek düşünebildiğim sonumuzun tıpkı Saint Alice gibi olacak olması.
To be honest, all I'm thinking about right now is how our town is gonna end up exactly like Saint Alice.
Şu an meydana gelen olay mı?
Is it this one? Taking place right now?
Senin şu araya mesafe koyma olayını iyice anladım.
I must have understood his story away...
Şu hayalet olayıdır belki.
I don't know! Intense ghost denial.
Belki de şu hamile kalma olayını tekrar düşünmelisin.
You know, maybe you should rethink this whole getting pregnant thing.
Ve şu senin Stu'yla parası için yatma olayıyla ilgili duyduklarım da nedir?
And what's this I hear about you fucking Stu for money?
Şu Keeler olayıyla ilgili olan o konuşmayı hiç yapmadık.
The whole Keeler thing... we never had that conversation.
Şu anda olay yerine giden tek sağlam yol Liman bölgesindeki Demir Köprü.
Now the only ways out of Harbor City are Na-an Iron Bridge and the Central Tunnel near you.
Şu değerler ve GPS, arabanın direğe çarptığı yerde, tek bir yıkıcı olayın meydana geldiğini gösteriyor.
These vitals and the GPS indicate a single catastrophic event occurring at the coordinates where the car hit the pole.
Sen ve şu üç küçük domuz olayı nedir?
So, um, what happened with you and those three little pigs?
Ama şu anda, söz vermenin olayı halledeceğini sanmıyorum.
But in this instance, I don't think your word's really gonna do the trick.
Şu uçak olayı ve o kızı ısırmandan sonra şarkılarının indirilmesi 10 kat arttı.
Between that airplane thing, and you taking a bite outta that girl, your downloads are up ten-fold.
Kenny de Carrie'nin şu sahte mücevher olayına karışmış mı öğrenmemiz lazım.
We have to find out if Kenny's involved in the whole jewel scheme with Carrie.
- Olayı şu ne zaman istersen çarkı döndürüyorsun sonra da orada gördüğünü gerçek yıldızlarla eşleştiriyorsun.
See, what you're supposed to do is rotate the wheel to the time you want, and then match it with the real stars.
Bir dans gibi. Şu soru-cevap olayı.
It's a dance... this... question and answer.
Şu bot kiralama olayını araştırdım.
I looked into the boat rental.
Şu komedi kulübü olayını çözmem gerekiyor.
I have to finish this comedy club gig.
Ama şu ışık olayına gerçekten bayıldım.
Uh, I think we should probably get going.
Şu birleşme olayıyla o kadar uğraştım.
I mean, I was so consumed with the stupid merger.
Şu Sadie Hawkins olayını tekrar düşünmeye başladım.
I'm starting to rethink this whole Sadie Hawkins thing.
Olay şu.
Okay, here's the deal.
Bu şeyle eğleniyorsun di mi, şu dayı olma olayıyla?
You're really enjoying this, aren't you, the whole uncle thing?
Olay havayolunun CEO'su Daniel Flaxton tarafından örtbas edilmiş.
All of it covered up by the airline's CEO, Daniel Flaxton.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]