Planımız şu tradutor Inglês
225 parallel translation
Gelin çocuklar, planımız şu...
- Yes, the map's in the office. Come along, this is the setup.
Sutton Craddock'dan uçuş planımız şu şekilde.
This is the flight plan from Sutton Craddock.
Şimdi prensim, planımız şu :
Now, my prince, this is the plan.
Tamam, bakın şimdi, planımız şu.
OK, look, here's the plan.
Planımız şu.
Let's do it this way.
Pekala, planımız şu...
Okay, this is the plan...
Bakın, planımız şu.
Look, here's the plan.
Planımız şu.
This is the plan.
Planımız şu.
Here's the plan.
Pekala, planımız şu.
All right, here's the plan.
Planımız şu.
This is what we'll do.
Pekala, planımız şu :
All right. Here's the plan.
Planımız şu, Minotor'u köşeye sıkıştırıp silahlarımızı tadına vardıralım.
We give the Minotaur a taste of our weapons.
Bak, planımız şu.
Look, here's the plan.
Tamam, planımız şu bir kaç papel ödünç alacağız...
Okay, here's the plan : We borrow a few bucks... just a small loan from the briefcase
Planımız şu.
What's the plan?
Tamam planımız şu.
All right, now, this is the plan.
O yüzden, planımız şu.
And... Okay, so this is the plan.
Planımız şu şekilde.
This is our assassination plan.
Planımız şu :
So here's the plan :
Planımız şu inatçı bir biçimde destek sistemini kabul ettirmek.
Our strategy is... we're aggressively pursuing a support system.
Planımız şu ; makineli tüfek birliği Domuzlarıyla birlikte ilk gediği açacak.
Plan is machine-gun platoon will make the breach with their Pigs.
Planımız şu kontak lensleri takacaksın, Sakulos'ın bürosuna girecek ve bilgiyi alacaksın.
You use the lenses, get into Sakkoulas's office, record the specs.
Planımız şu- -
Okay, so here's the plan -
- Tamam planımız şu.
- OK, here's the plan.
Planımız şu, Jacob.
Here's our plan, Jacob.
- Pip? - Evet, planımız şu.
All right, now here's the plan.
Planımız şu :
Here's the plan.
Planımız şu.
I'll tell you what.
Çok ilginç. Planımız şu.
That's interesting.
Planımız şu : koş!
Here's the plan : Run!
Kısaca ve şimdilik, planımız şöyle Tahiti'ye dönüp, esirleri bırakacağız alabileceğimiz kadar, su ve erzak alacağız ve bulabildiğimiz fazladan adamları.
Briefly, and for the moment, our plans will be as follows, we'll return to Tahiti and deposit our prisoners, we'll pick up all the water and stores we can carry, and all the extra hands we can find.
Planım şu, suç gecesi ben ve planım, güzel bir kitapla şu yatakta uzanıyor olacağız.
My plan is, on the night of the crime my plan and I will be curled up in that bed with a good book.
Şu var ki, planımızı uygularken seni bağlamak zorundayız.
However, we must tie you up while we carry out our plan.
- Ailenizle tatil planladığınız gelecek sefer... Deli gibi yağmur yağıyor. Şu günlerde belediye taşıtıyla gidiyorum.
- So the next time... you andyour family plan a vacation... it's raining like hell, and I'm riding the C.T.A. these days.
Ama şu planlamadığımız üçü sonradan gerçekten bizim için çok özel oldular.
But the three we didn't plan, they turned out to be something real special.
Şu an hazırlanmakta olan bir planımız var. Ama harekete geçmeden önce sizden, muhalefetten de onay almak istiyorum.
We have a plan in preparation, but before to do something, I want you, as leader of Opposition's her, to be agreed.
Ama şu anda, planı dinlerken bayrağımızın indirildiğini sandım.
But just now, as I listened to the plan, I thought I saw our flag going down.
Şu an, bütün sahip olduğumuz, önceki sakininden aldığımız eski kat planı.
At present, all we have is an old floor plan we got from a former resident.
Planımız şu :
Here's the plan :
Ve MAry Hob'u oynadığımız büyük planı.... Şu an için pek hoş karşılanacağını sanmıyorum.
and the way we played mary hob with the grand scheme... ( chuckles ) i don't think you'd be very welcome just now.
- Affedersiniz efendim. Amirim, hazırladığım şu plâna bir bakmanızı istiyorum.
- Ahem, commissioner I would like you to look at this plan that I have formulated.
Önemli olan şu an burada olmam ve hayatlarımızın kalanını beraber geçirecek olmamız.
All that matters is that I'm here now and that Beverly and I plan to be together for the rest of our lives.
- Bir plan oluşturulmalı. - Notlar çıkarmamız lazım. Listeler hazırlayıp bugün şu sahneleri çalışacağız demeliyiz.
- We've got to start writing prefaces or, like, a list that says, " Today we'll do these scenes.
Tamam, planımız şu.
First thing they see : finger pastries.
Planımız şu.
Okay, here's the plan.
Planımıza göre, bir hafta içinde su kanalına ulaşacağız.
we should reach the water vein in one week.
Plan şu ; arkadaşımızla kulüpte buluşacağız, sonra da son sınıfların partisini bulacağız.
Okay, so the plan is, we're gonna meet our friend at the club and we're gonna try and find this senior party.
Tamam, planımız şu.
OK, here's the plan.
Tamam ama şu an Pirelli'nin yerine geçen iblisi öldürme planımıza sadık kalmalıyız.
Okay, but right now we need to stick to our plan, which is to vanquish the demon impostor.
- Şu an ki planımız.
- Well, this is a setup.