English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ S ] / Sanırım bu

Sanırım bu tradutor Inglês

21,593 parallel translation
Sanırım bu taraftan daha güzel gözüküyorlar.
I think... I think this side is a little better.
Sanırım burada beraberken bu kadar rahat olduğum pek insan yok.
Well, I guess there aren't that many people here I'm all that comfortable with.
Fakat sanırım bu işe Jennifer'ın babasıyla bizim aramızın bozulması da sebep olmuş olabilir.
But I think what this boils down to is Jennifer is just pretty pissed at her father and me.
Sanırım bu da onu sarstı.
It's been a bit rocky.
Sanırım bu kadın bir Yakuza.
I think she's Yakuza.
Sanırım bu yüzden onu kazığa geçirip yaktılar.
I think that's what got him burned at the stake.
- Sanırım bu işi yapmak zorunda kalacağım.
- I guess I'll just have to make this work.
Sanırım bu kayıt.
I think that's recording.
Nick, sanırım bu Nebojsa gerçekten köklü aileden, tamam mı?
Nick, I think this Nebojsa is really rooted, okay?
Sanırım bu sefer yardımına ihtiyacım olacak.
I think I need your help on this one.
Sanırım bu bana borçlusun demek oluyor.
I guess that means you owe me.
Sanırım bu senin.
I believe this is yours.
Sanırım bu senin anılarından biriydi.
I think that was one of your memories.
Sanırım bu mevzu hakkında bir süre daha konuşacak.
I'm guessing I'll be hearing about it for a while.
İki top oluyor sanırım bu durumda.
Double scoop, I guess you'd call it.
Samimiyetle bana olan ilginizden dolayı teşekkür ederim ve karşı teklifimin şartlarını kabul ederseniz sanırım bu iş olur.
I appreciate your interest in me, sincerely, and... if you're willing to accept the terms of my counter, I think we can wrap this up.
Sanırım bu yemek yapacağı anlamına geliyor.
_
Evet millet bira saati gelmiş ama sanırım bu yeni kurallarımı ihlal ediyordur.
Well, guys, I would say it's beer o'clock, but I'm sure that violates one of my new rules.
Sanırım bu Alan.
I think that's Alan.
Sanırım bu şaraba mutfakta biraz nefes aldıracağım.
I think I'm gonna let this one breathe in the kitchen.
Sanırım bu gayet açık.
Uh, well, I think it's pretty obvious.
Sanırım bu bizi komşu yapıyor.
I suppose that makes us neighbors.
Sanırım bu Pete.
I think that's Pete.
Sanırım bu işi yapabilirim.
I reckon I can make this work.
- Sanırım bu da senin taşınman için açık kapı bıraktı. - Evet.
- Leaving, I suppose, the field open for you to move in...
Sanırım bu senin gitme vaktinin geldiğine işaret ediyor.
I think that's your cue to go.
Sanırım bunun için hiçbir şey yapmayacağım, kesin olan bu.
So I guess I'll just do nothing and that's that.
Sanırım bu hayır demek.
I suppose it's still a "no"?
- Sanırım bu bizi müttefik yapar.
Guess that makes us allies.
- Sanırım bizi bu durumdan...
- I think I can get us out from under...
Sanırım Ortabatıda bazı yerleri kaybetti, o yüzden bu gece son dakika değişikliğiye Ohio ya gidiyor.
- Yeah. I guess she lost some ground in the Midwest, so she's making a last-minute trip to Ohio tonight.
Sanırım şu an seninle konuşabileceğim tek yol bu.
I guess this is the only way I can talk to you now.
Arizona'nın alan kodu bu ve sanırım sabit telefon.
It's an Arizona area code and I think it's a landline.
Bu hayatta beni öldürmeden temizleyip yıkayacaksın sanırım..
Guess you'll bathe me, clean me before releasing from this life.
Sanırım hepsi bu kadar.
Well, I guess that just about does it.
Bu hafta senin servisinde çalışıyorum ama kötü bir zamanda geldim sanırım.
That I've been working on your service this week, but it seems like a bad time.
Eski dostlar arasındaki bu sıcak kucaklaşmayıda yakalamıştır sanırım.
A warm embrace between old friends.
Bu konuşmayı yapan ilk kişi değilim, sanırım.
I dare say, I'm not the first to pass comment on it.
Sanırım Virginia'da söylediklerim yeterince iyi değildi ki bu da daha iyi bir fikir bulmam gerek demek.
I guess whatever I said in Virginia wasn't good enough, which means I need to do better.
Bu şekilde devam etti. Ta ki bulunamayan tek ajan Lucy Church kalana dek. Rüşvet karışan bir yatırım fonuyla ilgili uzun zamandır yaptığı görevinin sonuna gelmişti.
It went on like that, until the only agent left unaccounted for was Lucy Church, who was in the end stages of a long assignment at a corrupt hedge fund.
Sanırım şuan bu karara pişman oldun.
I'm guessing you regret that decision now.
Tabii sanırım teknik olarak önce öteki adam başladı, bu yüzden o Mr. X olmalıydı.
Although, you know what, I guess, technically, the other guy started first, so he'd have to be Mr. X.
Sanırım çocukları bu işin içine fok hızlı soktuk.
Maybe we pushed the kid thing too fast.
Bununla yüzleşmem bile çok uzun zaman aldı ama... -... bu gece hazırım sanırım.
It's taken me a long time to even face it, but... tonight, I'm think ready.
Sanırım kapıyı bu şekilde kapatacağız.
I think this is how we close the gate.
Tanrım, Quagmire, sanırım en korkuncu bu oldu.
God, Quagmire, most of that was horrible.
Sanırım konu seks olduğu için bu durumdan memnun kalacağını ve böylelikle ben de para kazanacağımı düşündüm.
I guess I just got caught up in the money and-and assumed you were okay with it because of the sex.
Bu hafta başında, üç maaşlı çalışanım bu odadakilerden birinin emriyle benim FBI ile çalıştığıma inandırılmış biri tarafından bana mesaj göndermek adına öldürüldü.
Earlier this week, the murder of three of my contractors was ordered by someone in this room to send a message that they believed I was working with the FBI.
Bu garip çünkü fikrini değiştirmişsin sanırım.
- Yeah. That's weird,'cause it looks like you changed your mind.
Bugünlük bu kadar yeter sanırım.
Oh, you know, I think I'm done for the night.
Sanırım şimdilik bu kadar.
I think that's it for now.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]