English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ S ] / Silahım nerede

Silahım nerede tradutor Inglês

128 parallel translation
Silahım nerede?
Where's my gun?
- Silahım, silahım nerede?
Somebody give me my gun.
Silahım nerede?
Where's my pistol?
Çabuk, silahım nerede?
Where's the gun?
Lanet silahım nerede?
Where's my fucking gun? !
Silahım nerede? Üst katta.
Where's my gun?
- Silahım nerede?
- Where's my gun?
Silahım Nerede?
My gun.
Silahım Nerede?
Where is it?
- Silahım nerede?
- Where's my gun? - Here.
Silahım nerede?
Where's my piece?
Tanrı'm, silahım nerede?
Jesus, where's my gun?
- Silahım nerede?
So, where's my gun?
Silahım nerede?
Where is my gun?
Henüz değil, lanet silahım nerede?
No, not yet. Where the hell is my gun?
Silahım... Silahım nerede?
My gun... where is my gun?
Ee, silahım nerede o zaman?
So where's my fucking gun?
Silahım nerede?
Where is the gun?
Silahım nerede?
Where?
Seninle işim bittiğinde görürsün. Şimdi, silahım nerede?
You wait till I get done with you.
Benim silahım nerede?
Where's my gun?
Silahım nerede?
Where my gun?
Silahım nerede?
Sick bitch. Where is my gun?
Dostum, silahım nerede?
Dude, where's my gear?
Tanrım, silah nerede?
Good heavens, where is it?
Bak bakalım şu silah nerede?
Demolition team!
Hitler'e ordularını yeniden oluşturması için yardım eden....... ve silah satışlarından büyük kârlar elde eden....... Amerikan sanayicilerinin sorumluluğu nerede?
Where is the responsibility of those American industrialists who helped Hitler to rebuild his armaments, and profited by that rebuilding?
- Silahın nerede? - Ben aldım.
Now what I want to talk to you fellas about...
Tamam silah doğrultacağım da silah nerede?
I point a gun at them, fine. Which gun?
Silahım, silahım nerede?
Where is my gun?
Böyle bir şansım olduğunda beni öldürmeye çalışıyorsun. Silahın nerede? Bir tane olmalı.
When I think I have the chance you're trying to kill me.
Nerede benim silahım?
Where's my gun?
Yoldaş Pribluda, silahı ne zaman alacağım ve onu nerede vuracağım?
Comrade Pribluda, when do I get the gun, and where do I kill him?
Silahım nerede?
He's crazy.
Getirdiğim silah yaralanması olan adam nerede? Onu transfer etme emri aldım.
Where's the gunshot wound I brought in?
Diğer silah nerede adamım?
Where is the other gun, man?
Nerede olduğunu söyleyin yoksa ışın silahımla sizi atomlarınıza ayırırım.
Tell me where he is or I'll disintegrate you with my raygun!
- Silahım ve el bombam nerede?
Where's my gun and my grenade?
Ricky'nin silahın nerede bulunduğu veya bu trajedi hakkında bilgi sahibi olduğunu ima etmiyorsunuzdur umarım.
I hope you're not suggesting that Ricky had prior knowledge of that gun's whereabouts or any part in this tragedy?
Silahım nerede?
- Where is he?
Silahım nerde? Nerede diyorum.
Now, where the fuck is it?
Ya hayatımı geri alırım ya da Rus silah kaçakçılarına nerede olduğunu ve kimin aldığını söylerim.
I either get my life back or let the Russian arms dealers know where it is and who took it.
Görünüşe göre Bayan Watson'la, silahı nerede kaybettiğini hatırlıyor mu diye sormak için görüşmemiz lazım.
Sounds like we need to have a little talk with miss watson, see if she remembers where she lost it.
Nerede... Nerede benim lanet... Nerede benim lanet silahım?
Where is... where the hell is my... where the hell is my gun?
Mücahitlere vermek için Rus yapımı silahlara ihtiyacımız olduğunu ve Sovyetler Birliği dışındaki en büyük Sovyet silah stokunun nerede olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Now, you and I know we have to get Soviet-made weapons into the hands of the mujahideen. And you and I know where the largest stockpile of Soviet weapons outside the Soviet Union is.
Ve yarışmacılarımızın gümüş kurşunun nerede olduğunu bilmediklerine sizi ikna etmek için... el silahındaki bütün diğer hazneler sahte dairelerle doldurulacak.
And to assure our contestants have no idea where our silver bullet is... all the other chambers in the hand gun are being filled with dummy rounds.
Tüm savunma hareketlerimi tahmin etti ve kelepçelerin nasıl kullanılacağını, silahımın nerede olduğunu biliyordu.
He anticipated all my defense moves, knew how to use the cuffs, knew where I'd have my piece.
Babanla benim silahı nerede sakladığımızı biliyor musun?
Do you know where your father and I keep the gun?
Biri gelip seni incitecek olursa, silahı nerede sakladığımızı biliyor musun?
Just in case somebody should try to come in here and hurt you, Do you know where your father and I keep the gun?
Ortağımın silahının nerede olduğu.
Where my partner's gun is.
Peki o silah şu an nerede polislerin tuttuğu kanıtlar arasında var mı?
Oh, so where's the gun now, then, in a police evidence locker somewhere?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]