Unutursun tradutor Inglês
555 parallel translation
Bu yüzden uzun süre karanlıkta kalırsan aslında ne istediğini unutursun. Her şey karanlığa bürününce artık ne aşk kalır, ne hırs ne de tutku. Kendi kendine canavara dönüşürsün.
That's why if you're in the dark for a long time, you forget what you were looking at in the beginning, and when everything became dark, it's not love nor obsession nor desire, it just became the evil monster itself.
Beni unutursun sen.
- You'll forget all about me.
O şirin küçücük evi meraklı kapıcıyı o küçük tuhaf odayı nasıl unutursun?
How could you forget that funny little house... and the suspicious concierge... and that quaint little room?
Unutursun onu.
It'll make you forget her.
- Unutursun bebek.
- You'll outlive it, baby.
Aşağılık davrandım ; önce kendime bağladım unutursun diye bırakıp gittim.
I was a cad to make you care and then leave you to get over it.
Ve zamanla... beni unutursun.
And in time... you'll forget me.
Kendiniz olduğunuzu unutursun.
You sort of forget you're you.
Seni sessizce korkutmaya çalışsam, yarın tüm korkunu unutursun.
If I try to frighten you into silence, by tomorrow, you'd have forgotten your fear.
Ama sen olsan beni unutursun.
As for you, you'd forget me.
Sadece faturalarını öder, ihtiyaçları olan parayı ödünç verir sonra da geri istemeyi unutursun.
You just pay their bills, lend them all the money they need... - then forget to ask for it back.
- Nasıl unutursun, Baba?
- How do you forget, Pa?
Eddie, akıllı biriysen bizi gördüğünü unutursun.
Eddie, if you're a smart boy, you'll forget you ever seen us.
Yakında onu unutursun.
You'll soon forget her
Hatta lagün üzerindeki Alize'yi de unutursun.
Even with... many tradewinds, over lagoons.
- Umarım başarılı olurda unutursun.
- I hope you succeed and forget.
"O zamana kadar beni unutursun..."
" You'll forget about me long before then.
Juliette gibi kızlar bir geceliktir, sonra unutursun onları.
Girls like Juliette are good for one night then you forget them.
Unutursun.
You'll forget.
Ayazdan kaçıp eve girersin, ısınırsın ve unutursun avluda kalan karı ve ayazı.
Do you think I'll get the better mark? You'll come into the house from the street,
Sana iyilik yaptım, Lucy, utanma hiç. olanları hemen unutursun.
I did you a favor, Lucy, and it won't take long to get over your embarrassment.
Eğer ona bir şey olacak olursa beni anında unutursun.
If anything went wrong with her, you'd forget about me like that.
Böyle bir şeyi nasıl unutursun?
How you gonna forget something'like that?
- Beni unutursun.
- You are going to forget me.
"Delikanlıyı unutursun, benim yanımda kalırsın."
"You'll forget him and I'll keep you."
Aksi taktirde, yarısını unutursun ya da yanlış şeyi getirirsin.
Otherwise, you'll forget half or bring the wrong kind.
Yarın Londra'ya vardığında unutursun.
You'll forget all about it by the time you reach London tomorrow.
Kendini sıcak tutmayı hep unutursun, Anne.
You never remember to keep warm, Mother.
Şu çek bir gelsin, kısa sürede unutursun.
You'll get over it soon as that check comes in.
Burada her şeyi unutursun. Soğuk ve açlık hariç.
You forget everything here, except cold and hunger.
Zavallı Nadiacık çok yakında onu da unutursun tıpkı diğerleri gibi.
Poor Nadia. You'll get over it. Forget all about it.
Beni unutursun.
You will forget me.
Her şeyi unutursun.
Get it all out of your system.
Sen de unutursun.
Or you, either.
Ya beni istediğim yere götürürsün ya da beni sonsuza dek unutursun!
Either you take me where I want to go, or you can forget where I live, and this time it's for good!
- Yakında espresso içince unutursun.
- Soon, you drink Espresso.
Unutursun.
You get over it.
Sana anlatacaklarımı duyana kadar bekle, işi falan unutursun.
Wait till you hear what I gotta tell you, you'll forget about work.
- Zamanla unutursun, Earl.
- You'll get over it, Earl.
Çok vakit geçmeden onu unutursun.
Nonsense. You'll forget about it in no time.
Nasıl unutursun?
But you couldn't have forgotten.
Birinci aydan veya sonrası, zamanı unutursun.
After the first month or so, you forget about time.
Şimdi al istersen yoksa unutursun.
Take some now, or you'll forget
Artık hep onunla olacaksın, Beni unutursun?
Now that you have her, you abandon me?
Böylece Felix'i de unutursun.
It will take your mind off Felix.
Nasıl unutursun?
How could you forget?
Belki de yarın pelerin numarasını unutursun.
Maybe you'll forget the cape stunt tomorrow.
- Şarabı içince herşeyi unutursun.
As long as you have wine, you forget everything.
Ölürsen, beni unutursun.
If you died, you'd forget me.
Gider gitmez beni unutursun.
As soon as you're gone, you will forget me.
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
♪ Gin toddies, large measures No skimping if you please! ♪ I rough it, I love it Life is a game of chance ♪ I never tire of it