Utanmıyorum tradutor Inglês
512 parallel translation
Ve sana söylemekten utanmıyorum.
And I'm not ashamed to tell you.
Bunlardan utanmıyorum ve pişman değilim.
I'm afraid he'll never forgive me. It's such a disgrace for him.
Bundan utanmıyorum.
I'm not ashamed.
- Utanmıyorum.
- l'm not bashful.
Bundan utanmıyorum.
I'm not ashamed of it.
Utanmıyorum aslında.
I'm not, though.
- Utanmıyorum elbette.
- Of course I'm not ashamed of it. - What?
Baba, burada olmamı anlamanın zor olduğunu biliyorum, ama bundan utanmıyorum.
Father, I know my being here is difficult to understand, but I'm not ashamed.
Pekâlâ bundan utanmıyorum.
All right. I'm not ashamed of it.
Yo, hayır utanmıyorum.
No. No shame.
Annemi seviyorum, ve bundan utanmıyorum.
I love my mom, and I'm not ashamed of it.
Ben utanmıyorum, Justus.
Well, I'm not ashamed, Justus.
Yaptığım hiçbir şeyden utanmıyorum.
I'm not ashamed of anything I've done.
Sahip olduklarımı nasıl kazandığımdan utanmıyorum.
I'm not ashamed of how I got what I have.
Yaşımdan utanmıyorum.
I'm not ashamed of my age.
Ben utanmıyorum, dürüstüm.
I'm not ashamed, I'm frank.
- Hayır, artık utanmıyorum.
- No, not anymore.
Ben hayatımdan utanmıyorum, Charlie, sen utanıyorsan güle güle.
I'm not ashamed of the way I live and if you are, goodbye, Charlie.
Ve yaptığım hiçbirşeyden de utanmıyorum.
And I'm not ashamed of anything I've ever done.
Kiliselerimizin yarı yarıya boş olduğunu söylemekten utanmıyorum.
I'm not ashamed to admit our churches are half-empty.
Artık kendimden utanmıyorum.
I'm no longer ashamed of myself.
- Tabii ki utanmıyorum.
- Of course not.
Diğerleri gibi utanmıyorum.
As for the rest, I'm not shy.
Gurur duymuyorum ama utanmıyorum da.
I'm not proud of it, or ashamed of it either.
Bundan utanmıyorum.
I don't feel any shame.
Bundan utanmıyorum.
I'm not ashamed of that.
Ben korkuyorum Dee ve bundan utanmıyorum.
I'm scared, Dee, and I ain't ashamed of it.
Freddie, televizyonu gördükten sonra, hiçbir gösterimizden utanmıyorum.
Listen, Freddie, after what I saw on television, I'm not ashamed of any of our routines. - Now, come on.
Böyle olduğum için utanmıyorum.
I'm not ashamed of the part I play.
Ekmek için dilendiğimi söylemekten utanmıyorum.
I am not ashamed to say that I had to beg to eat.
Evet, ayrıca bundan utanmıyorum da.
Aye, I'm not ashamed of it, either.
- Utanmıyorum.
- I'm not.
Ondan utanmıyorum adi herif!
I'm not ashamed of him, you mean thing!
Paraya ihtiyacım var, bu yüzden utanmıyorum.
There's no shame in having to eat.
Bunu söylemekten utanmıyorum.
I'm not ashamed to say it.
Utanmıyorum ki.
I'm not ashamed.
Utanmıyorum.
I'm not ashamed.
Hiçbir şeyden utanmıyorum.
I'm not ashamed of anything.
Hayır, utanmıyorum.
No, I'm not.
Utanmıyorum.
Well, I don't think embarrassed.
Zor kazanılmış o paraları israf etmekten de utanmıyorum! ... çünkü ben böyle bir adamım.
I'm not ashamed of pissing away the money on hard living either, because I'm that kind of guy.
Hiçbir şeyden de utanmıyorum. Sana yardım edemem.
I AIN'T ASHAMED OF NOTHING I CAN'T HELP.
Üzerimde erkek kıyafeti varken, kadın kıyafeti varkenki kadar utanmıyorum para ödemeye.
I'm not so ashamed to pay for it with men's clothes on as I am when I wear women's clothes, as I have sometimes.
Ailemden utanmıyorum... ama şeytan ruhumu ele geçirebilir.
I will not shame the family, But the devil... the devil can take my soul.
Evet, Doris'i yirmi yıldır tanıyorum ve bunun hayatımın en samimi ve tatmin edici deneyimi olduğunu kabul etmekten utanmıyorum.
Yes, I've known Doris for 20 years, and I'm not ashamed to admit that it's been one of the most intimate, satisfying experiences of my life.
Bunu sana neden anlatıyorum bilmiyorum, ve hiç de utanmıyorum bundan.
I don't know why I'm telling you this, and I'm not ashamed at all.
Dürüst bir herif değilsem, ne olmuş,... pezevenklik yapıyorum, ama bundan utanmıyorum.
So I'm not a decent guy. I'm a pimp, but I'm not ashamed of it.
- Bundan utanmıyorum.
- I ain't ashamed of it.
Bundan da hiç utanmıyorum.
And I'm not ashamed of it!
Utanmıyorum ki.
I'm not. Mike is for Macaulay.
Ben cezamı çektim, her ay size görünüyorum, ve bu pis arabaları yıkıyorum, ama sizden rahat yok! Utanmıyorum ben.
Now, Lonnie, please.