English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ U ] / Uyandırın onu

Uyandırın onu tradutor Inglês

111 parallel translation
Uyandırın onu.
Wake him up.
Uyandırın onu, çocuklar, yoksa yakalanacağız!
We must awaken.
Uyandırın onu!
Wake him up!
- Lütfen, uyandırın onu!
- Please, wake him up!
Gelini uyandırın, uyandırın onu tomurcuklanan aşkın yeşil buketiyle. tomurcuklanan aşkın yeşil buketiyle.
Wake up the bride, wake her up with the green bouquet of flowering love, with the green bouquet of flowering love.
Gelini uyandırın, uyandırın onu.
Wake up the bride, wake her up.
Gelini uyandırın, uyandırın onu...
Wake up the bride, wake her up...
Gelini uyandırın, uyandırın onu... tomurcuklanan aşkın yeşil buketiyle. tomurcuklanan aşkın yeşil buketiyle.
Wake up the bride, wake her up with the green bouquet of flowering love, with the green bouquet of flowering love...
Gelini uyandırın, uyandırın onu...
Wale up the bride, wake her up...
Uyandırın onu.
Wake him.
Müzik! Uyandırın onu!
Music, awake her.
Uyandırın onu.
Wake her.
- Uyandırın onu.
Wake him.
Uyandırın onu, yoksa ikinizi de vururum.
Wake him up, or I'm gonna shoot both of you.
Uyandırın onu ve konuşturun.
Wake him up, shake him up.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
It will spoil the birthday song, Rosita, if we wake her too soon.
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
Whether to spare us the enemy uniform to make us forget or to get to know the man?
- Bir koruyucu onu geri getirsin. - Evet, en kurnaz olanı uyandırın. Hayır.
And so, if multiplied by even a small mass, the result will be a very great amount of energy.
Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Wake him up, white man's slut!
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Being as how you've known him longer than I have, you know enough to be careful how you wake him up,'cause he's a bad one when he's drinking.
Hayır, onu uyandırmayacaksın.
No, you will not wake him up.
Roma adaletinin göstergesi olarak kırbaçlansın, bu onu uyandırır.
Have him flogged as a token of Roman justice, that should wake him up.
Onun düğüm noktasını kitledim bu ilacı verip onu uyandırırsın
I knocked him out with these needles Give him this antidote And he'll wake up
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Eudora Fletcher is counting on the hope... that Zelig may attend and that if she can confront him... the strong feeling he has always had for her can be awakened.
Pekâlâ Judy, biz gidince onu uyandırıp belaya karşı hazırlıklı olmasını söyle. Gidelim.
Okay, Judy, after we're gone, wake him up... and tell him to be ready in case there's any trouble.
George'layken bir gürültü duyduğumda onu uyandırırdım, o da tabancasını çıkarırdı.
With George, when I'd hear a noise, I'd wake him up, and then he'd take out his gun.
Onun adı ne? Uyandırın onu!
What's her name?
- Onu uyandırın.
- Wake him.
Riski ne olursa olsun, onu uyandırın. Şimdi!
Regardless of the risk, wake him, now!
Kamyonla gelip onu uyandırırsın.
Then I'll take you home, and you can come back in your truck and wake her.
... dikkatini vermelisin. Çünkü verirsen belki onu uyandırırsın.
... so you need to concentrate,'cause if you concentrate, you'll probably rouse him.
- Onu uyandırın!
- Wake him up.
Onu uyandırıp da, üzmeyeceksin, anladın mı?
And you won't wake him up and make him crazy. Understand?
Hadi Stu, onu uyandırın.
Go ahead. Stu. Wake him up.
Lütfen onu uyandırın.
Please wake him up.
Sanırım yorgun olduğu için uyuyordur... sen onu uyandırırsın di mi?
I think he'll be tired and sleeping... so can you wake him up?
Güçlü, sert biri hayır cevabını asla kabul etmiyor. Ama hepimizde onu memnun etme isteği uyandırıyor.
He's strong, tough, and he won't take no for an answer.
Onu uyandırın.
Not a moment to lose. Wake her up.
Onu uyandırın.
Bring him up.
Bay Kennedy, Bay Hornblower'ın işlerin nasıl döndüğünü anlaması lazım, Onu her yarım saatte bir uyandır sabah ve akşam ben tersini söyleyene kadar.
Mr. Kennedy, that Mr. Hornblower might learn who runs this mess, you'll wake him every half-hour day and night until I tell you otherwise.
Hayır, onu uyandırmamalısın.
- Tell her not to wake her up.
Onu uyandırın.
Just wake him up.
- Bilemezsiniz. Isırığın onu uyandırıp uyandırmayacağından herhangi bir derecede emin olamazsınız, değil mi?
- You can't know with any degree of certainty whether the bite would have woken her up, can you?
Bir de, televizyonu bozuk, o yüzden, birbirinizi yemeye başladığınızda onu da uyandırın ki seyredebilsin.
His TV is broken, so when you two start tagging each other, the least you can do is wake him up and let him watch.
Onu uyandırın.
Wake her up.
- Uyandırın onu. bana odasını gösterin.
Wake him, take me to his chamber.
Onu uyandırıyorum ve "selam hayatım" diyorum, ve o sırtını dönüyor.
Pulls away? I wake her up and say "Hi, honey..." and she pulls away.
Onu uyandırıp, Cennet'in kapısını açmak için.
To awaken her and open the door to Paradise.
Hey kadın, sadece uyandır onu, şimdi!
Hey girl, just wake him up now
Eğer onu uyandırırsan, yeniden ısınır.
If you wake her up, she'll reheat.
Herkesin indiğini gördüğün zaman onu uyandırırsın.
When you see everyone getting out, you wake him up.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]