Yaramaz çocuk tradutor Inglês
401 parallel translation
- Seni yaramaz çocuk.
- You bad boy.
Yaramaz çocuk!
Bad boy!
Seni yaramaz çocuk.
You're a bad boy.
Seni kötü, annesinin çiçeklerini koparan yaramaz çocuk.
You bad, bad boy to pick Mama's flowers.
- Yaramaz çocuk, kaçıp gittin.
- Naughty boy, you ran off.
Oliver! Oliver! Seni yaramaz çocuk!
- Oliver, Oliver, you naughty boy!
Onu ağlatmışsın, seni yaramaz çocuk.
You made her cry, you bad lad!
Yaramaz çocuk!
Naughty boy!
Flike, seni yaramaz çocuk.
Flike, you naughty boy.
Yaramaz çocuk!
Bad boys!
Seni yaramaz çocuk.
A parlous boy.
Ben ve birçok yurttaşıma göre asıl yaramaz çocuk babam.
To me and to many of my countrymen it is my father who is the naughty boy.
Moskova bundan pek hoşlanmayacak, seni yaramaz çocuk. "
"Moscow won't like it, you naughty boy."
Derneğinizde tüttürürsün, yaramaz çocuk.
Smoke them at your club, naughty boy.
Hiç şarap banyosu yapmak istemez, yaramaz çocuk...
He never wants to take the wine bath, the naughty boy.
- Yaramaz çocuk!
- Naughty boy!
Yine düello mu yapıyordun yoksa, yaramaz çocuk.
You haven't been dueling again, you naughty boy.
Yaramaz çocuk mu oldun.
- So you've been a bad boy?
Yaramaz çocuk!
You naughty boy!
Yaramaz çocuk gibi de ne demek?
What do you mean wild scamp?
Şimdi ben küçük, masum sütçü kızım. Sen de ahırdaki yaramaz çocuk ol.
Now I'll be the innocent little milkmaid and you be the naughty stable boy.
Yaramaz çocuk.
Little scamp.
Yaramaz çocuk.
Bad boy.
Yaramaz çocuk.
Filthy boy.
Ne yaramaz çocuk!
Such a naughty boy!
Kimin kasetini alıyorsun yaramaz çocuk?
Who you getting, bratty?
Yaramaz çocuk.
Naughty boy.
Yaramaz çocuk!
That boy.
Yaramaz çocuk seni!
Eh? You naughty brat, you!
Yaramaz çocuk!
Mmm! Mmm! Bad boy!
Seni yaramaz çocuk seni.
You naughty, naughty boy.
Yaramaz çocuk, hayır.
No, the naughty boy.
Oh, Ilya Ilyich ne yapıyorsun, seni yaramaz çocuk!
Oh, Ilya Ilyich, what are you doing, you naughty boy!
Tıpkı yaramaz bir çocuk gibiydin.
It was just like a nasty, little boy.
Yaramaz çocuk!
That one?
- Bir sorun mu var Bayan Woodry? - Kendisi çok yaramaz bir çocuk.
Terrible things and I've brought him up here to apologize to try to teach him a lesson
Yaramaz bir çocuk gibi davranması gerekmiyordu.
Not go around acting like a crabby kid.
Ama hala yaramaz bir çocuk olduğunuzu düşünüyorum.
Still, that doesn't mean that I don't think you're a very naughty boy.
Yaramaz çocuk.
Wait a minute.
Yaramaz bir çocuk
A silly child
Yaramaz bir çocuk.
A wild child.
Sen yaramaz bir çocuk olduğun sürece baban huzura eremeyecek.
He can't be happy there as long as you are such a bad boy.
O küçük bir çocuk, yaramaz bir kız.
She's just a girl, a child. She's a naughty little girl.
Clyde, bu çocuk bize yaramaz.
Clyde, he ain't the one.
Sanki vahşi yaramaz bir çocuk.
He's a wild scamp.
Yaramaz bir çocuk değilim.
- I'm not a bad boy!
İki küçük yaramaz, kötü çocuk gitti.
Two naughty, nasty little children gone.
Yaramaz bir kızınız varmış o sadece cahil bir çocuk bir şey bildiği yok!
You have a plucky daughter She's a child who knows nothing
Tanrım, sanki bir nevi çocuk gibi... devasa büyüklükte, huysuz ve yaramaz.
( GROWLING ) Oh, God. He's like some kind of a child throwing a monstrous tantrum.
- Hey, çocuk, çok sert işe yaramaz.
Hey, guy, do not be prenapregne in business.
- Yanında çocuk olan bir Fransız arıyoruz. Ayılı bir Fransız işimize yaramaz.
We're looking for a Frenchman with a child, not a bear.
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukları severim 21
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar nerede 87
çocuklar iyi mi 22
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar nerede 87
çocuklar iyi mi 22
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47