English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Z ] / Zamanlara

Zamanlara tradutor Inglês

501 parallel translation
"Son zamanlara kadar varlığına pek inanmadığım... "... bir şeyle karşılaştım... "... en güçlü hissiyattan bile daha değerli...
"I have encountered something which until recently I did not believe existed - - something of greater value and more deeply stirring than even the strongest sensation - -!"
Paris müzikhollerinde çıktığım zamanlara ait eski plaklarımdan birini koyuyorum.
I put on one of my old records, from the days when I'd sell out the Paris music halls
Christine'nin olmadığı zamanlara...
When Christine didn't exist.
Kentucky'de kısa pantolonlu bir çocuk olduğum zamanlara.
I was just a little old shirt-tailed boy in Kentucky.
Hayır. bazen kaşınıyorlardı ama son zamanlara kadar hiç dikkat etmiyordum.
No. They are irritating at times but I never pay attention to them until lately.
Şuandan itibaren önemli olan planlanan zamanlara uymaktı. Hamle hamle.
From here on, it was a question of following the timetable... move by move.
Burden Adası'nda yaşadığımız iyi zamanlara.
To all the good times we've had at Burden's Landing.
Ne zamanlara kaldık!
What on earth? Man...
Bu isim beni epey gerilere götürdü, Büyük kasabada maden ocağında çalıştığım zamanlara..
That name takes me back a long time, when I was mining ore in a big boom town.
Bazıları tüm yolları geçerek modern zamanlara kadar yaşamını sürdürdü, ama hayvanlar yolat boyu, çeşitli değişikliklere uğradı.
Some of these plants look completely modern. They'll stay the same until the present day. On the other hand, animals will keep evolving for millions of years.
Peki ya yemek yapmak istediği zamanlara ne demeli, ona hiç izin vermedin.
What about the time she wanted to make dinner, but you wouldn't let her?
Yani ilk zamanlara göre.
From the first, I mean.
Eski zamanlara ve dostuğa içelim.
Here. We'll drink to old times and friendship.
Son zamanlara kadar hayır.
- Not till recent.
Farklı zamanlara ölü veya hissiz bedenler gönderen araştırmacılar şimdi, çok güçlü zihnî izlenimler edinmiş insanlar üzerine yoğunlaşıyordu.
Having only sent lifeless or insentient bodies through different zones of Time, the inventors where now concentrating on men given to very strong mental images.
Umarım ikiside aynı zamanlara denk gelir.
I just hope they both arrive at the same time.
O zamanlara ait tek hatıra o.
It's the only memento from that time.
Eski zamanlara, ne egzotikti ama.
To old times, so exotic!
Çok uzun mesafelere ve zamanlara götürebilir.
Could have brought him back through great distances, could have brought him back through time.
İlkel zamanlara geri döndük.
It dates from the Ark!
Belki de, bira dahaki görüşmemiz, mutlu zamanlara rastlar.
Sometime, maybe we'll meet on a happier occasion.
Bay Pilgrim, ebediyeti yaşamanın keyifli bir yolu kötü zamanları görmezden gelmek ve iyi zamanlara konsantre olmaktır.
Mr. Pilgrim, a pleasant way to spend eternity... is to ignore the bad times and concentrate on the good.
Bizim işimizde, korkarım, asla gelecek zamanlara güvenemezsin.
In our profession, I'm afraid, you never can count on that moment to come.
Fakat bu geceki kalabalık, başka zamanlara benzemiyor!
But I tell you, these enthusiastic crowds here tonight are something else!
Su eski zamanlara bir bakalim.
Let's go way on back when
Seninle tamamen hemfikir olsam dahi hatta hiç kimsenin kişisel mutluluğa sahip olamayacağı düşüncesini kabul etsem bile hayatı mükemmelleştirmenin yolunun batı medeniyetini reddedip, tuhaf inanışların olduğu zamanlara geri dönmek olduğu fikrini kabul edemem.
And I mean, you know, even if I were to totally agree with you, you know... and even if I were to accept the idea that there's just no way for anybody... to have personal happiness now... well, you know, I still couldn't accept the idea... that the way to make life wonderful would be to just totally... you know, reject Western civilization... and fall back into some kind of belief in some kind of weird something...
Sana sıramı verdiğim zamanlara ne demeli? Sana sıramı verdim.
What about the time I gave you my spot?
Benim sana bir hikaye anlatmamı istiyor. Dünyada bir kadın ve erkek dışında hiç bir şeyin olmadığı zamanlara ait bir hikaye.
He wants me to tell you a story of when there was nothing in the world except for a man and a woman,
- Bir çok açıdan sen ve Vice'taki arkadaşların... - En azından ilk zamanlara göre.
In a lot of ways, you and your Vice cop buddies... than when I started in plainclothes.
İşte o zamanlara kardeşimin mor periyodu adını taktım.
This I refer to as my brother's blue period.
Kimse benim buraya geldiğimi bilmemeli o yüzden zor zamanlara hazırla kendini!
No one else may know ofme presence'ere... so batten down yer'atches!
Eski zamanlara ait mükemmel bir tanık.
A wonderful testimony to simpler times.
Eski zamanlara takılıyorken biraz çay al.
Have some tea while you catch up on old times
♪ Tüm zamanlara damgasını vuran büyük budalayı ♪
# Mmm, the biggest fool that's ever hit the big time #
Dostum, vahşi zamanlara gidiyorsun.
Boy, is he gonna have a wild time.
Bir kaç milyon yıl öncesine dalın hayatın, bu mükemmel fikrin henüz gerçekleşmekte olduğu zamanlara...
Dive a few million years earlier, when life, this wonderful idea, was about to become a reality.
Sanki bitki örtüsünün yer yüzünde ilk canlandığı ve büyük ağaçların kral olduğu zamanlara bir yolculuk gibiydi.
It was like traveling back to the earliest beginnings of the world when vegetation rioted on the Earth and the big trees were kings.
Son zamanlara kadar böyleydi.
Oh, that is, until recently.
İşte şimdi tüm zamanlara adını yazdırdı.
Now he belongs to the ages.
O tür küfürlü konuşmaları oğlanlarla sokak köşelerinde takıldığın zamanlara sakla.
Save that kind of bad language for when you're hanging around street corners with the boys.
Onları böyle zamanlara hazırlamak için olabilir.
Perhaps to prepare them for times like these.
Daha basit zamanlara.
back to a simpler time.
O zamanlara ait bir şey bulamazsınız.
You won't find anything.
O zamanlara ait hiçbir şey bulunmadığına inanmak zor.
I find it hard to believe that none exist from that period.
Planımın istediğim şekilde gittiği zamanlara bayılıyorum.
( Green Ranger laughing ) The plan is working just like I knew it was going to.
Öyle zamanlara da "yavaş zamanı" derim.
Well, I call that a "sloment."
Tony ile Queens, New York'ta tanıştığınızı söyledi ve son zamanlara kadar yalnızca hayatında bir kere Phoenix, Arizona'dayken torununu gördüğünü söyledi.
She said that you met Tony in Queens, New York... and, until recently, she said she only saw her grandson... once in her life, when she was in Phoenix, Arizona.
Peg, bir adamın kendi garaj yolunda bir depo benzin yakabildiği zamanlara ne oldu?
Peg, remember the time when a man could burn a tank of gas backing out of his own driveway?
Onunla çaldığım zamanlara ait.
YOU KNOW WHAT HE DID?
Ben öyle zamanlara "hiç zamanı" derim.
Mm-hmm.
- Son zamanlara ait yok.
- No, nothing recent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]