Çok hızlısın tradutor Inglês
673 parallel translation
Çok hızlısınız.
Well, that was quick.
- Emin ol çok hızlısın.
- You sure move fast!
Uzun yıllardır bu sporla ilgilenirim ve diyebilirim ki, siz hiç şüphesiz çok hızlısınız.
I've been in this sports racket as long as I can remember and I'm here to say, you are what I call, no doubt, fast.
Dino, çok hızlısın.
Dino, you are much too quick.
Çok hızlısın.
You're overworked.
Çok hızlısın.
So quick you are.
Çok hızlısın, değil mi?
Fast worker, aren't you?
Çok hızlısın.
You're quick.
Çok hızlısın!
You're fast!
Uçağındayken çok hızlısın.
You go so fast in your plane.
Gerçekten çok hızlısınız.
You were really very fast.
Sasuke Sarutobi, her zaman olduğu gibi çok hızlısın.
Sasuke Sarutobi, you're quick as always.
- Çok hızlısın.
- You're fast.
- İri bir adam için çok hızlısın.
And you're pretty fast for a big man.
Çok hızlısın.
You're fast.
Çok hızlısın, evlat... teslim edersin...
You're too fast, boy... hand over...
- Çok hızlısın.
- Too fast.
Çok hızlısın.
Pretty fast worker.
Çok hızlısınız, saat nerdeyse 5 oldu.
That was fast, it's just five o'clock.
McLeod'a haber yetiştirmede çok hızlısın.
You are so damn quick to write notes to McLeod.
Çok hızlısın, çok hızlı.
Too fast, too fast.
Çok hızlısın.
You're very quick
Çok hızlısın.
That's fast.
Gerçekten çok hızlısın,
Your flying skill is good,
Çok hızlısın.
- You're quick at it.
- Gerçekten çok hızlısın.
- Boy, you're really typing away.
Chie, çok hızlısın!
Too fast even! Chie, you are going too fast!
Çok hızlısın!
You are going too fast!
- Çok hızlısınız.
- You're very quick.
Çok hızlısın! Hem de çok.
You're quick... very quick.
Çok da hızlı olmadığını söylüyor da.
She says it's not so fast.
Ben onların çalışından çok daha hızlı dans edebilirdim.
I could dance faster than they could play.
Sizin silah çekmede ne kadar hızlı olduğunuzu çok işittim ve daha hızlısının olmadığını da duydum.
I've heard so much about how quick you are with a gun. I've heard it said there is none quicker.
Oğlanın hızlı büyümesi çok doğal bence.
It's natural, I think, for him to be gaining faster.
Yavaş hayatım, yavaş, seni anlamak istiyorum,... ama bu anlattıkların çok hızlı oldu.
I speak your language, but that's too fast for me. Though I dare say I'm better off not understanding.
O gölü attığında senin çok hızlı olduğunu anlamıştım,... hem devamlılığın da varmış.
I thought you were a sprinter when you scored that goal, but you're a stayer, too.
Octavian'ın gemileri bizim Mısır teknelerinden çok daha hızlı.
Octavian's ships are so much faster than our Egyptian tubs.
Senin şu çok hızlı ve gizlice evlendiğin, apar topar Güney Pasifik'e kaçırmaya çalıştığın, kumral saçlı sarışın, Mary-Marnie'nin senin de hapse girmeye niyetin olmadığını ve bazı şeyleri düzeltmeye çalıştığını anlamam için kulak misafiri olmam gerekmezdi.
I didn't have to overhear stuff about your not intending to go to jail, too, to know that you're in some sort of fix.
Ve silahınla umulandan çok daha hızlısın.
And they know this. Your guns got too fast and too sudden.
Çok hızlı ve araçlar birbirine çok yakın mücadele ediyor inanılmaz bir konsantrasyon ve özel beceri gerektiriyor.
It's so damn fast and they run so close together it requires fantastic concentration and rather special skills.
Zamanın bu kadar hızlı akması çok yazık.
It's just a shame that time goes by so fast.
Kusura bakmayın ama çok hızlı yaşamış gibisiniz.
No offence, but it seems to me you might have run some pretty fast tracks.
İşin bitince barbarların şu acı veren okunu çıkarmama yardımcı olabilirsin. Önce sırtımdaki ucunu kes sonra da önden hızlıca çek ki canım çok yanmasın.
When you're finished there... you can help me by pulling... this painfully barbed savage's arrow... first by snipping the head off in the back... and then pulling it from the front, quickly so that it doesn't hurt me.
Çok hızlı olmasını istiyorum.
So let's get it over with.
Kuyuna kavuşacaksın tatlım, ama su çok hızlı doluyor.
You'll have your well now, me darling, but it's filling fast with water.
Oh, Robin, sen çok cesur ve hızlısın.
Oh, Robin, you're so brave and impetuous.
Çok hızlı olmalısın.
Demon speed.
Bu sadece çok yüksek sıcaklıklarda, parçacıkların çok hızlı hareket ettiğinden elektriksel kuvveti uygulayacak zamanı olmadığında gerçekleşir.
This happens only at very high temperatures, where particles move so fast that there's no time for electrical repulsion to act.
Aç, terlemiş, üşümüş ya da nefes nefese... kalsanız bile çok hızlı olmalısınız.
You could very quickly become hungry... hot, cold or even breathless.
Çok çok hızlı gidiyoruz, hız sınırı yokmuş varsayalım.
We're driving very fast because there's no speed limit.
Şimdi çok hızlı konuşmalısın.
Now you've got to talk quickly.
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok heyecanlandım 55
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok haklısın 247
çok heyecan verici 71
çok hoş olur 23
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok haklısın 247
çok heyecan verici 71
çok hoş olur 23
çok hoşlar 25
çok hoş biri 33
çok hızlı 94
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59
çok hızlıydı 17
çok hoş biri 33
çok hızlı 94
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59
çok hızlıydı 17