Çok üzücü tradutor Inglês
2,973 parallel translation
Çok üzücü bir durum.
You know, it's really sad.
Böyle düşünmen çok üzücü.
What a sad attitude.
Hakikat, ailemin lanetli olduğudur. Kardeşimin öldüğü çok üzücü, çok trajik durumu da düşünürsek. Bunlar birden ortaya atılan ana fikirler.
The fact that my family is cursed and the very sad and tragic circumstance that my brother died, those are sort of the themes that pop up.
Noelde, seni böyle yalnız otururken düşünmek, çok üzücü.
It's so sad to think of you sitting all alone here on Christmas Eve.
Chloe çok üzücü bu.
Chloe, this is horrible.
Çok üzücü.
This is sad.
Şu aşamada bir süper starı yedeğe çekmek çok üzücü.
Pretty dramatic, to take a superstar out of the lineup at this point.
Yılın bu zamanında kaynakların tükenmiş olması çok üzücü ama bu durumun da çözülmesi gerek.
Pity having to deplete the resources this time of year, but it had to be done.
Çok üzücü.
Quite sad.
Bugün hepimiz için çok üzücü bir gün.
This is a tragic day for all of us.
Evet, çok üzücü.
Yes, very sad.
Çok üzücü.
That is sad.
Baba bu zavallıca, bu gerçekten çok üzücü.
It's pathetic, Dad, it's really, really sad.
Graham'ın başına gelenler çok üzücü.
Shame what happened to Graham.
Bu hayatını yaşamak için çok üzücü bir yol olmalı.
That must be a sad way to live your life.
- Çok üzücü değil mi?
- It was not too sad?
Ailelerin çocuklarının ne yaptığı hakkında hiçbir şey bilmemeleri çok üzücü.
It's so sad when parents have no idea what their kids are doing.
Çok üzücü.
It's heartbreaking.
Bu çok üzücü.
That's so sad.
Bu çok üzücü.
That is so sad.
İşlerin bu hale gelmesi gerçekten çok üzücü.
Well, this is certainly a heartbreaking turn of events.
Çok üzücü bir şey bu Başkan Mills ama düşündüğün şeye rağmen bu seni mutlu etmeyecek.
It's so sad, mayor Mills, because despite what you think, it won't make you happy.
Çok üzücü şeyler yaşamış da olsa, hala var.
Currently it's more of a pity account, but I still have one.
Hamilelik olayı çok üzücü ve ona geçmişi hatırlatıyor. - Bizden kimseyle konuşmuyor ama Jake ona yardım ediyor. Ben- -
- It's tragic, and given her past, I- -
Bu çok üzücü.
That's too bad.
Ama bir kadın öldü, üstelik çok çekici bir kadın ve arkasında tam bir obez olan mutsuz bir koca bıraktı ki kadın bu adamı beslemeye bayılıyormuş. O adam artık zayıflayacak ve bu çok üzücü bir durum.
But a woman has died, a very attractive woman, and she leaves behind a very unhappy and obese husband, whom she enjoyed over-feeding and who will now struggle to do so well again, so it's very sad all round.
- Bu çok üzücü.
It's just so sad.
Ben ondan biraz daha cesurum ama okuldayken utandığı için erkek arkadaş değilmişiz gibi davranıyor ve bu çok üzücü. Ama evdeyken, birlikte olduğum en iyi erkek arkadaş oluyor.
I'm more out than Kyle is, but it sucks because he acts like we're not a couple at school'cause he's embarrassed, but we get home, and he's the best boyfriend I've ever had.
Çok üzücü.
That's just sad.
Çok üzücü, hele nasıl biri olduğunu düşünürsek.
Truly is sad, being the man that he once was.
Bu çok üzücü.
This is tragic.
Bu çok üzücü.
So sad.
Adamın durumu çok üzücü.
Look, he's a sad case.
Çok üzücü.
Total bummer.
Bu da çok üzücü tabii.
Which is actually really pathetic.
Bu çok üzücü.
It's upsetting...
Çok üzücü.
That is so sad.
Bu çok üzücü.
That's... unfortunate.
Çok büyük bir uluslararası proje açılışındaydık, olanlar çok üzücü.
We were just a big international project launch, so this is... extra sad.
Çok üzücü, seyirciler ona gülüyor.
It was very sad Audience were laughing at him
Sasha'nın başına gelenler gerçekten çok üzücü.
What happened to Sasha was very sad.
Bu çok üzücü.
That makes me so sad.
Çok üzücü.
Oh, so sad.
Bu çok üzücü bir hikaye olur... çünkü hiç birşey yapmayacağız, değil mi?
That'd be one sad story... 'Cause we're not doing anything, right?
Bence çok üzücü.
- I think that's sad.
Çok üzücü.
Again.
Senin üzücü hikayeni duyduğuma çok sevindim. Ama bu atölye çalışması bir hafta içinde seyirci karşısına çıkacak.
I am thrilled to hear your oh-so-sad story, but this workshop goes up in front of an audience in a week.
Durum çok karmaşık ve üzücü, farkındayım ama hala babanı sevebilirsin.
I know that it's confusing and complicated, but it is still okay to love your dad.
Çok üzücü.
It's real sad.
Çok üzücü.
It's sad.
Çok aşağılayıcı, üzücü ve onur kırıcıydı, tüm bu kelimeleri heceleyebiliyorum bu arada!
It was humiliating and depressing and mortifying, all words, by the way, that I know how to spell!
üzücü 65
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzun zaman önce 42
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzak değil 39
çok uzun sürmez 60
çok uzaklara 31
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzun zaman önce 42
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzak değil 39
çok uzun sürmez 60
çok uzaklara 31