Öldüğünüz tradutor Inglês
65 parallel translation
Doğduğunuz günün, aynı zamanda öldüğünüz gün olabileceği olasılığı oldukça gerçek.
It is still a fact that the day you are born is the day you are most likely to be murdered.
Öldüğünüz güne kadar ki o da anlaşma gereği birkaç bin yıl boyunca gelmeyecek.
WHICH, BY RIGHTS, SHOULD NOT BE FOR SEVERAL THOUSAND YEARS YET. HOWEVER, THERE IS ONE THING.
Savaşıp uğruna öldüğünüz şey buydu " mu diyeceksiniz?
This is what you fought and died for "?
Öldüğünüz anda.
The moment you die.
Herbiriniz, er ya da geç öldüğünüz yere dönersiniz.
Every one of you, sooner or later, wanders back to the scene of his demise.
Öldüğünüz zaman. " dedi.
When you die. "
Ailelerinize çatışmada öldüğünüz bildirilecektir.
Your families will be told that you died in action.
Öldüğünüz teknik açıdan kesinleştikten sonra sizi Tucson, Arizona ye götüreceğiz.
When you're officially declared dead we will take you to Tucson, Arizona.
Öldüğünüz güne kadar.
Until the day you die.
Grek ve Roma mitolojilerinde öldüğünüz zaman Şaron'a, sizi Hüküm Kapılarından geçirecek olan sandalcıya bir ücret ödemeniz gerekir.
In Greek and Roman mythology... when you died, you'd have to pay the toll to Charon... the boatman who ferried you across to the Gates of Judgment.
Bu her gün için doğru, biri dışında- - öldüğünüz günün dışında.
Well, that's true with every day except one... the day you die.
Ve öldüğünüz zaman, ki öleceksiniz... öbür dünyaya alkış sesleri arasında gideceksiniz.
And when you die, and die you shall your transition shall be to the sound of
Öldüğünüz söylendi, "bayım".
You're meant to be dead, monsieur.
Öldüğünüz güne kadar!
It mean till the day you die!
Öldüğünüz zaman yok olmayacaksınız.
When you are going to die, you don't just disappear.
Nasıl öldüğünüz umurumda değil.
Not making myself clear.
Öldüğünüz zaman, ölürsünüz. Herşey biter.
And I really do think that when you die, you die.
Öldüğünüz ânı, ayrıntıları, haksızlığı hatırlarsınız.
Revisiting the hour of your passing, its details. The injustice of it all.
Lordum, altı ay önce öldüğünüz haberini aldım ve üzüntü spazmı geçirdim.
My lord, I heard news of your death six months ago and experienced a spasm of regret.
Ona, öldüğünüz söylenmiş.
He was told that you were dead.
Öldüğünüz zaman, kaybettiğiniz ailenizi gördüğünüzü duydum.
I'd heard that when you die, you see dead family.
Bay Bailey, öldüğünüz açıklanınca bu şirketteki hisseniz satıldı.
Your interest was bought out when you were declared dead.
Ekibim adına, ilkeleriniz uğruna öldüğünüz için teşekkür etmek istiyorum.
On behalf of my peeps, let me just say thanks for dying on principle for us.
Öldüğünüz gün, şu an siz ya da ben ne dersek diyelim, Tanrı kimin doğruyu söylediğini bilecek.
And on the day you die, God will know who's telling the truth, whatever you or I say now.
Bilirsiniz işte, huzur içinde öldüğünüz yer.
You know, the "dying peacefully" place.
Öldüğünüz zaman, Ren ortaya çıkar.
When you die, that's where ren came in.
Çünkü siz ona itaatsizlik ettiniz. Ve sizin öldüğünüz gün Tanrı kimin doğru söylediğini anlayacaktır.
And on the day you die, god will know who is telling the truth, whatever you or I say now.
Babamla sen yıllar önce Katie'yi arabayla paten dersine götürürken öldüğünüz için üzgünsünüz demek?
You and Father are sad that you were killed driving Katie to her ice skating lesson all those years ago?
Bize hepinizin çarpışmada öldüğünüz söylendi.
he told us you all died in the crash.
Yani öldüğünüz zaman işiniz bitecek!
Instead, if you are killed, you are done!
Bu da teknik olarak öldüğünüz anlamına gelir.
that t? cnica, are dead. -?
Tekne ancak hepiniz öldüğünüz zaman dönecek.
You see, the boat comes back when you're all dead.
- Bize öldüğünüz söylendi.
- We thought you were dead.
Bunun sadece seks yaptığınız ve öldüğünüz bir film olmasını istemiyordum. Zira bu yapılmıştı.
I really didn't want it to be just about you have sex and die,'cause that had been done.
Bu da teknik olarak öldüğünüz anlamına gelir.
So technically you are considered dead.
Muhtemelen aileniz ve arkadaşlarınız öldüğünüz gerçeğini kabullenemiyorlardır.
You know, your family and friends probably just can't accept the fact that you're dead.
Haberiniz olsun öldüğünüz zaman ona ben bakmam.
I'm just letting you know now, I'm not taking care of him when you guys die.
Yani Titanic'te öldüğünüz gün.. ... bile olsa sabah güzel bir güne uyanırsınız.
I mean, even if you drew your last breath on the Titanic, you still woke up that morning to a beautiful day.
Öldüğünüz zaman bu parçalar sonsuz bir yaşam ve ölüm döngüsü içinde evrene geri dönecek.
transformed in the hearts of stars or created in their fiery deaths. And when you die, those pieces will be returned to the universe in the endless cycle of death and rebirth.
Farz-ı misal bugün seri katilin birine kurban gitmiş olun. Eğer ben gelecekten gelip bunu önlemiş olsaydım dünya hayatta kaldığınız dünya ve öldüğünüz dünya olarak iki farklı gerçekliğe ayrılacaktı.
let's say a serial killer were going to murder you today. the world would diverge into two :
Sabah, öğlen, akşam ve gece vakti öldüğünüz zaman çoğunlukla bu vakitlerde seks yapacaklar.
The morning, the afternoon, the evening and the night time would be the main times they would be having sex in your bed when you were dead.
Bölüm sonu dövüşleri yok, veya öldüğünüz için penaltılar...
There's no boss fights, or penalties for dying....
O meyveyi yediğiniz gün şüphesiz ki öldüğünüz gün olacaktır. " Yaratılış 2 : 16-17
But of the tree of the knowledge of good and evil you shall not eat for in the day that you eat of it you shall surely die. " Genesis 2 : 16-17
Öldüğünüz takdirde...
In the event of your death...
Öldüğünüz takdirde...
All right. In the event of your death...
Bayılarak öldüğünüz için önemsememiştim ama ölürken duyduğum acıyı hatırladıktan sonra sizi ne kadar korkutmuş olduğumu ancak anladım.
I thought lightly that you died because you were faint-hearted, but after I vividly remembered the pain of my death, I can guess how scared you Magistrates had been.
Çünkü hakkımda bilmediğiniz şey, sığınağı yapan kişi olduğumdu. Endonezya Savunma Bakanlığı için çalışan ve az önce içinde öldüğünüz sığınağı yapan kişi.
Because what you didn't know about me, is I'm a bunker builder with the Indonesian defense department as a matter of fact, I built the bunker you just died in.
Nasıl yaşadığınız nasıl öldüğünüz bana bağlı değil.
How you live... how you die- - it isn't up to me.
Görünüşe bakılırsa öldüğünüz söylentileri çok abartılmış.
It seems rumors of your death have been greatly exaggerated.
Bence, öldüğünüz zaman bir şey gelecek ve sizi götürecektir.
I believe that something comes to get you. When you pass away.
"Öldüğünüz güne kadar birbirinizden ayrılmayın."
"Stick together until the day you die."